Abdülaziz el-Bedrî: İslâmî düşüncenin cesur savunucusu

Irak'ın en önde gelen Sünnî vaizlerinden Vaiz Abdülaziz el-Bedrî, başkanlara ve yöneticilere karşı cesur ve cüretkar duruşlarıyla ve komünist hareketlere karşı çıkmasıyla tanınıyordu.
Irak'ın en önde gelen Sünnî vaizlerinden Vaiz Abdülaziz el-Bedrî, başkanlara ve yöneticilere karşı cesur ve cüretkar duruşlarıyla ve komünist hareketlere karşı çıkmasıyla tanınıyordu.

Abdülaziz Bin Abdullatif el-Bedrî, 20. yüzyılın önemli İslâm âlimlerinden biri olarak öne çıkmıştı. Yaşamı boyunca adalet, özgürlük ve İslâmî değerler uğruna mücadele etmiş; Irak'ta başlayan mücadelesi tüm İslâm coğrafyasına yankılanmıştı. Döneminin zorlu koşullarına rağmen, el-Bedrî’nin cesareti ve entelektüel birikimi, İslâm dünyasında önemli bir iz bırakmıştı.

Abdülaziz Bin Abdullatif el-Bedrî, 1929 yılında Irak’ın başkenti Bağdat’ta dünyaya gelmişti. Mütevazı bir aileden gelen el-Bedrî, küçük yaşlardan itibaren dinî ilimlere ilgi duymuştu. Eğitimine medreselerde başlamış ve dönemin önde gelen âlimlerinden ders almıştı. Genç yaşta Kur'ân-ı Kerîm’i ezberleyerek hafız olmuş ve Arap dili, tefsir, hadis gibi temel İslâmî ilimlerde derinleşmişti.

  • El-Bedrî’nin gençlik yılları, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra Irak’ta meydana gelen büyük toplumsal ve siyasal değişimlerin yaşandığı bir döneme denk gelmişti. Batı’nın Irak üzerindeki etkisi ve yeni rejimin laikleşme politikaları, el-Bedrî’yi derinden etkilemişti. Bu süreçte, İslâmî değerlerin korunması gerektiğine olan inancı giderek güçlenmişti.
Abdülaziz Bin Abdullatif el-Bedrî (1929 - 1969)
Abdülaziz Bin Abdullatif el-Bedrî (1929 - 1969)

Abdülaziz el-Bedrî, klasik medrese eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli İslâmî merkezlerde kendini geliştirmeye devam etmişti. Arap dünyasının önde gelen âlimleriyle iletişim kurmuş ve onlardan dersler almıştı. Bu dönemde özellikle İslâm hukukunda derinleşmiş ve aynı zamanda modern İslâm düşüncesine dair fikirler geliştirmişti.

El-Bedrî, bir âlim olmanın ötesinde, halkla iç içe bir şahsiyet olmuştu. Hutbelerinde ve konuşmalarında sade bir dil kullanarak halkın sorunlarına İslâmî perspektiften çözümler sunmuştu. Bu yaklaşımı, onun geniş bir kitle tarafından sevilmesine ve takip edilmesine neden olmuştu.

Abdülaziz el-Bedrî, hayatı boyunca İslâmî değerlerin korunması ve İslâm’ın toplumsal hayatta aktif bir rol oynaması gerektiğini savunmuştu.

El-Bedrî, Filistin davasına destek olmak için mücahit Şeyh İzzeddîn el-Kassâm hareketine katılmak üzere Filistin'e gitti. Bir süre cihada katıldıktan sonra ülkesine dönen âlim, Filistin davasının sesli savunucularından biri oldu.
El-Bedrî, Filistin davasına destek olmak için mücahit Şeyh İzzeddîn el-Kassâm hareketine katılmak üzere Filistin'e gitti. Bir süre cihada katıldıktan sonra ülkesine dönen âlim, Filistin davasının sesli savunucularından biri oldu.
Irak’ta laikleşme politikalarına karşı güçlü bir duruş sergilemiş ve Batı’nın bölge üzerindeki etkilerine karşı çıkmıştı.

Bu bağlamda, el-Bedrî’nin en önemli mücadelelerinden biri, milliyetçilik ve sosyalizm gibi Batı kaynaklı ideolojilere karşı verdiğientelektüel savaştı.

1950’li yıllarda Irak’ta Baas Partisi’nin yükselişiyle birlikte el-Bedrî, bu ideolojinin İslâmî değerlere aykırı olduğunu savunmuştu.

Irak Baas Bölgesi Bölge Sekreteri Ahmed Hasan el-Bakr (solda), Baas ideolojisinin fikir babası ve kurucusu kabul edilen Mişel Eflak ile el sıkışırken, 1968.
Irak Baas Bölgesi Bölge Sekreteri Ahmed Hasan el-Bakr (solda), Baas ideolojisinin fikir babası ve kurucusu kabul edilen Mişel Eflak ile el sıkışırken, 1968.
  • Baas rejiminin otoriter politikalarına ve dinî özgürlükleri kısıtlayan uygulamalarına karşı açıkça muhalefet etmişti. Onun bu cesur duruşu, rejimle arasında giderek büyüyen bir çatışmaya yol açmıştı.

El-Bedrî, sadece eleştirmekle kalmamış, aynı zamanda İslâm toplumunun yeniden inşası için somut öneriler de sunmuştu. Ona göre, bir İslâm devletinin temelinde adalet, ahlak ve Kur’ân’a dayalı bir yönetim olmalıydı. Bu fikirleri, halk arasında büyük bir destek bulmuş, ancak rejimin baskıcı politikaları nedeniyle el-Bedrî sürekli bir tehdit altında yaşamıştı.

Abdülaziz el-Bedrî, rejime karşı olan açık eleştirileri nedeniyle defalarca hapsedilmişti. İlk tutuklanma olaylarından biri, 1960’lı yıllarda Baas rejimine yönelik eleştirileri sonrasında gerçekleşmişti. Hapishane koşulları son derece zorlu olmasına rağmen el-Bedrî, fikirlerinden asla taviz vermemişti. Hapiste bulunduğu süre boyunca tefsir ve hadis üzerine çalışmaya devam etmiş, aynı zamanda mahkûmlara dinî eğitim vermişti.

Irak Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir (1968 – 1979), halefi Saddam Hüseyin (1979 - 2003) ile birlikte.
Irak Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir (1968 – 1979), halefi Saddam Hüseyin (1979 - 2003) ile birlikte.

1969 yılında, Baas rejimi tarafından yeniden tutuklanan el-Bedrî, bu sefer ağır işkencelere maruz kalmıştı. Tutukluluk sürecinde, rejimin İslâmî hareketlere ve âlimlere karşı ne kadar acımasız olabileceği açıkça görülmüştü.

  • El-Bedrî’nin 1969’da rejim hapishanelerinde gördüğü işkenceler sonucu şehit olması, İslâm dünyasında büyük bir yankı uyandırmış ve onun fikirlerini daha geniş kitlelere ulaştırmıştı.

Abdülaziz el-Bedrî, hem klasik hem de modern İslâm düşüncesinde önemli bir yere sahipti. Kaleme aldığı eserlerde, İslâm’ın toplumsal adalet ve siyasal yönetim açısından nasıl bir rehber olduğunu açıklamıştı. En bilinen eserlerinden biri olan “İslâm ve Siyaset”, İslâm’ın siyasal hayatta nasıl bir rol oynaması gerektiğini ele almıştı.

Bu eserinde el-Bedrî, İslâm toplumlarının yeniden dirilmesi için ahlakî ve manevî değerlere dayalı bir yönetim modeli geliştirilmesi gerektiğini savunmuştu.

El-Bedrî’nin fikirleri, adalet, ahlak ve toplumsal dayanışma vurgusu, modern İslâmî düşüncenin temel taşlarından biri olmuştur.
El-Bedrî’nin fikirleri, adalet, ahlak ve toplumsal dayanışma vurgusu, modern İslâmî düşüncenin temel taşlarından biri olmuştur.
Ona göre, İslâm bir din olmanın ötesinde, hayatın her alanına rehberlik eden bir sistemdi.

Bu nedenle, Müslümanların Batı ideolojilerine körü körüne özenmek yerine kendi değerlerine dönmeleri gerektiğini ifade etmişti.

Abdülaziz el-Bedrî’nin fikirleri, sadece Irak’ta değil, tüm İslâm coğrafyasında etkili olmuştu. Onun cesur duruşu, başka İslâmî hareketlere ve liderlere ilham vermişti. Özellikle Mısır’da Hasan el-Benna ve Seyyid Kutub gibi İslâmcı düşünürlerle aynı çizgide değerlendirilmişti.

Baas rejiminin hapishanelerinde şehit edilen el-Bedrî’nin mirası, bugünkü İslâmî hareketlerde hâlâ yankı bulmaktadır.
Baas rejiminin hapishanelerinde şehit edilen el-Bedrî’nin mirası, bugünkü İslâmî hareketlerde hâlâ yankı bulmaktadır.

El-Bedrî’nin fikirleri, bugünkü İslâmî hareketlerde hâlâ yankı bulmaktadır. Onun adalet, ahlak ve toplumsal dayanışma vurgusu, modern İslâmî düşüncenin temel taşlarından biri olmuştur. Aynı zamanda, otoriter rejimlere karşı direnişi, birçok Müslüman topluma cesaret ve umut vermiştir.

Şeyhin naaşı, Bağdat'ın Azamiye kentindeki Ebu Hanife el-Nu'man Mezarlığı'nda defindir.
Şeyhin naaşı, Bağdat'ın Azamiye kentindeki Ebu Hanife el-Nu'man Mezarlığı'nda defindir.

Abdülaziz Bin Abdullatif el-Bedrî, yaşamı boyunca İslâmî değerlerin korunması ve yeniden inşası için mücadele etmiş, bu uğurda şehit düşmüş bir lider ve düşünür olarak hatırlanmaktadır. Onun fikirleri, sadece bir dönemin sorunlarına cevap vermekle kalmamış, aynı zamanda modern çağın ihtiyaçlarına ışık tutmuştur.

Bugün el-Bedrî’nin mirası, İslâm dünyasında adalet ve özgürlük arayışlarının bir sembolü olarak yaşamaya devam etmektedir. Onun hayatı, bir âlimin yalnızca bilgiyle değil, cesaret ve fedakârlıkla da nasıl tarih yazabileceğini göstermektedir.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım