GZT mahkeme salonunda: 'Yenidoğan çetesi' yargılanmaya 2'ci gününde devam ediyor

Arşiv
Arşiv

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan 'Yenidoğan çetesi' yöneticileri ve üyeleri dün hakim karşısına çıktı. Bugün, duruşma hemşire olarak görev yapan tutuklu sanık Hasan Basri Gök'ün savunmasının alınmasıyla başladı. GZT Saha Editörü Ümmü Gülsüm mahkeme salonundan aktarmaya devam ediyor.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı.

Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında bugün 22’si tutuklu toplam 47 sanık yargılanıyor. Sanıklar 5 gün sürecek şekilde dün yargılanmaya başlandı. Dün çete lideri Fırat Sarı ve hemşire Hakan Doğukan Taşçı'ya söz hakkı verilmişti.

Bugün, duruşma hemşire olarak görev yapan tutuklu sanık Hasan Basri Gök'ün savunmasının alınmasıyla başladı.

Hasan Basri Gök hakim karşısında: Fırat komisyonu alır, bana yemek parası verirdi

Tutuklu sanık Hasan Basri Gök mahkeme başkanının 'Hakkında sahtecilik ve örgüt üyesi olmak suçlarından dava açıldı Savunmanı yapacak mısın?' sorusuna karşılık, "Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne üye olma suçundan açılan dava hakkında, savcılık ve emniyette anlattım.

Tekrar anlatmaya gerek yok gözümle gördüğüm bildiğim şeyler. Epikriz değiştirme olayı, hastanın bir egzersiz sistemi vardı, bebeklerin değerlerini girerdik, karşıdaki görevlinin verdiği bilgileri girerdik. Bu sistem savcılıkta var.

Reyap, Silivri, Duygu hastanesinde çalıştım. 2019-2021 Reyap Hastanesinde çalıştım. Fırat Sarı’nın bir sene kadar normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim son zamanlarda da şoförlüğünü yaptım. Özel Reyap hastaneleri tam işletme gibi değildi.

Avcılar, Doğa, Birinci, Silivri Kolon Hastanesi, Bağcılar Şafak, TRG Hastanesi gibi hastaneler. Bebek sevklerini Fırat Sarı ve 3 kişi daha yapıyordu. Esenyurt'ta Tıp merkezinde doğan bebek, araya 112 girmeden Fırat Sarı hastaneye sevkini yaptırıyordu. Aileye ise yakında bu hastane var oraya sevkini yapıyoruz diyorlardı" dedi.

Gök, "Sevkler 112 bilgilendirmeden yapılıyordu bu durumda doktorlar üzerinden yapılıyordu. Bu durumdan para Kazanıyorlardı, ama gözümle gördüğüm bir şey yok. Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat zaten yöneticiydi. Mehtap ile görüşmem konusunda ise denetimlerde Fırat Sarı’nın talimatı üzerine hareket ettik.

Hasta üzerinden kullanılmış gibi gösterilen gaz ve ilaçlar vardı, onlarla ilgiliydi. Serdarova bebeğin ailesinden para istediğimiz konusunda ise Fırat Sarı aradı, sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Toplamda yaklaşık 40 bin lira para toplandı. Hastaneye parasını verdik, Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Bana da yemek parası verdi. Amaç ise SGK’den daha fazla para almaktı.

Mahkeme başkanının Mehtap ile 'Çocuğu öldür' mesajlaşmasını sorması üzerine Gök, bebeğin nabzı belli bir seviyede tutuluyor bu da bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine sebep oluyor. Bebeği görmediğim için ya da bilgi sahibi olmadığım için bir şey söyleyemem." cümleleriyle yanıtladı.

Gök, Fehmi Alperen ile 'Benim bölgeme girmiyorsun değil mi?' mesajlaşmasını ise, 'İstanbul’u bölgelere bölmeden ziyade semt olarak tanıdığı kişiler, doktorlar sayesinde bebekleri alıyorlardı. Zuhal ile mesajlaşmasını da Ocak ayında kapanan dosyanın tam tekbir olmasını istiyordu onunla ilgili konuşmamız" şeklinde açıkladı.

"İlaç satışından 40 bin lira kazandık"

Gök, "20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını hatırlamıyorum. Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Fırat Sarı, tüm sorumlulara para ödüyordu. Herşeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler. Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’den buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk.

Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık. Hemşirelerden ilaç aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Sonuçta hastanenin birdenbire cirosu artıyordu" dedi.

  • Hasan Basri Gök: Her şeyi anlattım. Tekrara gerek yok. Hastane sorumluları excel üzerine bebeklerin değerlerini atardı. Mesela Avcılar'dan sekreter yolluyordu. Raporlanıp geri yolluyorduk.
  • Hakim: Fırat Sarı ile irtibatın neydi?
  • Gök: Hemşiresiydim. Altı aydır içeride yardım ettim. Şoförlük yaptım.
  • 112'ye girmeden gelen bebekleri Fırat kendi hastanesine alıyordu. Çocuk doktorlarıyla konuşup yapıyordu bunu. Aileye 'Yer var, buraya sevk edelim' şeklinde söylüyordu. Para da kazanıyorlardı. Gözümle görmedim ama kimse hayrına yapmıyordu.
  • Hakim: 'Hasta alma, özel hasta alalım' şeklinde konuşmalar var.
  • Gök: Normal hasta maliyeti karşılamıyordu. O nedenle almayalım diyordu.
  • Hakim: Hasta yatışlarına kim karar veriyordu?
  • Gök: Hekim karar veriyordu. Uzun yatırıyordu. SGK'den para almak için. Hemşirelere de sorumlulara da para veriliyordu. Belli basamaklar vardı. Gerçeği yansıtmıyordu. Bin ise 2 bin yazılıyordu. Denetim olunca düşürüyorduk.
  • Her adımımız Fırat Sarı'nın bilgisi dahilindeydi.
  • Siyahı bebek 'Opara' Medlife hastanesinden sevk oldu. Olmaması gerekiyordu. Doktor Şeyhmus beyin bebeğin durumundan haberi yoktu. Şeyhmus Bey'in hangi bebekten haberi vardı ki?
  • Denetimlerde Doğukan'laydım (dün savunmada bulunan sanık hemşire), Hakan Doğukan kendisi. Bir kaç defa doktor Şeyhmus Bey yok iken 'doktor' olarak bilgi verdi. 112 aradığında da bazen kendisini doktor olarak gösteriyordu.

Deniz Korkmaz hakim karşısında: 'Devleti soymak, milleti soymaktan daha şereflidir'

Fırat Sarı, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök'ün ardından yargılanma sırası Deniz Korkmaz'a geldi.

Sanık Hasan Basri Gök’ün savunmasının alınmasının ardından mahkeme heyeti tarafından duruşmaya 45 dakikalık ara verilmişti.

Verilen aranın ardından duruşma, tutuklu sanık Deniz Korkmaz’ın savunması ile devam ediyor. Çeteyi CİMER'e şikayet iddia edilen sanık hemşire Deniz Korkmaz hakim karşısında.

Çok heyecanlı olduğunu sık sık dile getiren ve konuşurken sıklıkla dili sürçtüğü bilinen Korkmaz ile hakim arasında geçen diyalog sırasında, bir ifade hakimin dikkatini çekti. Korkmaz, ifadenin diziden alıntı olduğunu belirterek bunu söylediğini kabul etti.

  • Hakim: 'Devleti soymak, milleti soymaktan daha şereflidir' ifadesini kullanmışsın...
  • Korkmaz: Evet, söyledim 'Kurtlar Vadisi' diye bir dizi var. Dizinin ünlü bir repliğidir.
  • Korkmaz'ın avukatı: Müvekkilim CİMER'e gitmeseydi bu dava yoktu. Burada olmayacaktık. Kendisi kamuoyuna yansıtan kişi. Salıverilsin.

"Fırat Sarı bir gün beni aradı, elinde kaç tane curosurf var diye sordu"

Savunma yapan tutuklu sanık Korkmaz, "Bir süre Bağcılar Sefa Hastanesi ve orası kapandıktan sonra bir süre sonra Reyap Hastanesi’nde ve A Hastanesi’nde çalıştım. Fırat Sarı bir gün beni aradı, elinde kaç tane curosurf var diye sordu, ben iki tane dedim ama o sırada hastanede kaç tane olduğunu sorduğunu zannettim. HTS kayıtlarıma bakılırsa ben zaten o saatte hastanede değil, evimdeydim. Fırat Sarı, benden elimdeki şişelerin raporlarını istemişti ben de ilettim. Herhangi bir ilaç alma durumum olmadı. Epikrizleri genelde Hasan’ın ve Sümeyye’nin yazdığını duydum. Doktorlar da yazıyordu" ifadelerini kullandı.

"Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu"

Savunmasına devam eden Korkmaz, "Reyap Hastanesi’nde şöyle bir sistem vardı. Çok yoğun olduğu için hemşireler hastalara bakmıyordu. Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu. Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Bize daha az şişe kullanılırsa, daha çok para kazanırız bize de çok malzeme gelir diyorlardı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Hastanedeki tüm aletler bozuktu. Bu insanları ben CİMER’e şikayet ettim" diye konuştu.

"Fırat Sarı, benim üzerime şirket açtı"

Savunmasında Fırat Sarı’nın kendi üzerine şirket açtığını belirten Korkmaz, "Fırat Sarı, benim üzerime şirket açtı. Evrakta benim adım gözüküyor ama şirket Fırat Sarı’nındı. Bu kadar büyük bir şey olduğunu ve Fırat Sarı’nın böyle biri olduğunu bilmiyordum. Ben de rahatsızdım şirketin benim üzerimde olmasından devretmek için Sarı’ya söylüyordum ama beni sürekli oyalıyordu. Bu durumdan rahatsız olmasam neden CİMERE’e şikayette bulunayım?" dedi.

Hüseyin Günerhan hakim karşısında

Hüseyin Günerhan: Örgüt diye bir şey yok. Herkes farklı yerlerde çalışıyor. Paraya ihtiyacım olsa gidip başka hastanelerde çalışırdım. Hasan Basri söz ettiği hastanelerin önünden bile geçmedi. Nasıl bu kadar net konuşabiliyor?

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >