Siyonist İsrail Hitler’in izinde

Siyonist İsrail Hitler’in izinde
Siyonist İsrail Hitler’in izinde

Siyonistler dün Hitler’in kendilerine açtığı yoldan yürüyerek Filistin’i işgal etmişlerdi. Bugün yine Hitler’in izinden giderek Filistinlileri öz yurtlarından sürüp çıkarmak istiyorlar. Tıpkı Hitler’in Siyonizm'den nefret eden Yahudilere hayatı yaşanmaz kıldığı gibi, Filistin topraklarında kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesin hayatını cehenneme çevirmek için ellerinden geleni esirgemiyorlar. Zeytin ağaçlarını kesiyorlar, arabaları yakıyorlar, evleri kundaklıyorlar. Neredeyse her gün bir Filistinliyi ya yaralıyorlar yahut şehit ediyorlar.

Gerçek Hayat dergisinin 1085. sayısındaki “Hitler Siyonist Bir Yahudi miydi” başlıklı yazıda, İsrail devletine giden yolu Hitler’in nasıl açtığını okumuştuk. O vakitler Yahudi toplumu içindeki en küçük gruplardan birini teşkil eden Siyonistler, Filistin’de devlet kurabilmek için Avrupa Yahudilerini Filistin’e göç ettirme peşindedir. Fakat işleri güçleri gayet tıkırında olan Avrupa Yahudileri Siyonistleri hiç iplemez. Tam bu noktada Siyonistlerin yardımına, Almanya’da iktidara gelen Hitler yetişir.

Hitler kimdir? Karnını zor doyuran kötü bir ressam ve ancak onbaşı olabilmiş sıradan bir asker. Bu sıradan figürün baş döndürücü hızdaki iktidar yürüyüşü ne tesadüf ki, Siyonistlerin Filistin’e göç stratejisiyle birebir uyum içerisindedir. Nitekim Hitler, başa geçtiği 1933 yılından 1939 yılına değin 60 bin Yahudi’yi anlaşma dâhilinde Filistin’e gönderir. Bu rakama, Hitler’in estirdiği terörle kendiliğinden İsrail’e kaçıp sığınanlar elbet dâhil değildir. Hitler, Siyonistlere sadece Yahudi göçmenleri değil, günümüz parasıyla 2 milyar doları da teslim eder. Ve 1933 yılına dek Yahudilerin bile iplemediği Siyonist hareket, Hitler’in olağanüstü gayretleriyle Filistin’de bir işgal devleti kuracak nüfus ile paraya kavuşur.

Haavara’yı duydunuz mu?

Hitler tarafından verilen desteğin, Siyonist işgal devleti İsrail’in kuruluşunda ne denli büyük bir role sahip olduğunu görüyorsunuz. Fakat bu desteğin tarihte kaldığını sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Evet, Haavara 6 yıllık bir anlaşmaydı ve 1939 yılında artık gerek kalmadığı için kendiliğinden fesh oldu. Çünkü Siyonistlerin kimseyi çağırmasına, bunun için yorulmasına gerek kalmamıştı. Hitler’in herkesi şirazeden çıkaran çılgınlıklarıyla İkinci Dünya Savaşı kapıyı çalmış, Yahudiler dört bir yandan hayatta kalma telaşıyla Filistin’e adeta bir sel gibi akmaya başlamıştı.

Hitler’in Siyonist işgal devletine desteği bugün de devam ediyor. Hayır, bunda şaşılacak bir vaziyet yok. Onun Avrupa Yahudilerini Filistin’e sürmek için kullandığı taktiğin bir benzerini İsrail’e göç eden yerleşimciler, Filistinlileri kendi topraklarından sürmek için tatbik ediyor çünkü. Siyonistler dün olduğu gibi bugün de Hitler’in açtığı yoldan ilerliyorlar.

Kırık Camlar Gecesi.
Kırık Camlar Gecesi.
Krıstallnacht.
Krıstallnacht.

Krıstallnacht yahut Kırık Camlar Gecesi

Peki, Hitler ne yapmıştı? 1938 yılının 9 Kasımını 10 Kasıma bağlayan gece Alman topraklarında yaşayan tüm Yahudileri büyük bir şiddet dalgasıyla yataklarından fırlatmıştı. Hitler’in talimatıyla bir gece baskını yapan Naziler, Yahudilere ait yüzlerce ibadethaneyi ateşe vermiş, binlerce mağaza ve işyerini tahrip ederek yağmalamış, Yahudilerin evlerine tasallut edip taciz, tecavüz ve gasp dâhil her türlü alçaklığı sergilemişti. Bu şiddet gecesi; kırılan camlar ve mağaza vitrinlerinin çokluğu yüzünden Kristallnacht / Kırık Camlar Gecesi olarak kayıtlara geçmiş, gün ağardığında geride 92 ölü, binlerce yaralı, on binlerce tutuklu ve milyarlarca marklık bir hasar bırakmıştı.

On binlerce tutukluya ne olmuştu, bilin bakalım. Nazi hükümeti, bu Yahudileri bir şartla serbest bırakmayı kabul etmişti. Peki, neydi bu şart? Hepsinin pılını pırtısını toplayıp Almanya’yı terk etmesi... Esasen Siyonizm nefretiyle bilinen Alman Yahudileri, Hitler’in “Kırık Camlar Gecesi” harekâtıyla bir gecede Siyonistlerin safına geçmek zorunda kalmış, dümeni çoktan Filistin’e doğru kırmıştı.

İsrail kimden kopya çekiyor?

Bugün Siyonist fanatiklerin mazlum Filistin halkına reva gördüğü ne kadar iğrenç muamele varsa, pek çoğu Hitler’in geçmişte Siyonizm karşıtı Avrupa Yahudilerine reva gördüğü muamelenin tıpatıp aynısıdır. Bakın Hitler ne yapmıştı?

- Kırık Camlar Gecesi’nden Yahudileri suçlu tutmuş ve önlerine 1 milyar marklık bir ceza makbuzu koymuştu.

- Evleri ve işyerleri tahrip edilerek yağmalanan Yahudilerin sigortadan almaları gereken paraları vermemiş, hepsini gasp etmişti.

- Yahudileri mülklerinden ve geçim kaynaklarından mahrum bırakmak için yeni kanunlar ve kararnameler çıkarmıştı.

- “Memleketin sahibi Aryan milleti olduğuna göre, Yahudi mallarının sahibi de Aryan milletidir” anlayışını hâkim kılmıştı.

- Kamu sektörü kendilerine zaten kapalı olan Yahudileri, özel sektörde de iş yapamaz hâle getirmişti.

- Yahudilere birçok mesleğin icrasını yasaklamıştı.

- Alman okullarına Yahudi çocukların gitmesini engellemiş, daha önce gidenleriyse okullardan atmıştı.

- Yahudilerin otomobil ve ehliyet sahibi olmalarını yasakladığı gibi toplu taşımadan faydalanmalarını da kısıtlamıştı.

- Yahudileri tam manasıyla ikinci sınıf vatandaş yapmış, Almanların gittiği tiyatrolara, sinemalara, konserlere gidemez hâle getirmişti.

Siyonizm'e düşman Yahudiler bedel ödedi

Bu da Yahudilerin Filistinlilere yaptığı Kristallnacht.
Bu da Yahudilerin Filistinlilere yaptığı Kristallnacht.

1933 yılında Almanya'da yaşayan 503 bin Yahudi’den Siyonizm teşkilatına mensup olanların sayısı 8 bin 739 kişiden ibaretti. Nitekim 1932'de Alman Siyonist Birliği’nin 24. oturumuna sunulan bir rapor şöyle diyordu:

“Almanya'daki bizlerin, geniş Yahudi çevrelerinin sadece kayıtsızlığını değil, düşmanlıklarını da hesaba katmamız gerektiği asla unutulmamalıdır.”

Şu itiraftan da sabit olduğu üzere Alman Yahudilerinin neredeyse tamamı Siyonizm fikrine karşı olmanın da ötesindeydi. Siyonistlerden nefret ediyorlardı. Hitler’in iktidara gelmesiyle bunun bedelini acı bir şekilde ödemeye başladılar.

Hedefe ulaşma noktasında her vesileyi mübah gören, başkalarını mağdur etmeyi âdeta bir strateji hâline getiren Siyonist çevreler, başkalarına âit mağduriyetleri kendi hânelerine yazmayı da çok iyi becerirler. Kristallnacht / Kırık Camlar Gecesi bu hakikatin en bariz örneklerinden biridir. Siyonizm, Kristallnacht’ı Holokost’a giden yolun başlangıcı olarak kabul eder. Mağduriyet edebiyatı bunun üzerine inşa edilmiştir. Evet, ortada inkâr edilemez bir mağduriyet söz konusudur. Fakat bu Siyonizm'in değil tam aksine Siyonizm'e karşı çıkan Yahudilerin mağduriyetidir. Ve bakın, bütün bu yaşanan acıların altında nasıl bir karanlıklar yumağı yatmaktadır.

Bir suikastın arka planı

Herschel Grynszpan.
Herschel Grynszpan.

En azılı suçlunun bile yaptığı işe haklı veya haksız bir mesnet/mazeret uydurma gayretine giriştiği görülür. Nitekim Naziler de Kristallnacht faciasını bir suikasta bağlamışlardır. Almanya’nın Paris elçiliğinde çalışan 29 yaşındaki Ernst vom Rath, 7 Kasım 1938’de 17 yaşındaki Polonya Yahudisi Herschel Grynszpan tarafından vurularak öldürülür. Grynszpan’ın 1911 yılından beri Almanya'da yaşayan ailesi, 12 bin Yahudi ile birlikte kısa zaman önce trene bindirilip Polonya’ya iâde edilmiştir. Bunun üzerine elçiliğe giderek “Seni pis Alman! Zulüm gören 12 bin Yahudi için" diyerek Ernst vom Rath’a beş kurşun sıktığı söylenir.

Fakat gerçek böyle midir? Suikastın hemen sonrasında Paris sokaklarının Grynszpan ile Alman diplomat arasında eşcinsel bir ilişki olduğu iddiasıyla çalkalandığı bilinmektedir. Nitekim “Did gay affair provide a catalyst for Kristallnacht / Eşcinsel ilişki Kristallnacht için bir katalizör mü oldu” başlığıyla Kate Connoly tarafından kaleme alınan 30 Ekim 2001 tarihli Guardian makalesi, Paris’te kaçak olarak yaşayan zor durumdaki Grynszpan’ın bir eşcinsel barda Alman diplomat ile tanışıp ondan yardım sözü aldığını fakat bu gerçekleşmeyince elçiliğe gidip onu vurduğunu söylemektedir.

Karanlıklar yumağı bununla da bitmez. Yad Vashem Holokost’u Anma Merkezi Gynszpan hakkında şöyle der:

“1940'ta Almanya'nın Fransa'yı işgalinden sonra, Fransız yetkililer Grynszpan'ı Almanlara teslim etti. 1942'de Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, Grynszpan ile Avrupa'da savaşa neden olan bir Yahudi komplosu arasındaki bağlantıyı göstermeyi amaçlayan tamamen şov maksatlı sansasyonel bir duruşma planladı. Ancak bu duruşma asla gerçekleşmedi. Grynszpan'ın âkıbeti bilinmiyor, büyük ihtimalle savaştan sağ çıkamadı.”

Ernst vom Rath.
Ernst vom Rath.
Guardian Makalesi.
Guardian Makalesi.

İddialar... İddialar...

Suikastın hangi sâikle işlendiğine dâir nasıl bir kafa karışıklığı mevcutsa, Grynszpan’ın âkıbetine dâir yine pek çok iddia mevcut. Kimileri tıpkı Yad Vashem gibi savaştan sağ çıkamadığını, Nazi kamplarında ölüp gittiğini savunuyor. Kimileri Sachsenhausen toplama kampından sağ çıkıp, Paris’e giderek kimliğini değiştirdikten sonra oto tamirciliği yaptığını söylüyor. Kimileriyse 1942 yılında Naziler tarafından yargılamaya gerek duyulmaksızın infaz edildiği görüşünde.

Bütün bunların hepsi iddia olmaktan öteye gidemiyor. Kimsenin elinde diğerini yalanlayıp kendisini haklı çıkaracak deliller mevcut değil. Fakat 2016 yılının sonlarında Grynzspan’ın âkıbetine dâir yeni bir gelişme dikkat çekiyor. Viyana Yahudi Müzesi çalışanlarından Christa Prokisch, arşivde elden geçmemiş fotoğrafları kurcalarken Almanya’nın Bamberg şehrindeki Nazi kampına âit bir fotoğraf buluyor. 3 Temmuz 1946 tarihine âit fotoğraf, Hitler’in kıyımından sağ çıkan Yahudilerin kampın sorumlusu İngilizlere karşı yaptıkları bir protestoyu gösteriyor. Prokisch, protestoculardan birinin Grynszpan’a şaşılacak derecede benzediğini fark ediyor.

Ve bir fotoğraf bulunur

Şimdi sıkı durun... Fotoğraf yüz tanıma testine sokuluyor ve yüzde 95 gibi çok yüksek bir ihtimalle fotoğraftaki şahsın Grynszpan olduğu ortaya çıkıyor. Fakat enteresandır, Yad Vashem Holokost’u Anma Merkezi örneğinde görüldüğü gibi Siyonist çevreler bu hususu pek gündeme getirmek istemiyor. “Âkıbeti bilinmiyor, büyük ihtimalle savaştan sağ çıkamadı” diyerek meselenin karanlıkta kalmasını tercih ediyor.

Peki, bu bize neyi hatırlatıyor?

- Hans Frank’ın iddialarını ve Hitler’in ailesine dâir karanlıkta kalan hususları...

- Sıradan bir onbaşının nasıl olup da bir führere dönüşebildiğini...

- İktidara gelir gelmez Siyonistlere verdiği desteği ve Haavara anlaşmasının niçin ısrarla kamuoyundan gizlendiğini...

- Hitler’in Alman Yahudilerini Filistin’e göndermek için yaptığı zulümlerin, Siyonistler tarafından Filistinlileri kendi topraklarından sürgün etmek için nasıl birebir kopya edildiğini...

Ha Hitler ha İsrail, fark yok.
Ha Hitler ha İsrail, fark yok.

Hitler’i örnek alıyorlar

Evet, Siyonistler dün Hitler’in kendilerine açtığı yoldan yürüyerek Filistin’i işgal etmişlerdi. Bugün yine Hitler’in izinden giderek Filistinlileri öz yurtlarından sürüp çıkarmak istiyorlar. Tıpkı Hitler’in Siyonizm'den nefret eden Yahudilere hayatı yaşanmaz kıldığı gibi, Filistin topraklarında kadın, çocuk, yaşlı demeden herkese hayatı yaşanmaz kılmak için ellerinden geleni esirgemiyorlar. Zeytin ağaçlarını kesiyorlar, arabaları yakıyorlar, evleri kundaklıyorlar. Neredeyse her gün bir Filistinliyi ya yaralıyorlar yahut şehit ediyorlar.

Her şey yeni bir tarih kurgusu için

Son olarak şu mühim notu ilave etmeden geçmeyelim.

Târîhî gerçekleri karanlıklar içine hapsetmek isteyenlerin yeni bir tarih kurgusuyla yola çıkma amacından hareket ettiğini bizzat kendi tarihimizden biliyoruz. Hitler ve Grynszpan üzerindeki yoğun sis bulutunun benzerini, Türk tarihinin son iki yüz yılına damga vuran birçok isimde teessüfle müşahede ediyoruz. Bunların gerçekte kim olduklarının ısrarla gözlerden kaçırılması elbet tesadüf değildir. Zamâne şâirinin tarif ettiği şu zât kimdir, hâfızanızı bir yoklayın bakalım, acaba tanıyor musunuz?

Usûl-i dîne istihzâyı ta’mid etmiş, ettirmiş

Mason ayinini tercîh u tes’id etmiş, ettirmiş

Yahudi ihtirâz ettikçe tehdîd etmiş, ettirmiş

Ne cür'ettir bu kim bezminde taklîd etmiş, ettirmiş

O kelb-i bişuûra Hazreti Mahbûb-i Yezdâni