Muharrem’in fazileti ve aşûre

Mahalle kültürü cari iken herkes aşûresini yapar, herkese ikram ederdi.
Mahalle kültürü cari iken herkes aşûresini yapar, herkese ikram ederdi.

Aşûre, Hz. Mûsâ ve kavminin, Firavun’un zulmünden kurtulduğu bir gündür. Bu yüzden Yahudiler oruç tutmakla mükellef sayarlar kendilerini. Ayrıca Aşûre, Hz. Nûh’tan itibaren bilinen ve oruç tutulan bir gündür. Câhiliye Arapları bile o gün oruç tutarlardı.

İdrak ettiğimiz muharrem ayı, Ramazan-ı Şeriften sonraki en mühim aydır. Bu hususta Ebu Hureyre (r.a.)’den gelen nakilde Rasülullah (a.s.v.) şöyle buyurur: "Ramazan ayından sonra en faziletli oruç (ayı) şehrullah olan Muharrem ayıdır. Farz namazdan sonra en efdal namaz da gece namazıdır." Hz Ali (k.v.)’den gelen rivayette ise “Ramazan dışında da oruç tutmak istersen, Muharrem ayında tut. Çünkü o, Şehrullah’dır. O ayda bir gün vardır ki, Allah onda bir kavmin günahlarını affetti, bir başka kavmin günahını da affedecek."

Hz. Hureyre (r.a.) şöyle nakleder: "Resûlullah (a.s.v.)’a, "Ramazandan sonra hangi oruç efdaldir" diye sorulmuştu, şu cevabı verdiler: "Muharrem ayındaki…" Tekrar soruldu: "Hangi sadaka efdaldir?" "Ramazanda verilen!" cevabını verdi." Katâde (r.a.) anlatıyor: "Resülullah (a.s.v.) buyurdular ki: "Aşûre orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını Allah’(ın rahmetin)den umarım."

Aşûre orucu ne zaman tutulur?

Aşûre günü kahir ekseriyete göre, Muharrem ayının 10. günüdür. Hz Peygamber (a.s.v.) Ramazan’dan sonra en makbul orucun Muharremde tutulan oruç olduğunu bildirir. Peki, bunun zamanı nedir? Hıristiyan ve Yahudiler aşûre günü oruç tutarlardı. İbn Abbâs (r.a.)'tan gelen bir rivayette Efendimiz (a.s.v.) şöyle buyurur:

Aşûre günü oruç tutun, Yahudilere muhalefet edin: Aşûreden bir gün önce veya bir gün sonra da oruç tutun.

Buna göre Muharrem orucu şu şekillerde tutulur. Muharrem’in 9. ve 10. günü yahut Muharrem’in 10. ve 11. günü veyahut da 9.10. ve 11. günlerinde... Yani Müslümanlar diğer din mensupları gibi bir gün değil en az iki gün oruç tutarlar. Ancak bu oruç, Ramazan orucu gibi farz bir oruç değildir. Tutmak faziletlidir, dileyen yani sevaba haris kimseler tutabilirler. Zira Efendimiz (a.s.v.) şöyle buyurmuştur: “Aşûre, Allah’ın günlerinden bir gündür, dileyen bu günde oruç tutsun, dileyen tutmasın.”

Hicrî takvim ne zaman ortaya çıktı?

Hz Peygamber (a.s.v.)’in hicreti, miladi 622’de Rebiulevvel ayında gerçekleşmiştir. Yani Efendimiz (a.s.v.) 12 Rebîülevvel (24 Eylül 622) Cuma günü Medine’ye ulaşmıştır.

Hz Ömer (r.a.) zamanında Şaban ayında ödeneceği belirtilen bir senette yıl yazılmadığı için hangi Şaban ayı olduğu konusu ihtilafa neden olur. Bu da bir takvime geçilmesi konusunu gündeme getirir. Bu süreçte Sahabe-i Kiramdan farklı teklifler yapılır. İttifakla Hz Ali (k.v.)’nin Hicretin başlangıç yapılması ve Hicrî takvimin de Muharrem ayı ile başlaması teklifi kabul görür ve böylece 1 Muharrem esas alınarak Hicret ile ay takvimi başlamış olur. Özetle, Hicretin resmen takvim başlangıcı sayılması, Hz. Ömer zamanında Hicri 17, Miladi 638 yılında gerçekleşmiştir.

Aşûre hakkında rivayetler

Aşûre, Hz. Mûsâ ve kavminin, Firavun’un zulmünden kurtulduğu bir gündür. Bu yüzden Yahudiler oruç tutmakla mükellef sayarlar kendilerini. Ayrıca Aşûre, Hz. Nûh’tan itibaren bilinen ve oruç tutulan bir gündür. Câhiliye Arapları bile o gün oruç tutarlardı.

Bazı kitaplarda yer alan haberlere göre; Hz. Âdem (a.s.) ve Hz Davud (a.s.)’ların tövbesi o günde kabul edilmiş, Hz. Yûnus (a.s.) balığın karnından o günde çıkarılmış, Hz. Mûsâ (a.s.) ve Hz Îsâ (a.s.) o günde doğmuş, Hz. Süleyman (a.s.)’a mülk o günde verilmiştir. Fakat bunlar ilmen doğrulanmış ve ekseriyetçe kabul görmüş değildir. Âlimlerin önemli bir kısmı bazılarının İsrâiliyat olduğunu dile getiriler.

Aşûre tarifi

Aşûre geleneği binlerce asırdır süre gelmişti. Özellikle de mahalle kültürü cari iken herkes aşûresini yapar, herkese ikram ederdi. Lakin eskiler bunu yeni nesle aktaramadı. Gençlerin pek çoğu aşûre yapmasını bilmediği gibi gelenekten de habersizdir. Zira herkesi okutmak, kadim ve gelenekten koparma modası her yanı istila etti.

Aşûre tarifini, yemek kitapları ile tanıdığımız Arzu Aygen’den nakledelim.

Aşure Malzemeleri

  • ½ kg aşûrelik buğday
  • ½ çay bardağı pirinç
  • Yaklaşık 6 litre (30 su bardağı) su
  • 1 su bardağı nohut
  • 1 su bardağı kuru fasulye
  • 250 gr kuru kayısı
  • 250 gr kuru incir
  • 250 gr kuru üzüm
  • Yaklaşık 4 su bardağı pekmez
  • 3 diş karanfil
  • 2 elma
  • Birer tutam tuz, karabiber, tarçın
  • 1 çorba kaşığı buğday nişastası
  • 1 çorba kaşığı gülsuyu
  • Üzerine: Dolmalık fıstık, fındık, ceviz, kuşüzümü, nar, tarçın, çörekotu

HAZIRLANIŞI:

■ Bir gece önceden buğdayı hazırlayın. Yarım kilo buğdayı ellerinizle ovalayarak bol suda üç dört kez yıkayın. İçine yarım çay bardağı pirinç koyup, 10 su bardağı suda buğday iyice yumuşayana kadar haşlayın. Nohut ve kuru fasulyeyi de akşamdan ayrı tencerelerin içinde ıslatın.

Gençlerin pek çoğu aşûre yapmasını bilmediği gibi gelenekten de habersizdir.
Gençlerin pek çoğu aşûre yapmasını bilmediği gibi gelenekten de habersizdir.

■ Sabahleyin buğdayın üstü kaymak tutmuş olacak. Bu kaymağı kurdun kuşun yemesi için bahçeye, çatıya serpiştirin. Buğdayı çok büyük bir tencereye alın. Üzerine 15 su bardağı su ilave edip tekrar kaynatın. Bu sırada tahta kaşığın tersiyle buğdayları ezin ki, nişastasını salsın, helmelensin. Nohut ve kuru fasulyeyi ayrı ayrı tencerelerde yumuşayıncaya kadar haşlayın. Nohudun kabuklarını çıkartın.

■ Kuru kayısı ve inciri ince ince doğrayın. Kayısı, incir ve üzümü üzerlerini geçecek kadar suyla ayrı ayrı ateşe koyun, yumuşayana kadar haşlayın. Yumuşayınca üzerlerine 1'er çay bardağı pekmez serpiştirin. Koyu bir şerbet kıvamı alıncaya kadar kaynatın.

■ Bir cezvede 1 çay bardağı suyu karanfillerle birlikte 5 dakika kaynatın, ateşten alın (Aşûreye ister bu şekliyle ilave edin, ister karanfilleri çıkarıp sadece suyunu koyun).

■ Elmaları küp küp doğrayın, onu da kısık ateşte önce kaynatın, sonra üzerine 1 çay bardağı pekmez koyup 2-3 dakika daha kaynatın.

Aşûre geleneği binlerce asırdır süre gelmişti.
Aşûre geleneği binlerce asırdır süre gelmişti.

■ Kısık ateşte buğdayı ısıtmaya devam edin. Buğday ateşteyken yavaş yavaş bakliyatı, meyveleri, karanfilli suyu ilave edin. Birer tutam tuz, karabiber, tarçın katın. Tadına bakın. Arzu ettiğiniz tatlılığa gelinceye kadar içine pekmez ilave edin.

■ Ayrı bir tencerenin içinde 1 çorba kaşığı buğday nişastasını 1 su bardağı suda çözüp boza kıvamına gelinceye kadar karıştırarak pişirin. Nişastalı suyu, buğdayın içine boca edin. Hep birlikte karıştırarak bir taşım kaynatın. Gülsuyunu katın.

■ Aşûreyi kâselere paylaştırın. Dolmalık fıstık, ceviz, kuşüzümü, nar, tarçın, fındık ile süsleyin. Soğumasını bekledikten sonra konu komşuya dağıtabilirsiniz.

Afiyet olsun!