Küresel şeytan üçgeni ve üç Türkiye kuşatması
Bölge teo-politik stratejiler üzerinden kuşatıldı. Osmanlı, Vehhabililik gibi bir fitneyi bölgeye çıbanbaşı olarak yerleştiren İngilizlerin gerçekleştirdikleri tel-politik stratejiler üzerinden parçalandı ve tarihten silindi. Türkiye’nin kuşatılmasının üçüncü adımı İsrail'in güdümündeki ve bütün bölge ülkelerini istedikleri zaman karıştırmakta kullanacakları PKK-PYD terör devletinin kurulmasının önüne de tasavvufu öne çıkaran teo-politik bir stratejiyle geçebilir.
Papa, tarihte ilk defa Irak'a ziyarette bulundu. Bu hâdise bile başlı başına tarihî bir gelişmedir. Papa'nın Irak'ta özellikle Şiilerle yaptığı esrarengiz görüşmeler, İKYB’nin yayınladığı Türkiye haritası, Türkiye’nin tedirgin olması için yeterli. Ankara'nın bu konuda teyakkuz hâlinde olduğunu, Papa’nın ziyaretini dikkatle takip ettiğini söyleyelim. Vatikan’ın Irak ayağına, Türkiye’yi Irak'taki Şiiler üzerinden kuşatma manevrasına karşı Türkiye hem İran'la hem de Suudi Arabistan'la ilişkilerini yeni bir boyuta taşımaya başladı.
Osmanlı coğrafyasında belki de Osmanlı'nın yakılmasından sonra, Türkiye’nin kurtlarla dansı asıl şimdi başlıyor...
Türkiye’nin iki asırlık kurtlarla dansının gerisinde üç büyük kuşatma girişiminin yattığını söyleyebiliriz.
- • İlk kuşatma, Osmanlı'nın durdurulmasıyla başarıya ulaştı.
- • İkinci kuşatma İsrail'in kurdurulması ve Büyük İsrail hedefine doğru adım adım bölgeye yerleştirilmesiyle hedefine ulaşmak üzere...
- • Üçüncü kuşatma da PKK-PYD devleti kurdurularak gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Papa’nın Irak ziyareti bu kuşatmanın son safhasını planlama ve tamamlama amacı güdüyor... Şimdi sırasıyla bu kuşatmalara biraz yakından bakalım...
İngilizlerin Vehhabî Teo-politiği ve osmanlı'nın durdurulması
Önce İngilizler vardı. Önce Londra geldi bölgeye yerleşti, bölgenin teo-politik dengeleriyle oynayarak coğrafî dengelerini allak bullak etti: Bölgenin kaderini Türkiye’yi kuşatma altına alarak bölge dışı emperyalist aktörlerin belirleme sürecinin ilk tohumlarını ekmiş oldu.
Vehhâbîliği icat etti. Vehhâbîlere sadece bağımsız bir devlet değil, hilafeti de vaadederek Arapların bir kısmını Osmanlı hilâfetine karşı kışkırttı. Bunun için de Osmanlı'nın hilâfete ihanet ettiği gerekçesini ileri sürerek, hilâfeti aslında aslî hüviyetine Vehhâbî - neoselefî Arapların layık olduklarını ve onların el koymaları gerektiği fikrini, propagandasını Arapların zihnine zerketti.
Zerkedilen İslâm dünyasını tam kalbinden, en kutsal birleştirici noktadan vurarak bir daha asla toparlanıp bir araya gelmemelerini sağlayacak kadar parçalanmanın eşiğine sürükledi ve İslâm dünyasını yeniden toparlayacak yegâne güç olan Türkiye’nin bir daha bu güce ulaşmaya kalkışmasının önüne nihâî olarak büyük bir takoz yerleştirdi: Vehhabiliği icat ederek özelde Osmanlı’ya, genelde İslâm dünyasını önce teo-politik olarak parçalanmanın eşiğine fırlatarak coğrafî parçalanmaya hazır hâle getirdi.
- Bu arada ulus-devlet fikri üzerinden de Arap milliyetçiliği, Türk milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliği, Ermeni milliyetçiliği ve Fars milliyetçiliği gibi bölgeyi kangrene çevirerek kendiliğinden paramparça olmanın eşiğine getirip bırakacak bütün teo-politik, etnik, stratejik fitne tohumlarını ekti.
Sonunda İngilizlerin Osmanlı'yı parçalama planları hedefine ulaştı. Teopolitik olarak Vehhâbilik üzerinden parçalanan Osmanlı devleti coğrafî olarak fiilen parçalandı.
Araplara vaadedilen hilafet verilmediği gibi, Büyük Arap Devleti de kurdurulmadı. Şerif Hüseyin, nasıl büyük bir İngiliz ihanetine kurban gittiklerini hayatının son demlerinde anlamıştı ama iş işten geçmişti çoktan. Sadece Osmanlı parçalanmanın eşiğine sürüklenmemiş, pek çok bakımdan yeknesak bir görünüm arzederek Arap coğrafyası da paramparça edilmiş, kabile devletçiklerle hem sözümona hürriyetlerine kavuşturulmuş hem de kontrol altına alınmıştı.
İsrail'in kurdurulması ve Neo-Selefî-Şii gerilimi Teo-politiği
Osmanlı’nın parçalanmasından ve tarihten uzaklaştırılmasından sonra Türkiye’nin güneyi, tam adıyla Dicle ile Fırat arası, adım adım Büyük İsrail için hazırlanmaya başlandı bu kez...
Önce İsrail devletinin kurulması, ardından bu devletin Filistin'i lokma lokma yutması, hem siyasî olarak hem de coğrafî olarak varlığını garanti altına alması, ardından 1992 Oslo süreciyle birlikte İsrail devletinin bölgeye ekonomik ve askerî güç olarak da nihâî olarak hâkim olması...
Bütün bunlar, tam anlamıyla büyük bir çıbanbaşı işlevi gören İsrail üzerinden İslâm dünyasının kalbinden vurulması sürecini hızlandıran ürpertici tarihî adımlar.
Dışardan bir gücün bölgenin içine zorla yerleştirilmesi ve bölgenin bütün ülkelerini tehdit edecek kadar hatta kendisine esir edecek kadar bölgeye her bakımdan hâkim konuma getirilmesi Doğu Türkistan’dan bütün Akdeniz havzasına kadar uzanan dünyanın bütün medeniyetlerinin ve dinlerinin beşiği karmaşık bir tek-politik coğrafyayı bin yıl kontrol eden, yöneten yegâne güç olan Türkiye’nin kuşatılması ve yeniden tarih-kurucu bir konuma yükselmesinin önünün kesilmesi projesinin ikinci adımını oluşturuyor.
İsrail, İngiltere ve Vatikan güdümünde Kürt devletinin kurdurulması ve panzehiri
Papa'nın ziyareti Türkiye’nin kuşatılmasının son safhasının planlandığı bir ziyaret olarak tarihe geçecek. Bu ziyaretten sonra bölgenin dengelerinin daha da karışacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Papa, bölgeye barış ve huzur getirmek için bu ziyareti yaptığını söyledi! Başka türlüsünü söylemesini beklememek gerek elbette ki!
- Türkiye’nin güvenliğini hatta varlığını bile tehdit edecek tehlikeli bir sürecin temellerini atıyorlar. Türkiye sadece terör örgütüyle askerî olarak mücadele ederek bu tehlikeli süreci önleyemez. Daha köklü sosyo-kültürel ve teo-politik stratejiler geliştirmesi gerekiyor.
Öncelikli olarak İslâm birleştirici paydasının her hâl ve şartta derinlerde kök salacak teo-politik stratejilere ihtiyacımız var: Neo-Selefiliğe karşı gönülleri fethedecek tasavvufî bir açılım şart. Kürtlerin de, Şam hattına kadar olan bölge Araplarının da, Türklerin de emperyalistlerin teo-politik stratejilerini püskürtecek en güçlü atağımız, gönülleri birleştirmek, bunun için de tasavvufu, tasavvufî hareketleri harekete geçirmek olabilir.
Bölge teo-politik stratejiler üzerinden kuşatıldı. Osmanlı, Vehhabililik gibi bir fitneyi bölgeye çıbanbaşı olarak yerleştiren İngilizlerin gerçekleştirdikleri tel-politik stratejiler üzerinden parçalandı ve tarihten silindi. Türkiye’nin kuşatılmasının üçüncü adımı İsrail'in güdümündeki ve bütün bölge ülkelerini istedikleri zaman karıştırmakta kullanacakları PKK-PYD terör devletinin kurulmasının önüne de tasavvufu öne çıkaran teo-politik bir stratejiyle geçebilir.
Eğer bu konuda köklü ve güçlü bir teo-politik paket geliştiremezsek, bölgenin geleceği de, Türkiye’nin geleceği de geri dönüşü zor bir çıkmaz sokağın eşiğine sürüklenir ve Türkiye’nin parçalanma süreci gerçek anlamda başlatılmış olur -Allah muhafaza!