Genç troller rahatsız

Netflix’in baskılar nedeniyle Türkiye’den çıkacağı iddiası, sosyal medyada Netflix reklamı yapan troller ve eşcinsellik savunucusu kesimler tarafından ortaya atıldı.
Netflix’in baskılar nedeniyle Türkiye’den çıkacağı iddiası, sosyal medyada Netflix reklamı yapan troller ve eşcinsellik savunucusu kesimler tarafından ortaya atıldı.

“NetflixTurkey” aslında hiç var olmayan, birkaç sosyal medya hesabından ibaret hayali bir ‘kurum’. Netflix, Türkiye’de hiç temsilcilik açmadı. Siyasi düzeyde görüşme yapabilecek resmi bir temsilcisi ya da ofisi yok. Netflix, Türkiye’de tamamen yasal boşlukları kullanarak yayın yapan ve kazancından vergi ödemeyen bir yapı.

Netflix’in baskılar nedeniyle Türkiye’den çıkacağı iddiası, sosyal medyada Netflix reklamı yapan troller ve eşcinsellik savunucusu kesimler tarafından ortaya atıldı.
Netflix’in baskılar nedeniyle Türkiye’den çıkacağı iddiası, sosyal medyada Netflix reklamı yapan troller ve eşcinsellik savunucusu kesimler tarafından ortaya atıldı.

Netflix’in eşcinsel sapkınlığı yerli yapımlara kadar indirgeme çabasını engellemek ve sosyal medyadaki troll terörünü bitirmek için hükümetin hazırladığı düzenlemeler, eşcinsel seviciler ve sosyal medya trolleri tarafından büyük eleştiri aldı. Geneli yalan ve hakarete dayanan bu eleştirileri körükleyen ve besledikleri tetikçilerin zincirini gevşeten sosyal medya şirketleri ile Netflix ise vergisiz gelirleriyle kasalarını doldurmaya devam ediyor.

Türkiye’de bugüne kadar 3 dizi çeken ve ilk 2 dizisinde denemeler yaptıktan sonra üçüncüsünde eşcinsel sapkınlığı senaryoya sokmaya çalışan Netflix, yetkililer tarafından engellenmiş ve sapkın karakter diziden çıkarılmıştı.

İlk çarpışmanın mağlubiyetinin acısını çıkarmak isteyen Netflix, geçtiğimiz hafta konuyu yeniden gündeme taşıdı. İddiaya göre Netflix’te yayınlanacağı açıklanan Çağan Irmak yapımı bir dizi, karakterlerden biri eşcinsel olduğu için hükümet tarafından sansürlenmişti. İddiayı ortaya atan ise, FETÖ’nün darbe girişiminden bu yana ABD’de yaşayan ancak CNN Türk’te program yaparak parasını Türkiye’den kazanmaya devam eden youtuber Cüneyt Özdemir.

Özdemir, Netflix platformunun çekmeye hazırlandığı ‘Şimdiki Aklım Olsaydı’ isimli dizinin sansürlenmek istendiğini, platformun da buna tepki olarak diziyi çekimlerine başlanacağı gün iptal ettiğini öne sürdü. Ardından da iddialar bir adım ileri götürülerek, Netflix’in Türkiye’den çıkacağı iddia edildi.

Türkiye'ye Hiç Girmedi Ki Çıksın

Netflix’in baskılar nedeniyle Türkiye’den çıkacağı iddiası, sosyal medyada Netflix reklamı yapan troller ve eşcinsellik savunucusu kesimler tarafından ortaya atıldı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ise sosyal medya hesabından bu iddialara karşı şu açıklamayı yaptı: “NetflixTurkey ne siyasi düzeyde AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı ile ne de resmi düzeyde İletişim Başkanlığı ile görüştü. Türkiye’den gitmeyi neden düşünsünler? Netflix’in daha derin işbirliği ile Türk kültürüne, sanatına dönük daha yüksek hassasiyet göstereceğine inanıyorum.”

Ünal’ın bu açıklaması kafaları iyice karıştırdı. Çünkü açıklamada geçen “NetflixTurkey” aslında hiç var olmayan, birkaç sosyal medya hesabından ibaret hayali bir ‘kurum.’ Netflix, Türkiye’de hiç temsilcilik açmadı. Siyasi düzeyde görüşme yapabilecek resmi bir temsilcisi ya da ofisi yok. Netflix, Türkiye’de tamamen yasal boşlukları kullanarak yayın yapan ve kazancından vergi ödemeyen bir yapı olarak ortada duruyor. Zaten Netflix, Mahir Ünal’ın bu açıklamasına da hiçbir şekilde cevap vermedi. Çünkü ortada cevap verecek kimse yok. Türkiye’deki yapımları da, buradaki yapımcılara yaptırıyor ve onları taşeron olarak kullanıyor. Onları savunmak ise, eşcinselliğin ve Netflix’in önüne ölümüne yatan sosyal medyadaki troll ve fenomen ordularına düşüyor.

Günler Sonra Gelen ‘Gizemli’ Açıklama

Uzun tartışmaların ardından Netflix geçtiğimiz Perşembe günü ‘resmi’ bir açıklama yaptı. Tartışmalar Türkiye’yi ilgilendirse de açıklamayı Euronews’e yapan Netflix, Türk makamlarının kendilerine “Şimdiki Aklım Olsaydı’ dizisi için lisans almak istiyorsa, söz konusu dizinin senaryosundaki eşcinsel karakteri çıkarması gerektiğini söylediğini” iddia etti. Fakat açıklamada ‘Türk makamların’ kim olduğu, talebin kimden geldiği gibi detaylar sır gibi saklandı. ‘Türkiye’den çıkacakları’ iddiasına ise hiç değinilmedi.

Kumandanızdaki En Büyük Düğme Hangisi?

Kumandanızdaki en büyük düğme hangisi?
Kumandanızdaki en büyük düğme hangisi?

Netflix’in Türkiye’deki muadili sayılan platformlar ve dijital yayın kuruluşları, RTÜK tarafından denetime tabi ve Türkiye’de yerleşik oldukları için de yasal sorumluluk ve vergi yükümlülükleri bulunuyor. Kendini tüm bu sorumluluk ve yükümlülüklerden muaf sayan Netflix ise piyasada haksız rekabet oluşturuyor. Fakat sorun sadece haksız rekabetle sınırlı değil. Netflix, yıllardır ördüğü bir ağ ile, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir tekel kurmuş durumda. Hemen hemen bütün büyük elektronik şirketlerle anlaşan Netflix, yeni üretilen akıllı televizyonların kumandalarına kendine özel bir tuş koydurmayı başardı. Piyasada satılan pek çok akıllı televizyon, artık Netflix özelliği yüklü olarak geliyor ve kumandasının en büyük tuşunun üzerinde ‘Netflix’ yazıyor. Hatta “yerli ve millî” markalarımız Arçelik ve Vestel bile artık kumandalarını özel Netflix tuşuyla birlikte üretiyor. Siz Netflix’i evinizde istemeseniz ve para verip izlemeseniz bile, kumandayı her elinize alışınızda Netflix parmaklarınızın ucunda beliriyor.

Sosyal Teröristler Kime Hizmet Ediyor

 Netflix trolleriyle koordineli şekilde hareket eden operasyon trollerine destek de, başta Alman DW olmak üzere batı medyası ve onların finanse ettiği ortaya çıkan Türkiye’deki sol medyadan geldi.
Netflix trolleriyle koordineli şekilde hareket eden operasyon trollerine destek de, başta Alman DW olmak üzere batı medyası ve onların finanse ettiği ortaya çıkan Türkiye’deki sol medyadan geldi.

FETÖ’nün en büyük taktiklerinden biri de, kendi yaptığı ya da yapmayı planladığı suçları başkalarına isnat ederek terör estirmekti. Bu taktik son yıllarda sol medya ve bazı muhalif kesimler tarafından harfiyen uygulanmaya devam ediyor. Bunun son örneği ise sosyal medyada terör estiren muhalif troller. Hükümete yakın her kaynak ve şahsı troll olarak etiketlemeye çalışan bu sosyal teröristlerin bugünlerdeki en büyük gündemi, hükümetin yürürlüğe koymak istediği sosyal medya düzenlemesi.

  • Dünyadaki örnekleri baz alınarak hazırlanan yeni düzenlemede, sosyal medya devlerine Türkiye’de temsilcilik açma zorunluluğu getiriliyor. Böylece sosyal medya kuruluşlarının kanundan kaçma ve Türkiye’ye operasyon yapma imtiyazları ellerinden alınıyor. Ayrıca hakaret ve ahlaksızca saldırıları vak’ayı adiyeden sayan trollerin yaptıklarının yanına kâr kalmasının da önüne geçiliyor. Sosyal medya şirketleri, bu trolleri engellemek, tespit etmek ve açıklamakla sorumlu olacak.

Bu düzenlemelerden rahatsız olan sosyal medya şirketleri ve trollerin sahipleri, geçtiğimiz hafta organize bir şekilde harekete geçerek ‘sansüre hayır’ naralarıyla eyleme geçti. Netflix trolleriyle koordineli şekilde hareket eden operasyon trollerine destek de, başta Alman DW olmak üzere batı medyası ve onların finanse ettiği ortaya çıkan Türkiye’deki sol medyadan geldi.

CHP’li Vekil Pastanın Büyüklüğünü İtiraf Etti

Sosyal medya şirketlerini bu kadar cansiperane savunan CHP’li Adıgüzel, toplantıda asıl can alıcı noktayı da istemeden itiraf etti.
Sosyal medya şirketlerini bu kadar cansiperane savunan CHP’li Adıgüzel, toplantıda asıl can alıcı noktayı da istemeden itiraf etti.

Sosyal medyadaki trollerinin ve operasyon gruplarının geleceğini tehlikede gören CHP, daha düzenlemenin detayları resmiyete bile kavuşmadan yargı yoluna gideceğini açıkladı. Bir basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, sosyal medya şirketlerinin Türkiye’ye atayacakları temsilcilerin hayatının tehlikede olduğunu öne sürecek kadar ileri gitti ve şunları söyledi:

  • “Bir temsilcisinin olmasında bir sorun yok ama temsilciliğin yerinin tarif edilmesi Türkiye'de olacağının söylenmesi aslında sansür sürecinin bir başlangıcı olacak. Tarihte geriye gidip değerlendirme yaptığımızda bu mecraların medya kuruluşlarının defalarca böyle temsilciliklerin hedef olduğunu, can güvenliklerinin hiçbir zaman korunamadığını görüyoruz. İdari para cezalarına baktığımız zaman yani ofis açmazsanız verilecek cezalara baktığımızda görüyoruz ki iktidar inanılmaz bir hesap bilmezlikle ve caydırıcı olmaya yönelik bir uygulama içindedir.”

Sosyal medya şirketlerini bu kadar cansiperane savunan CHP’li Adıgüzel, toplantıda asıl can alıcı noktayı da istemeden itiraf etti.

Türkiye’de yılda milyarlarca lira kazanan ancak hiç vergi vermeyen şirketlerin ellerinde nasıl bir ekonomik ve insânî güç olduğunu pozitif bir durummuş gibi sıralayan Adıgüzel’in verdiği bilgilere göre Türkiye’de 1.7 milyon KOBİ, sosyal medya mecralarından sadece biri üzerinden (Instagram) ticaret yapıyor. Bu firmaların yıllık geliri 15.3 milyar TL civarında ve bu gelirin büyük bölümü vergisiz. Bu KOBİ’lerin sosyal medyada harcadığı reklam pastası ise (ki bunun için de sosyal medya şirketleri vergi vermiyor) yaklaşık 10 milyar lira. Adıgüzel’e göre Türkiye'de 209 bin kişi sosyal medya şirketleri aracılığıyla ‘ekmek yiyor’. Yani pasta o kadar büyük ki, sosyal medya şirketleri bu pastanın daralmaması için her yolu deneyebilir. Bu pastayı ucundan tuttukları parmaklarını yalayarak doyan troller ise, aç kalma korkusuyla rahat uyuyamıyor.

İngiltere'de Troll Terörüne Geçit Yok

Dünyadaki örnekleri baz alınarak hazırlanan yeni düzenlemede, sosyal medya devlerine Türkiye’de temsilcilik açma zorunluluğu getiriliyor.
Dünyadaki örnekleri baz alınarak hazırlanan yeni düzenlemede, sosyal medya devlerine Türkiye’de temsilcilik açma zorunluluğu getiriliyor.

Geçtiğimiz hafta İngiltere’de de bizimkiyle paralel bir sosyal medya düzenlemesi tartışılmaya başlandı. İngiliz parlamentosunun Dijital, Kültür, Medya ve Spor Komitesi, sosyal medyayı düzenleyen bir yasa olmadığı için zararlı ve yanıltıcı bilgilerin internet ortamında "çok tehlikeli bir şekilde" yayıldığını açıkladı.

Komite Başkanı Julian Knight, teknoloji şirketlerinin kendi kurallarını kendilerinin belirlemelerine izin verilmemesi gerektiğini söyleyerek "Doğru yasama yapısının halen ortaya konmadığını görüyoruz ve sosyal medya şirketlerinin vicdanlarına bel bağlamaya devam ediyoruz. Bu yeterli değil. Elimizdeki mevcut yasalar bu amaca uygun değil ve biz hala bekliyoruz. Şu ana kadar bu konuda çok fazla gecikme yaşandığını görüyorum" dedi. Fransa ve Almanya ise halen yürürlükte olan kanunları ile sosyal medyayı çok sıkı şekilde kontrol etmeye ve ağır yaptırımlar uygulamaya devam ediyor.