Çukurda klavye kullanmak zor olmuyor mu?
Siz, yalanlarınız tutmayınca saldırıyor, çamurunuzu sıvayamayınca kuduruyor, umduğunuz olmayınca bulduğunuz kahpeliğe sarılıyorsunuz bunu da anladık. Omurganızdan mal değneği bile olmaz onu da biliyoruz. Sizinle aynı dili konuşmamaktan, aynı gemide olmamaktan şeref duyuyoruz siz de bunu bileceksiniz.
İnsan, taşınmalı. Ruh, zaten bedenlerimizin içinde eşyalı bir ev tutmuş da gidecekmiş gibi kiracı.
İnsan, kir tutmayacağı bir oda kiralamalı. Dünyanın ne kadar uzağındaysanız Allah’a o kadar yakınsınız demektir. Artık kimseye laf anlatma mecburiyetinde olmayışınızın muhteşem enerjisini bir duaya harcamanın özgürlüğü muazzam.
Çekilemiyoruz, senin kıyıların da bazılarının sahil kenarı olabiliyor bazen. Öylesine parmak arası terlikleriyle, şerefini şezlong gibi yere serip senin hüznünde güneşlenmek isteyen nahvet sahiplerinden kaçamıyorsun.
Ağzı açıkta kalmış kelimelerin içine sinek de düşüyor, çer çöp de üşüşüyor. İşte o kelimeleri size silkeleyen kim varsa, dilini aşağıya çekip pencereyi kapatıp gideceksiniz. Tıpkı görgüsüzlerin üzerinize doğru dövdüğü halıları aşağıya çekip olanları izleyişiniz gibi...
Buradan nereye gelmek istediğimi anladığınızı biliyorum rahatlatıcı olan da bu. İki vesaitle aktarmalı gelişim sizi yormasın çünkü şu olaya direkt dalamıyorsunuz. Kapı önünün temiz olduğunu anlatmak için olaya içeriden değil kapı ağzından başlamak gerekiyor bazen o hesap. Ruh kirimizi bakın nasıl boca edip karşısında salya köpüğü oluyormuşuz.
Geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak dördüncü kez baba oluşunu sosyal medya hesabından duyurdu.
Hamza Salih adında bir cennet ipeğinin dünyaya gelişine sevinmek, hiç bitmeyecek olan babalık makamının şanından değil midir? Bırakın dünyadaki makamları, bir babanın cennetten salkım salkım dökülen evladından başka hazinesi var mıdır? Sırtındaki bütün yükleri bir evladı sırtında taşıyarak atmaz mı?
Hamza Salih’in babası Berat Albayrak’a, annesi Esra Albayrak’a çukurdaki klavyelerinden nişan alan ama asla isabet ettiremeyen ahır küreklerinin nefretini gördünüz mü? Ne yiyip içtiklerini merak ettiğim bu ağzı ifrazat torbası oluşumların hela kapısı olmayacak cüsseleri size neyi anlattı?
Bakan Berat Albayrak , dün en mutlu anını yeniden baba oluşunu paylaştı. Ve yorum adı altında patlayan Kanalizasyon borularının yazdıklarını buradan paylaşmayacağım . İnşallah en kısa zamanda bu lağım borularını cezaevi tesisatına dahil edersiniz.
— Esra Elönü ⚡️ (@elonue) June 30, 2020
Adı Hamza diye, böğüren harflerle yazılan bir dolu alayın, şerefsizliğin içinde bu cennet ipeğinin masumiyeti bize insan olduğumuzu hatırlatmıyorsa, bütün leşlerin kustuğu ruhumuz bizden taşınsın.
- O Hamza karşısında nefretiniz ve diliniz Vahşi Bin Harb’ın cahiliye zamanındaki mızrağı oluyorsa siz yerin dibinde, o çamur mahzenlerine müebbete mahkûmsunuz demektir.
Ne demiştik... Sen o cennet ipeğine sarıl Esra, ona sarıldıkça kuşanacaksın. Bir tarafında sana coşan taze ırmağın, diğer tarafında sürekli kendi çukurlarına toslayan termit sürüsü. Onları güdecek olan senin vakarın... Onlar nefretlerini bir annenin anneliğinden çıkaracak kadar alçak, sen de o kadar zirvede. Bu alçakların yükseklik korkusuna gülüp geç.
EsraAlbayrak ,evine gelen cennet ipeği bebeğine sarılıp sizin o leş ağzınızdan püskürttüklerinizi bertaraf edebilir lakin siz o levsiyyat cüssenizin içinde müebbete mahkumsunuz.
— Esra Elönü ⚡️ (@elonue) July 1, 2020
Hey orda mısınız, çukurda klavye kullanmak zor olmuyor mu? Ben merak ediyorum, size hangi kanalizasyondan konum atıyorlar ki yetişmek için en kestirme şerefsizlik yollarını tercih ediyorsunuz.
- Biyoloji dersinde “kalbi atmayıp havlayan oluşumlar” başlığı altında müfredata dâhil edilin de bir namınız olsun. Cidden merak etmeye başladım o eşelek tarlası beyniniz kullanım hatası verdiğinde sizi kim açıp kim kapatıyor.
Siz ne yiyip ne içersiniz? Beyniniz hangi işkembe salonunun mutfağı, gövdeniz hangi hurdalığın yan sanayisi. Kalbiniz, haberlere konu olan belediyenin ekip gönderdiği çöp ev. Diliniz, hayvanat bahçesinde ders kitaplarında okutulmayacak kadar ifrazat.
Mehmet Akif’in bahsettiği enkazı leşler de sizsiniz.
Ahır kapısı gibi gıcırdamanızın sebebi, ideolojik körlüğünüz onu anladık. Böğürmenizin sebebi de hakikat karşısında sürünerek nakavt oluşunuz, küfür ederek yendik sanıyorsanız dinozor alnında ergen sivilcesisiniz tebrikler.
Siz, yalanlarınız tutmayınca saldırıyor, çamurunuzu sıvayamayınca kuduruyor, umduğunuz olmayınca bulduğunuz kahpeliğe sarılıyorsunuz bunu da anladık.
Omurganızdan mal değneği bile olmaz onu da biliyoruz.
Sizinle aynı dili konuşmamaktan, aynı gemide olmamaktan şeref duyuyoruz siz de bunu bileceksiniz.