Romalılardan Osmanlılara bir tapınak şehri: Baalbek
Sami ırkından Akdenizli bir kavim olan Fenike ve Roma inanç kültürlerinin iç içe geçmesiyle oluşan ve uzmanlarca "Dünyanın en görkemli tapınak şehri" olarak kabul edilen Baalbek kenti, asırlarca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Lübnan'ın doğusundaki Beka Vadisi'nde yer alan tarihî Baalbek tapınak şehri tarih içerisinde savaşlar nedeniyle pek çok kez el değiştirmiş; Romalılar, Selçuklular, Eyyûbîler, Haçlılar, Moğollar, Memlûklüler ve Osmanlıların hâkimiyetine girmiştir.
1-16
Lübnan'ın doğusundaki Beka Vadisi'nde yer alan tarihî Baalbek şehri, Romalılar döneminde en görkemli zamanını yaşayan çok sayıda Roma imparatoru tarafından ziyaret edilmiştir. Romalıların bu şehre neden bu kadar önem verdikleri ve inşası için neden bu kadar servet harcadıkları hâlen bilinmemektedir.
2-16
Doğu’dan Batı’ya giden ticaret yolunun önemli bir merkezi olan, antik çağın Roma'dan sonraki en önemli dinî merkezi olarak kabul edilen ve tarih içerisinde savaşlar nedeniyle pek çok kez el değiştiren Baalbek; Bizanslılar, Selçuklular, Eyyûbîler, Haçlılar, Moğollar, Memlûklüler ve Osmanlıların hâkimiyetine girmiş, her medeniyetten şehre bir şeyler eklenmiştir.
3-16
Yaklaşık 2 bin tonluk işlenmiş taşlarıyla, devasa sütunlarıyla, antik çağın sırlarla dolu bilim dünyası, modern bilimin ulaşamadığı verilerle, göz alıcı mimarisi ile zamanının en önemli tapınak şehri Baalbek, tarihten günümüze uzanan tüm gizemli kalıntılarıyla günümüze ulaşmıştır.
4-16
Yaklaşık 5 bin yıllık bir geçmişi olduğu tahmin edilen Baalbek; önce Fenikeliler, sonra Yunanlılar ve daha sonra da Romalılar tarafından kutsal bir mekân olarak kabul edilmiş ve şehre önemli eserler inşa edilmiştir.
5-16
Fenikeliler, en güçlü tanrıları olan "Baal" adına şehre “Baalbek” ismini vermişler. Daha sonra Yunanlılar tarafından “Heliopolis” yani “Güneş Şehir” adını almış. Akabinde yeniden “Baalbek” adını alan şehir, farklı tanrılara adanmış tapınaklarıyla pek çok din için bir merkez işlevi görmüş.
6-16
Yaklaşık iki asır boyunca inşası sürdüğü tahmin edilen şehir, Fenike ve Roma inanç kültürlerinin iç içe geçmesi ile oluşmuş. Sırasıyla Baal, Zeus ve Jüpiter adına kurulan şehir, Romalıların çok tanrılı inanış sistemini bırakmasından sonra önemini yitirmiş.
7-16
İslâmiyet'in ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra 637 yılında Ebu Ubeyde bin Cerrâh tarafından İslâm topraklarına katılan şehir, 1100'lü yıllarda Haçlılar ile Müslümanlar arasında büyük savaşlara sahne olmuş. Şehir, en büyük zararı Haçlılar tarafından ele geçirildiği dönemde görmüş.
8-16
Baalbek, 1500'lü yıllarda Osmanlı hâkimiyetine girmiş. O tarihteki kayıtlara göre, şehrin en büyük tapınağı olan Jüpiter başta olmak üzere çoğu eser yıkılmış durumdaydı. Osmanlı idaresi 1900'lü yıllarda Almanlara verdiği araştırma izninden sonra şehrin toprak altındaki büyük bölümü yeniden ortaya çıkarılmış. I. Dünya Savaşı'nın akabinde bölge Fransızların eline geçmiş ve Fransız araştırmacılar bölgedeki kazı çalışmalarına devam etmiş. 1984 yılında ise UNESCO tarafından koruma altına alınmış.
9-16
Lübnan ile İsrail arasında 2006 yılında yaşanan savaşta, İsrail’in Baalbek şehrini bombalaması sonucu şehir mimarisi, son bir kez daha zarar görmüş.
10-16
Baalbek şehrinde, farklı dönemlerde ve farklı dinler için yapılmış irili ufaklı onlarca tapınak yer alıyor. Bunların en çok bilineni ve şehrin üç büyük tapınağı olan Jüpiter, Baküs ve Venüs'tür.
11-16
Baalbek şehrinin tam merkezindeki en büyük Jüpiter Tapınağı 22 metre yüksekliğindeki 84 devasa sütunundan günümüze sadece 6'sı ayakta kalabilmiş. Söz konusu sütunlar hâlen dünyanın en uzun sütunları olarak kabul ediliyor. Çok büyük taşlardan inşa edilen bu tapınak için 300 tonluk sütunlar Mısır’dan getirilmiş. Jüpiter tapınağının temelinde bulunan dev anıt taşlarının tapınağa nasıl taşındığı ve nasıl işlendiği ise bilinmiyor.
12-16
Antik dönemde yapılmış ve günümüze kadar sağlam kalmış Roma tapınağı olan Baküs, hâlen modern mimarlar için bir esin kaynağı olamaya devam ediyor. 18 metre uzunluğunda ve 46 sütunu bulunan antik çağın devasa yapısı Baküs, günümüzde varlığını koruyarak ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
13-16
Şehrin giriş kısmında yer alan Venüs Tapınağı’ndan ise günümüze çok az bir bölümü ulaşmış durumda.
14-16
Şehrin bazı bölümlerinin temelinde kullanılan yaklaşık 500 ton ila bin 100 ton ağırlığındaki taşların ne kadar derine indiği henüz belirlenememiş. Antik kentte son olarak M.Ö 27 yılına ait olduğu tahmin edilen devasa "Hamile Kadın Taşı" adlı bin tonluk yekpare taş bloğu ve insan eli ile işlenmiş dünyanın en büyük bin 650 tonluk taş bloğu bulunmuş. Antik çağ madenciliği, bu taşların işlenmesi ve taşınması üzerine günümüz bilim dünyasının ulaşamadığı sırlar olarak duruyor.
15-16