Nakş-i Cihan Meydanı'nın süsü
Safevî devletinin başkenti İsfahan'daki Ali Kapu Sarayı, şehrin en hareketli merkezlerinden Nakş-i Cihan Meydanı'nın batı kısmında bulunuyor. Safevî hükümdarlarının resmî ikametgâhı olarak da kullanılan 6 katlı tarihî yapı, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alıyor.
1-16
Çevresindeki tarihî yapılarla UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Nakş-i Cihan Meydanı'nın bir parçası niteliğindeki Ali Kapu Sarayı'nın geçmişi Timurlular devrine uzanıyor. Safevî hükümdarı I. Şah Abbas döneminde iki katlı olarak yeniden inşa edilen saray, II. Şah Abbas döneminde yeni katlar ve balkonlarla genişletilmiş.
2-16
Dönemin hükümet sarayı olarak kullanılan tarihî bina 6 katlı olmasına rağmen önden bakıldığında 4, arkadan bakıldığında 5 katlı bir görünüme sahip. İçeri girinceye kadar 6 katlı olduğu anlaşılmayan bu eşsiz mimari yapı hâlâ yapıldığı ve restore edildiği dönemlerin izlerini taşıyor.
3-16
Kemerli, uzun bir koridor ile ziyaretçilerini karşılayan sarayın giriş katı,19 gelenlerin ilgi duyduğu yerlerin başında geliyor. Akustik özelliği bulunan bu kısmın bir köşesinde fısıltıyla konuşulan şeyler hemen karşıdaki köşeden rahatlıkla duyulabiliyor.
4-16
Bu bölümün hemen üstündeki kubbeye işlenmiş eşsiz desenler ise "Şah Abbas Deseni" olarak adlandırılıyor. Ortada bulunan güneş tasarımının etrafındaki desenler merkeze doğru küçülmeye başlıyor. Bu dairesel küçülme kubbeye daha fazla derinlik katıyor.
5-16
Safevî hükümdarlarının resmî ikametgâh olarak da kullandığı, zemininden tavanına kadar farklı süslemelerin kullanıldığı 48 metre yüksekliğindeki binanın, sarmal merdivenleri üst katlara çıkmayı zahmetli hale getiriyor.
6-16
Merdivenlerin bu kadar dar olmasının, kale duvarı olmayan çarşı içindeki bu sarayın, herhangi bir saldırı durumunda içeri girmeyi zorlaştırmak ve daha kolay bir şekilde güvenliği sağlamak olduğu düşünülüyor.
7-16
Sarayın birinci ve ikinci katlarında karşılama ve bekleme salonları bulunuyor. Her salonun kendine özgü mimari hatları, duvara çizilmiş portreler ile süslemeleri bulunuyor.
8-16
Tarihî binanın üçüncü katı 12 metre yüksekliğinde 18 ahşap sütunun kullanıldığı bir terasa açılıyor. Terasın tavanı orijinalinde ahşap olmasına rağmen zamana ve suya yenik düşmesi nedeniyle farklı materyallerle değiştirilmiş ve ancak ahşap görüntüsü verilmiş bir durumda.
9-16
Çınar ağacından yapılmış sütunlar da zamandan kendilerine düşen payı almış ve değişim geçirmiş. Dayanıksız hale gelen ahşap sütunlar, Şah Muhammed Rıza Pehlevî ve 1979'daki devrim sonrasında, çelik sütunlarla değiştirilerek ahşapların boydan ikiye ayrılıp içlerinin boşaltılarak çelik sütunlara giydirilmiş.
10-16
İsfahan’daki Çehel Sütün Sarayı’nı andıran bu terasın hemen ortasındaki havuz ise bakır ve kurşun malzemeden oluşuyor.
11-16
Üçüncü ve dördüncü katların arasına yapılan depoya tulumbalarla doldurulan su, hem terastaki havuzda hem de saraydaki lavabolarda kullanılıyor. Havuzdan akan su ise Nakş-i Cihan Meydanı’ndaki ağaçların sulanmasında kullanılıyor.
12-16
Safevî hükümdarı II. Şah Abbas döneminde yapılan bu teras katı Şah ailesinin meydandaki etkinlikleri ve polo maçlarını izlemeleri için de kullanılmış.
13-16
Teras katının duvarlarındaki işlemeler ve resimler ise dikkati çekiyor. Dönemin giyim kuşam anlayışını da gösteren bu resimlerin arasında iç çamaşırı ile resmedilen kadın tablosu da bulunuyor. Bu resmin, yapıldığı malzemenin ömrünün tamamlanmasından çok insan müdahalesiyle tahrip edildiği ise açıkça belli oluyor.
14-16
Dört ve beşinci katları konut olarak kullanılan yapının altıncı katında bir müzik salonu bulunuyor. Salonun estetik görüntüsü kadar akustik yapısı da ziyaretçilerden ilgi görüyor.
15-16