Malcolm X’in hac izlenimleri
Malcolm X 1964 yılında hac ibadetini yerine getirmek için Mekke-i Şerif'e gitti. Ve henüz oradayken el yazısıyla kaleme aldığı mektup ve kartpostalları Mekke'den ABD'ye gönderdi. Malcolm X'in hac yolculuğunun dönüştürücü gücü üzerine yazdığı mektubu, Amerika'da ırk hakkında düşüncelerine de değinen son derece önemli bir kaynak.
1-6
Malcolm Little, diğer adıyla Malcolm X, 1964 senesinde hac farizasını yerine getirmek üzere ABD’den Suudi Arabistan’a gitti. Bu hac yolculuğu onun hayatında hem ruhsal hem de ideolojik açıdan çok önemli bir dönüşüme işaret ediyordu. Malcolm X, yaşadıklarının ardından hacın kendisi üzerinde yarattığı derin etki hakkında kapsamlı yazılar yazdı.
2-6
Hac ziyaretini, kendisini derinden etkileyen, tüm ırk ve milletlerden Müslümanlar arasında birlik ve kardeşlik düzeyine tanık olduğu gerçek bir aydınlanma anı olarak nitelendirdi. Malcolm X, düşüncelerinde, hac sırasında, Amerika Birleşik Devletleri'nde karşılaştığı ırksal adaletsizliklerle tam bir tezat oluşturan, ırksal sınırları aşan bir eşitlik ve kardeşlik duygusu yaşadığını vurguladı.
3-6
Malcolm X’in “el-Hâc Mâlik eş-Şahbâz” adıyla imzaladığı 25 Nisan 1964 tarihli mektubunda yer alan çarpıcı ifadelerden bazıları şu şekildeydi:
“Dünya üzerindeki en kutsal şehir olan, gayrimüslimlerin gözleriyle seyrinin bile haram olduğu Mekke-i Şerif'te hac ibadetimi henüz tamamladım. Hac bütün Müslümanların hayatındaki en önemli olay ve burada Arabistan dışından gelen 226 bin kişi var. En büyük kafile 600'den fazla otobüsü dolduran 50 bin kişiyle Türkiye'den geliyor. Bu durum, Türkiye'nin yüzünü İslâm'dan çevirdiğini söyleyen batılı propagandayı yalanlıyor.”
4-6
“… Müslüman âleminde umre yapmak dahi bir ilahi lütuf olarak düşünülüyor. Benden önce 10 Amerika vatandaşının dahi Mekke’yi ziyaret ettiğinden şüpheliyim ve inanıyorum ki hac ibadetini yapan ilk Amerika doğumlu siyah olacağım. Beni harekete geçiren tek sebebin bu olduğunu söylemiyorum ancak bunun ne denli harika bir lütuf ve amaca ulaşma durumu olduğuna, ayrıca kendini entelektüel açıdan daha iyi bir konuma getirebilmek ve kendini buranın hakiki ışığında gözden geçirebilmek, sonrasında da kendi bilgini hakiki bir yere oturtabilmek için bir imkân olduğuna işaret ediyorum.”
5-6
“… Burada her renkten ve dünyanın her yerinden Müslümanlar var. Mekke’de (Cidde, Mina ve Müzdelife’de) geçirdiğim günlerde hac ritüellerini anlamaya çalışırken krallarla ve diğer yöneticilerle aynı tabaktan yedim, aynı bardaktan içtim ve aynı kilimin üzerinde uyudum. Ten rengi beyazlardan beyaz olan, gözleri en mavilerden mavi olan, saçları en sarışınlardan sarışın olan kardeşlerimle… Onların mavi gözlerinin içine bakabildim ve beni aynı gördüklerini gördüm. Çünkü onların tek bir yaratıcıya olan inancı zihinlerinden “beyazı” silmişti ve bu otomatikman onların farklı renkteki insanlara olan tutum ve tavırlarını değiştiriyordu. Onların tevhide olan inancı onları Amerikalı beyazlardan farklı kılıyordu ki onların rengi onlarla olan diyaloğumda bir role sahip değildi. Tevhide duyduğu samimi inanç ve tüm insanları eşit kabul edişi onların beyaz olmayanları da İslâm kardeşliği altında eşit görmesini sağlıyor.”
6-6