Hafızalara kazınan vahşet: Deyr Yâsîn Katliamı
Yetmiş beş yıl önce bugün Siyonist milisler, İsrail devletinin kurulmasının önünü açmak için Filistin köylerini kasıp kavurdu, köylüleri katletti. Tahminen 15.000 Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 750.000 kişi Filistin'in diğer bölgelerine veya komşu ülkelere mülteci olarak yaşamak için evlerinden kaçtı, Filistinliler tarafından bu olay Nakba/Nekbe “felaket" olarak adlandırılır.
1-13
Bu yıl Birleşmiş Milletler, 15 Mayıs 1948'de İsrail devletinin kurulmasıyla sonuçlanan bu zorunlu yerinden edilmeyi anmak için ilk kez üst düzey bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. Ancak Filistinliler, bir zamanlar anavatanlarının bir parçası olan her köyün kaybını anmaktan asla vazgeçmeyecekler. Bunların arasında, Yahudi ulus devletinin Filistinlilere çektirdiği ızdırabın simgesi haline gelen, Kudüs'ün batısındaki bir tepenin üzerine kurulmuş bir köy olan Deyr Yâsîn de var.
2-13
Deyr Yâsîn Katliamı nedir?
Nisan 1948'de, İsrail Devleti'nin kurulmasından sadece haftalar önce, Irgun ve Stern Çetesi Siyonist milisleri Deyr Yâsîn köyüne saldırarak en az 107 Filistinliyi öldürdü. Ağaçlara bağlanıp yanarak ölenlerden duvara dizilmiş ve hafif makineli tüfeklerle vurulanlara kadar katledilenlerin çoğu kadın, çocuk ve yaşlıydı. Yaşanan bu vahşet yayıldıkça binlerce Filistinli korku içinde köylerini terk etti. Sonunda, İsrail'in kuruluşunun başlangıcında yaklaşık 700.000 Filistinli kaçacak veya zorla yerinden edildi. Bu durum da katliamı Filistin tarihinde belirleyici bir an haline getirecektir.
3-13
Deyr Yâsîn'de ne oldu?
İsrail anlatısına göre, Nachshon Operasyonu ablukaya alınmış Kudüs yolunu yarıp geçmeyi amaçlıyordu ve savaşçılar, onları evden eve yavaşça ilerlemeye zorlayan köylülerin sert direnişiyle karşılaştı. Ancak Filistinliler ve bazı İsrailli tarihçiler, köylülerin İsrail devleti öncesi Siyonist ordusu Haganah ile bir saldırmazlık anlaşması imzaladığını söylüyor. Yine de soğukkanlılıkla öldürüldüler ve toplu mezarlara gömüldüler.
4-13
İngiliz delegasyonu tarafından Birleşmiş Milletler'e sunulan 1948 tarihli bir rapora göre, "erkek, kadın ve çocuk yaklaşık 250 Arap, büyük bir vahşet koşullarında öldürüldü." Ayrıca raporda kan donduran şu ifadeler yer alır: "Kadınlar ve çocuklar soyuldu, sıraya dizildi, fotoğrafları çekildi ve ardından otomatik ateş edilerek katledildi.” İsrailli tarihçi Benny Morris de milislerin “vicdansızca yağmaladıklarını, hayatta kalanlardan para ve mücevher çaldıklarını ve cesetleri yaktıklarını” ve tecavüzlerin yaşandığını söyledi.
5-13
11 Nisan'da Deyr Yâsîn'e giren Kızıl Haç temsilcisi, yaklaşık 150 kişinin cesetlerinin bir mağarada gelişigüzel yığıldığını, yaklaşık 50 kişinin ise ayrı bir yerde toplandığını gördüğünü bildirirken tanınmış Yahudi entelektüel Martin Buber de, Köy şimdilik ıssız kalsın ve ıssızlığı savaşın korkunç ve trajik bir simgesi ve hiçbir pratik askerî ihtiyacın bu tür cinayetleri haklı çıkaramayacağı konusunda halkımıza bir uyarı olsun." dedi.
6-13
9 Nisan neden önemli?
Katliam haberi Filistinliler arasında paniğe yol açarak yüz binlerce kişinin kaçmasına neden oldu ve sırada dört yakın köy vardı: Qalunya, Saris, Beit Surik ve Biddu.
7-13
Tarihçilere göre Yahudi güçleri herhangi bir Filistin köyünü düşman askerî üssü olarak gördü ve bu da sivilleri katletmek ile savaşçıları öldürmek arasındaki bulanık ayrımın yolunu açtı.
8-13
İsrailli tarihçi Ilan Pappé "Filistin'in nüfusunu azaltmak, sonuçsal bir savaş olayı değil, Mart 1948'de [İsrail lideri David] Ben-Gurion tarafından yetkilendirilen Dalet Planı olarak da bilinen dikkatlice planlanmış bir stratejiydi." diye yazdı. "Nachshon Operasyonu aslında planın ilk adımıydı." dedi.
9-13
Deyr Yâsîn, İsrail'in bugünkü vizyonu hakkında bize neyi gösteriyor?
Pappé'ye göre, "terörizm"in İsraillilerin yalnızca Filistin direniş hareketine atfettikleri bir davranış biçimi olduğu göz önüne alındığında, "İsrail'in geçmişine ilişkin bir analizin veya açıklamanın parçası olamaz." Ayrıca "Bu muammadan çıkmanın bir yolu, belirli bir siyasî grubu, tercihen aşırılık yanlısını, düşmanla aynı niteliklere sahip olarak kabul etmek ve böylece ana akım ulusal davranışı temize çıkarmaktı." diye yazdı.
10-13
İsrailli tarihçiler ve İsrail toplumu, Deyr Yâsîn'deki katliamı sağcı grup Irgun'a atfederek kabul edebildiler, ancak Haganah tarafından gerçekleştirilen diğer katliamları - özellikle 1948'de Tantura'da yaşananları - örtbas ettiler veya yalanladılar.
11-13
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütü gibi önde gelen insan hakları örgütleri İsrail'i, bir apartheid devleti olarak etiketlediler. HRW 2021'de "Yahudi İsraillilerin Filistinliler üzerindeki egemenliğini sürdürmeye yönelik kapsayıcı bir hükümet politikasına ilişkin belgelerimize dayanarak bu kararlılığa ulaştık." dedi.
12-13