Karanlık bozkırları ve nefes alan karakterleriyle, Bir Zamanlar Anadolu'da
Nuri Bilge Ceylan'ın başyapıtı olan bu film karanlık atmosferi, araba ışıkları ve uçsuz bucaksız bozkırlarıyla bizi tanıdığımız bir dünyaya, Anadolu'ya götürüyor.
1-24
Filmin esas konusu Anadolu'da işlenen bir cinayet etrafında dönse de cinayetin sebebi ve ayrıntılar üzerinde çok durulmuyor. Cinayet, karakterlerin ve Anadolu insanının iç dünyasını anlamamız için bir fon olarak kullanılmış.
2-24
Kenan suçunu kabul etmiş ve gömdüğü cesedin yerini göstermek üzere polisler, savcı, otopsiyi yapacak doktor ve diğer görevlilerle yola çıkmışlardır. Ancak karanlıkta birbirine benzeyen kırsal bölgede katil bir türlü yeri tespit edemez.
3-24
Sonunda ceset elleri ve ayakları bağlı bir şekilde çıkarılır. Ekiptekiler o manzaradan çok etkilenmiş olsalar da, ironik bir şekilde arabaya sığmadığı için cesedin tekrar bağlanması gündeme gelir.
4-24
-Oğlum öldürdünüz böyle niye bağladınız peki lan? Ölüye de mi saygınız yok. Ne Allah'sız bi adamsın sen ya!
5-24
Hikayedeki ana karakterlerin hayatlarında kayıp kadınlar var. Doktoru eşinin fotoğraflarına bakarken görüyoruz. Uzaklara dalan gözlerinden, kasabadaki yürüyüşlerinden ve genç yaşına rağmen yeni bir hayat kurmayı reddedip orada kalmasından yaşadığı varoluşsal sıkıntının etkisini karakterin üzerinde hissedebiliyoruz.
6-24
Kenan'ın cinayeti işleme sebebi belki de öldürdüğü adamın karısıyla geçmişte yaşadıkları. Muhtarın kızını görünce ağlaması ve çocuğunu kendisini döven komisere emanet etmesi zaman zaman onun masum olduğunu düşünmemize sebep oluyor.
7-24
Cesedi arama sürecine paralel olarak ikinci bir ölüm hikayesi dinliyoruz. Savcı her ne kadar kendi karısı olduğunu itiraf etmese de, aldatıldığı için çocuğunu doğurduktan sonra intihar eden kadının tuhaf ölümünü doktora anlatıyor.
8-24
Konuyu sürekli karısının ölümüne getirmesi ve aldığı ilacın ismini duyunca dolan gözleri, bu kaybın savcının hayatında bıraktığı travmatik etkiyi gösteriyor.
10-24
Hikaye hem savcının hem de doktorun raporlarında tekrar tekrar kurgulanıyor. Üstelik bu kurgulamalara, filmin iki ana karakterinin iç dünyalarından izler karışıyor.
11-24
+Üniversitedeyken Clark Nusret derlerdi bana, bu arada. -Fakat hakkaten Clark Gable'a çok benziyorsunuz savcım.
12-24
Film doğal karakterler ve hepimize tanıdık gelen, sonu olmayan diyaloglarla Anadolu insanını en gerçek haliyle yansıtıyor.
13-24
Ahmet Mümtaz Taylan'ın canlandırdığı Arap Ali, ekip cesedi ararken elma toplar, ceset çıkarılırken bulduğu kavunları bagaja yerleştirilen cesedin yanına koyar. Onun için mesai ücreti işlenen cinayetten daha önemlidir.
14-24
Filmin senaryo yazarlarından biri olan Ercan Kesal'ın ustalıkla canlandırdığı muhtar karakteri savcının köyüne gelmesini bir fırsat olarak bilir ve kendi işini halletmek için konuyu açar.
15-24
+Bizim asıl derdimiz, o girişteki müştemilatı yıkalım, ihtiyar heyetiyle de konuştuk, oraya güzel bir morg yaptıralım. Projesi hazır. -Ney, ney yaptıralım? +Morg yaptıralım, gasilhaneyle birlikte amma, gasilhaneli bir morg.
16-24
Komiser Naci tipik bir taşra amiridir. Savcının emri altında olmaktan memnun değildir. Ama yanında el pençe divan durmak zorundadır.
17-24
-Şahlandı seninki. +Şakıyor. -Sabaha kadar biz koşalım, halayı sen çek. Halay başı olacaksın Arap. Bu dünyada halay başı olacaksın.
18-24
Hemen hemen her filmi edebiyatla iç içe ilerleyen Nuri Bilge Ceylan'ın bu filminde de özellikle Rus Edebiyatı'ndan ve Çehov'un öykülerinden izler görmek mümkün.
19-24
Ayrıca film Tarkovski ve Zvyagintsev gibi Rus yönetmenlerin dışında İtalyan Yeni Gerçekçiliği'nden ve İran Sineması'ndan da oldukça etkilenmiş.
20-24
Özellikle arabaların bozkırda ilerleyişini gösteren tek plan çekimler ve ağaçtan düşen elmanın yuvarlandığı sekans İranlı autor yönetmen Kiyarüstemi'nin filmlerine göz kırpıyor.
21-24
Elmanın yuvarlanışı filmin sırrını içinde saklıyor. Bu sembolik detay, Anadolu insanının çorak topraklarda kendi hallerinde kaderlerini kabullenişleri ve bir şekilde yaşamlarına devam etmelerini yansıtan bir metafor olarak yorumlanabilir.
22-24
Film, genel olarak tek plan çekilen uzun sahnelerle ilerliyor. Özellikle karakterlerin iç dünyalarına dönmeleriyle, otların ve dalların yavaş çekimde rüzgarda dans edişini izliyoruz.
23-24