İşgal bitmişti. Ben sadece beklemiştim. Belki de ben beklediğim, çok uzun beklediğim için işgal bitmişti. Hiçbir yere gidemeden, kimseye haber edemeden işgali sonlandırdım ben. Evet ben. Ve artık koşmalıydım, bacaklarım müsaade ederse koşmalıydım; Zehra'ya doğru...

Yıllar sonra uykumu almış gibi uyandım. Uyandım ve bir kadına Zehra nerede dedim, gitti dedi. Elime bir belge tutuşturdular bilader. Uyumluluk Bakanlığı Kararınca Zehra Aksoy ile Attilâ Turan’ın ilişkileri yasaklandı diye... Zehra gitti dediler bilader, buna makineler karar verdi.

Bu yedi günde dünya sanki yeniden yaratılmış gibiydi. Kollarım arasında uykuya dalan kızımı hamağa yatırdım, bu defa minder de koymuştum içine. Yükselen güneşi izledim, kaçışan gece insanları artık yoktu, belki de olmayacaktı.

Zehra Ana bir türlü akıl erdiremedi enstitüden gelen pembe yanaklı adamın söylediklerine. Uzay zamanı bükmeler, geleceğe gitmeler, solucan delikleri... Adam sözünü bitirene kadar bekledi. Kendi bile duymadan fısıldadı. “Kadir’im yapmaz.”

i. Göle çaldı silgiyi. Göl tek seferde kurudu. Ormana çaldı tek bir ağaç kalmayıncaya kadar. Ve gökyüzünü temizlemeye başladı bulutlardan, nihayet güneş çıkmıştı ortaya. Onu da sildi Zehra Teyze ve gün ışığının ardına gizlenmiş diğer tüm yıldızları. Zifiri karanlığa gömmüştü işte kendini.

Hülya Avşar’ın kızı Zehra Çilingiroğlu, oyunu sandığa atmayı unutarak elindeki zarfla dışarı çıkmak isteyince, görevliler tarafından uyarıldı.

1,5 yaşındayken ayrıldığı annesi Zehra Hanım'ı arayan Ahmet Genç, Müge Anlı ile Tatlı Sert programına başvurdu. Müjdeli haber çabuk geldi; Ahmet 25 yıl sonra annesine kavuştu.

Zalim abinin adı Zalim değildi, kendisi zalimdi. Dolu gelene hürmet ederdi, bahşiş bile verirdi. Adildi, çöpleşirsen biriyle, kim kimmiş neyin nesiymiş bakmaz, haklıyı haksızı ayırırdı. Ama bazen denk gelmezdi iş, sap gibi kalırdın, o zaman da çakala dönerdi Zalim abi.

Ben bir meleğim. Deden öğretmedi mi sana? Yer yarılsa, dağlar yürüse, denizler taşsa melekler yine de yalan söylemez. Ben ki, mum alevlerinde, çoban ateşlerinde saklanır; kim hikaye anlatırsa kulak kabartırım, hatta Allah emrederse bazen aktarırım da.

Hocayı sol bacağından vurdu. “Değerli arkadaşlar! Kimseyi öldürmek istemiyorum. İçinizde benim neden burada olduğumu bilen kişi lütfen ayağa kalkıp yanıma gelsin. Onu alıp gideceğim. Eğer gelmezse kendi yöntemlerime devam edeceğim. Lütfen!"