Capital One UK tarafından hazırlanan ankette 2.000 İngiliz'e hangi simge yapıların beklentilerini karşıladığı ve aştığı soruldu. Dünyanın en az değer verilen simgesi olarak listenin başında, dünyanın en büyük dini anıtı olan antik tapınak kompleksi Angkor Wat yer alıyor. Ankete katılanların yüzde 60'ı Angkor Wat'ın, ziyaretçilerinin beklentilerini aştığını belirtti. İkinci sırada Büyük Kanyon, üç…

Özellikle çevremizde çocuk sahibi olan tanıdıklarımız, eş, dost ve akrabalarımız bulunuyorsa çok da yakından şahit olabileceğimiz bir durum vardır ki o da ne zaman hep beraber bir sofraya otursak bu kişilerin çocuklarının tuvaletinin gelmesi olacaktır.

Doğadaki dostlarımızın temsil ettikleri anlamlar sizce ne? 🌿✨

Teknoloji Çağı'nda şehrin simgesi haline gelmiş yapılar nasıl gözükürdü, yapay zekaya hazırlattık.

Hediye edilen bir buket çiçek acaba hangi anlamları taşır?Zambak:İhtişamLeylak:TutkuNergis:SaygıYasemin:ZarafetLavanta:EstetikHanımeli:SadakatGelincik:SabırGala:Masumiyet

Krizantem:DostlukNilüfer: MutlulukMenekşe:Alçak gönüllülükSarı lale:HüzünLilyum: HayranlıkPapatya:BollukKaranfil: SevgiSümbül:Umut

Simgesel yapıları tipografiyle yeniden yorumlayan grafik tasarımcı Mohamed Aljaadaby, yazıyı bir tasarım elemanına dönüştürdü.Yemenli tasarımcının dünya kentlerinin simgesel yapılarını görselleştirdiği kent logolarına gelin birlikte bakalım…Thanks to @m.aljaadaby

Elde edilen zaferlerin simgesi olan kent kapıları, tarih boyunca kentleri koruyarak anıtsal ve ikonik mimarisiyle birçok dünya kentinin simgesi oldu.Berlin'den Fas'a, ölçeğiyle ilgi uyandıran kent kapılarını birlikte inceleyelim…

Sanatçı Ömer Faruk Boyacı, İstanbul'un yapılarını tanıdık simgeleriyle ve ardındaki hikayelerle birlikte görselleştiriyor. Boyacı'nın kaleminden çıkan tanıdık yapılara ve efsanelerde yer alan kişilere gelin birlikte bakalım...Teşekkürler @omerfarukboyacı

Mimar Le Corbusier ve ressam Amedee Ozenfant tarafından 20. yüzyılda ortaya atılan Pürizm, minimalizmi esas alarak eserlerde renk ve malzeme çeşitliliğini azalttı.Corbusier ve Ozenfant, sanatın bireysel ve dinamik olmak yerine evrensel ve durağan olması gerektiğini ve sanatın değişmezliğin simgesi olduğunu savunuyordu. Bu yüzden 1918'de ''Kübizm Sonrası'' isimli bir kitap yazdı.