'Tarih okuyan şaşırmaz' diyerek yürüdüğümüz yolda bizi destekleyen tüm takipçilerimize teşekkür ederiz!Türkiye'nin en büyük tarih kanalı Derin Tarih WhatsApp'da 250.000 takipçiyi geçti 🤗..devamı

Ortaçağ Avrupa'sında hastalıkların tedavisi için etkin olarak kullanılan mumya kemikleri ve mumya tozu hekimlerin bir numaralı tercihiydi. Avrupa'daki bazı kral, kraliçe ve hanedan mensuplarının da kullandığı bu tedavi yöntemi başta ölümcül hastalıklar olmak üzere neredeyse her türlü hastalığın şifası olarak kabul ediliyordu. Ancak bu yöntem tamamen bir düzmeceden ibaret, mumya kemikleri ya da mumya tozları tam aksine bazen ölümcül sonuçlara yol açabiliyor.Doğal olarak meydana gelen bir asfalt türü olan 'Bitumen' bazı hastalıklarda ilaç olarak kullanılıyordu. Bu maddenin doğada azalmasıyla beraber mumyaların yüzeyindeki siyah madde aynı isimle piyasaya sürülmüştü. Mumyaların ilaç olarak kullanıldığı yıllarda özellikle Mısır'da mumya hırsızlığı had safhaya ulaşmıştı. Hatta 20-30 yıl öncesine kadar bile Mısır'da kaçak mumya parçaları satışı devam ediyordu...devamı

Roma İmparatoru Nero, kimine göre sanata düşkün bir insan, kimine göre delirmiş biriydi. Savurganlıklar, aşırılıklar ve acımasızlıklarla geçen hükümdarlık süreci annesi Agrippina'nın entrikaları sayesinde başladı. Sırf sarayını genişletmek için Roma'yı yaktı, muhaliflerini aslanların önüne attı ve çarmıha gerdi. Hükümdarlığı süresince zevk ve sefa içerisinde şölenler düzenledi, Hristiyanlara zulmetti. Sadist bir karaktere sahip olan Nero, senato tarafından hain edilince intihar ederek hayatına son verdi...devamı

1509'da İstanbul'da gerçekleşen 7,2 büyüklüğündeki deprem Osmanlı halkı ve tarihçiler tarafından küçük kıyamet anlamına gelen 'Kıyamet-i Suğra' olarak adlandırıldı. İstanbul depremi Osmanlı İmparatorluğuna büyük zarar verdi. Sultan II. Bayezid döneminde gerçekleşen bu deprem sonucunda yaklaşık 13 bin kişi hayatını kaybetti ve 1070 hane yıkıldı...devamı

Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesinde yapılan kazı çalışmalarında insanlık tarihini değiştirecek keşiflere imza atıldı. İlk kez 1997'de keşfedilen Karahantepe'de 2019'un sonlarında kazı çalışmaları başlamıştı. Yapılan son çalışmalara göre, Karahantepe'nin Göbeklitepe'den daha eski bir yerleşim yeri olabileceği düşünülmektedir. Bugüne kadar 250'ye yakın “T” şeklinde dikilitaş, insan ve hayvan heykelleri gün ışığına çıkarılan Karahantepe'deki bazı eserler Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde ziyaretçilerini bekliyor...devamı