Zehirlenme
Zehir, 6500 yıl önce icat edildi ve günümüzde artık insanların birine zarar vermek için toksik bir maddeye ihtiyacı yok. Evet bu sıralar çok duyuyorsunuz bu kelimeyi…
Roma’nın ilk imparatoru Augustus’tur. Karısı İmparatoriçe Livia, Roma İmparatorluğu’nun ilk yıllarında dünyanın en güçlü kadınlardan biriydi. Livia’nın, Augustus’tan önceki evliliğinden Tiberius adında bir de oğlu vardı. İmparatoriçenin baskısı ile Tiberius, üvey baba olan imparator tarafından tahtın varisi ilan edildi. Bir süre sonra Augustus zehirlenerek öldü ve Tiberius tahta çıktı. Antik tarihçilere göre, Augustus, imparatorluk içerisindeki rahatsızlıklar nedeniyle üvey oğlunu varis yapmaktan vazgeçmeyi düşünür. Bunun üzerine ise Livia, bir incir ağacındaki dalından düşmemiş incirlerin bazılarını zehirler. Zehirsiz olanları kendi yerken, zehirli olanları Augustus’a ikram ettiğine dair bilgiler paylaşır. İnciri yiyen Augustus zehirlenerek ölür ve imparatorluk tahtına üvey oğlu Tiberius geçer. Bu toksikoloji bilim tarihinde anlatılan olaylardan bir tanesidir ve bir imparatorluğun seyrini değiştirmiştir. Toksikoloji bir bilimdir ve tarihi; kötülükler, yalanlar, entrikalar, cinayetler, ihanetler, kıskançlıklar, bencillikler ve ihtiraslar barındırır. Zehir, 6500 yıl önce icat edildi ve günümüzde artık insanların birine zarar vermek için toksik bir maddeye ihtiyacı yok. Evet bu sıralar çok duyuyorsunuz bu kelimeyi…
***
Genç Kadın, Yaşlı Bilge’nin karşısında oturuyordu. Hayatının zorluklarla geçtiği söylenemezdi. Aşağı yukarı hemen herkesin sahip olduğu koşullara o da sahip olabilmişti. Orta halli bir ailede büyümüş, çalışmış iyi bir üniversite okumuş ve şimdi ise iyi bir şirkette çalışıyordu. Ancak Bilge’nin karşısında mutsuzdu, huzursuzdu ve cevap arıyordu. Genç Kadın: “Bazı insanlar beni gördüklerinde gülümsüyor, iyi davranıyor. Ama sonra hemen arkamdan konuşmaya başlıyorlar. Nedenini bilmiyorum beni sanki bir tehdit olarak görüyorlar. Bir hata olduğunda benim üzerime yıkmaya çalışıyorlar. Yapmak istediğim her şeyi önce eleştiriyor, sonra engel oluyorlar. Komşularımla, iş arkadaşlarımla ve etrafımdaki herkes ile iyi geçinmeye çalışıyorum. Bana yalan söylüyorlar, bu kötülük değil mi?” diye anlatmaya başladı. Evet bildiğiniz gibi bazı insanlar ona saygı göstermiyor, duygularını önemsemiyor, bencil davranıyor, birçok şeyin bu genç kadından önce kendi hakları olduğunu düşünüyorlardı. Tanıdık gelmiştir size de…
Yaşlı Bilge sabırla Genç Kadın’ı dinledi. Her cümlesinde onun etrafının toksik insanlarla çevrili olduğunu anladı. Genç Kadın: “Artık hepsinden nefret ediyorum.” dedi. Yaşlı Bilge, nefreti kızın gözlerinde görebiliyordu. Onlara maruz kaldığı her gün, biraz daha zehirleniyordu. Bu zehirlenmenin ilk belirtisi ise nefretti. Nefret ettikçe onlardan birine hızlıca dönüşmesi içten bile değildi. Ancak Yaşlı Bilge, kadının kurtarılabilir durumda olduğunu biliyordu.
Yaşlı Bilge: “İnsanlar sana kötülük ettiklerini zannediyor ancak aslında sana değil kendilerine kötülük ediyorlar.” dedi. Genç Kadın: “Ne yani? Ben kafamda mı kuruyorum bunları?” dedi. Yaşlı Bilge oturduğu yerden hafif doğruldu ve: “Hayır, sen maruz kalıyorsun. En çokta onların dertlerine maruz kalıyorsun. Herkes oturup sana derdini açamaz. Seni bırak birçoğu kendilerine bile itiraf edemez. Birinin seninle olan sıkıntısı aslında seninle değil, tamamen kendi ile olan iç sıkıntısıdır. Mesela biri seni aşağılamaya çalışabilir, onun geçmişinde ne kadar aşağılandığını, bunun altında nasıl ezildiğini anlamaya çalış. Biri seni üzmek istiyorsa, onun içinin nasıl da acıtıldığını görmeye çalış. Sana kötülük etmek isteyenin içindeki kıskançlığı gör. Sana anlayışsızlık gösterenin, hiç kimse tarafından anlaşılmadığını fark et. Sana güvenmeyenin, kendine olan güvensizliğini gör. Senden nefret edenin, içindeki sevgisizliği anlamaya çalış. O zaman konunun sen olmadığını, onların eksikliğini çektiği hisler olduğunu anlarsın. Anla ki zehirlenme…” dedi.
***
Duygular da tıpkı nefes gibidir. İnsan, ne kadar tutmaya çalışsa da sonunda bir şekilde dışarı verir. Eksikliğini hissettiğimiz duygular ise tam zıddı olarak karşımıza çıkar. Hal böyle olduğunda başka insanları bilmeyerek, bazen daha kötüsü bilerek ve isteyerek zehirlemeye çalışırız. Daha kötüsü bununla güçlü olduğumuzu zannederiz. Hem de tüm zayıflığımıza rağmen…