YEDİSİ DE CAHİT - TEK ADAM TEK ÇAY

YEDİSİ DE CAHİT - TEK ADAM TEK ÇAY
YEDİSİ DE CAHİT - TEK ADAM TEK ÇAY

“Ben Dirimle Doğrulurken” şiiri II. Yeni şiirinin “dirim” söylemiyle bir hesaplaşmadır. İki şahane gönderme, şiirin bütününü gözden kaçırmamız için harika tuzaklardır…

Sonra Yedi Güzel Adam gelir. İlk beşi sırasıyla kan, aşk, yar, bela ve dağdır. Yıllar sonra Menziller’de sofra yayımlanır. “Aylak Göz” daha geniş bir insanlık serüveninde erkek delikanlı ve filozof özelliklerini taşıyan şairin geniş kanat darbeleriyle uçuşunu ve tövbesini şiirin tablolarına dökmektedir. İçindeki hayvanın (hayvan kan demektir, ağaç damar) kan ile ilişkisini aşka, yaraya ve belaya (kaderine) tutuluşu ve tutunuşunun ardından, kutsalın dağ ile ilişkisi sonucu bir sofra kuruluşunu bir sanatkâr tavrı ve söyleyişi ile -aşkolsun- ifade edebilmektedir. Yani, Yedi Güzel Adam’daki sıfat ve fiillerin hatta edimlerin hepsi Cahit Zarifoğlu’dur. Benim dizelerimle söylersek, tek adam tek çay demektedir.

“Ben Dirimle Doğrulurken” şiiri II. Yeni şiirinin “dirim” söylemiyle bir hesaplaşmadır. İki şahane gönderme, şiirin bütününü gözden kaçırmamız için harika tuzaklardır: 1- “Halk aşksızsa sokaklar banka dükkânlarıyla doludur.” 2- “Oğlun sen artık şarapnel gibi yağmalısın düşmanı da bir güzel vurmalısın.” Şiirin tamamı Müslüman bir adamın erkekliği ve kadınlığı bilerek ölüm karşısında dirimini “kış gelince göç içimizedir” ilkesi çerçevesi içinde tablolar halinde vermesi ile ilk şiiri olan “Hızla Akan Mızrak”ın -içinden hızla süt akımı geçiren mızraklar- ardılı olduğunu işaret eder gibidir. Kavim ile bireyin bir ve aynılığı ile ölünün uzak bir yerden oluşu -bülbüllüdenmiş- ölümün uzaklığına övgü biçiminde Zarifoğlu’nun yeni bir söyleme biçimidir. Zarifoğlu’nun içindeki canlılar olgunluk çağına gelmektedirler. Sonra yayıncılık açısından en talihsiz denilebilecek şiiri gelir: Akşam Sofrasında Yedi Kişilik Aile Oyunu. Üç bölümlük şiirin ilk bölümü “Yedi Güzel Adam”da ikinci ve üçüncü bölüm Menziller’in sonundadır. Bütünlük, Yedi Güzel Adam’ın “sofra” bölümünün Menziller’de yer almasıyla bozulmuş -belli ki kitabın yayımlanışına yetişmemiş- bu şiirin yani sofranın açılımı olan “Akşam Sofrası” parçalara ayrılmıştır. Şiirleri bütün olarak okumakta fayda var. Geç oldu tek çaydan bir çaydanlık dolusu çayı anlayınca böyle oluyor. Yine de uyumayı denemeliyim. Bir sigara daha belki bir rüya.

BİR KELİMELİK KATKI

Bugün Necat Çavuş ile birlikte Osman Bayraktar’ı ziyarete gittik. Metroların çalışma düzeneği bir rezalet. Bir bypass sürecini atlatan Osman Abi ile Sovyetleri de konuştuk. Sovyetlerin her bir Türki Cumhuriyet’e bir yazarı öne çıkararak ya da simge katında bir ululuk bahşederek ufuklarını kontrol etmesini -Aytmatov, Ali Şîr Nevaî, Nizami vd.- ve bu yöntemin özellikleri üzerine devam etti sohbet. Tek gökyüzü tek yıldız… Işığı da kontrol altında. Mis. Sonra eve geldim. “İncimek” şiirini yazdım. Türkçeye bir kelimelik katkı. Tarama sözlüğünde var mıdır bilmiyorum. Ömür tarlamı sürmeye devam ediyorum. Ekimden nasıl ekmek elde edildiyse bende resimden “resmek”i -çok kişi takılmıştır- elde ettim. Ne için derseniz, kalemin hakkı için. Hukuk dilinde hak kişiye verilmiş yetkilerdir. Hakla kalın. Hakkınızı kaybetmeyin. Heder etmeyin. Tarihe meraklıysanız bir ara Herder’e de bakarsınız.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım