Yapay zekânın ahlakı olur mu Hocam? İnsanlar ne kadar ahlaklıysa o kadar olur, ama...
Prof. Dr. Erol Göka ve Rıdvan Tulum, Whatsapp Konuşmaları'nda "yapay zekânın ahlâkı olur mu?" meselesini konuştular. Yapay zekânın verdiği kararları belirleyen şey, onu yapanın ahlakı mıdır, yapay zekâ üzülmeyi taklit edebilir ama vicdan azabı duyabilir mi? Rıdvan Tulum sordu, Erol Göka Hoca yanıtladı.
Hocam, yapay zekânın ahlâkı olur mu? İlk sorum bu.
Zor bir soruyla başladın, şaşırtıcı bir cevap vereyim: Olur. Şimdiki insanlar ne kadar ahlâklıysa, onların davranışlarından ve düşünme biçimlerinden kurulacak yapay zekânın da o kadar ahlâkı olur. Ne ki bu ortaya çıkan şeye iki bakımdan tam "ahlâki yargı" denemez. Birincisi ahlâki yargı, ortalama ve tahmini bir davranış kalıbı değildir. İnsani bir durumda, ötekinin varlığını ve haklarını gözeterek alınan bir karardır.
İkincisi...
İkincisi ahlâki yargıda hep bir kendisiyle hesaplaşma ve ya hatalıysam ve başkasının hakkını suistimal ediyorsam korkusu, bu endişenin ortaya çıkardığı gerilim vardır. Yapay zekâ "ahlâkı"nda bunlardan eser bulunmaz. Sadece insanların görünür, kaydedilenle ve ölçülebilir davranışlarından yola çıkılarak yapılmış bir davranış tahmini ve kurgusu vardır. Uzaktan bakan, bunları görüp yapay zekâyı ahlâklı sanabilir.
Peki, yine bir dizeyle, bir eşya olması bakımından, yapay zekâya eş sayarak, "dolma kalem kullanan adamın ahlâkı dolma kalem kullanmaktır" dizesini nasıl okumalıyız? Yapanın ahlâkını, yapılanın belirlediği durumlar...
Evet, tam da bu anlatmaya çalıştığım... Şairler insana dair hususları bizden iyi sezerler, hatta görürler. Marx, insan için "üretim araçları yapan hayvan" tanımı yapıyor. Doğrudur, insanın ayırt edici vasıflarından biri üretim aracı yapmaktır ama insan buna indirgenemez ve dahası insan hayvan değildir. Ahlâk, tam da bizim indirgenemez dediğimiz ve hayvanlığı aşan yerde konumlanır. Yapay zekâ, üzüldüm, canım yandı diyebilir ama ne vicdan sızısını, ne vicdan azabını ne de gönül rahatlığını ve iç huzurunu bilebilir.
Eyvallah Hocam. Üzüldüm der ama içi yanmaz. Bir de "insan sürprizdir" ahlâk da insanın sürpriz olmasında gizli sanki. Yapay zekâ biraz da "sürpriz" olana, yine sürpriz olan eliyle karşı çıkan bir şey. Ahlâk konusunda özellikle...
Kesinlikle, sürpriz dediğin şey, benim anlatmaya çalıştığım iç muhasebesi ile ilgili. İnsan iç muhasebe yaptığı, her adımında ahlâkın sırat köprüsünden geçtiği için davranışları tam olarak kestirilemez. Hep sen bana soruyorsun, bir de ben sana sorayım.
Zor olmasın Hocam...
Yapay zekâ birçok mesleği, mesela bizim hekimliği, şöyle ya da böyle yapabilir. Sence hâkimlik yapabilir mi?
"Yer etmedi adalet duygusu içimde benim." Belli bir örneklem içerisinde, daha önceki davalar, benzer suçlar ve suçlu profilleriyle dolu bir veri tabanının yüklenmesiyle yapar. Neden yapamasın? Üç aşağı beş yukarı, insana benzer kararlar da verir. Ama "eşit davranmakla", "hakkını vermek" arasındaki ayrımı, bir yapay zekânın öğrenmesi mümkün değildir diye düşünüyorum. Birçok insan bunu öğrenememişken, yapay zekâdan bunu bekleyemeyiz.
Bravo. Tamamen anlaşılmış hissediyorum, inşallah okuyucumuz da aynı şekilde anlar, konuştuğumuz bu zor konuyu... Kanun kitaplarını ezbere bilmek ve vakıalar arasında inanılmaz kıyaslayabilme yeteneği açısından belki rayiçteki birçok mahkemeden daha doğru karar veriyor görünebilir ama bu sadece görünüştedir. Yapay zekâdan çıkmış hükme asla tam adil diye güvenemeyiz.
Bu mümkün değil, evet...
Ahlâka benzeyen bir başka yargı biçimimiz estetiktir. Oradan bir örnek verirsek daha iyi anlaşılabilir. Rıdvan Tulum'un davranış tarihini inceleyip ona tıpa tıp benzer bir robot yapabiliriz, hatta belki şiire benzer bir şeyler de yazdırabiliriz ama asla Rıdvan Tulum şiiri yazdıramayız.
Yazarsa beni üzer...
"Herkes öğrenebilir balık tutmayı / Bana denize bakmayı öğret anne" diyor Mustafa Ruhi Şirin. Ve böyle diyerek tüm söylemek istediklerimi faş ediyor. Etik gibi estetik yargı da, "iyi" gibi "güzel" de sadece ama sadece insana özgüdür.
Eyvallah Hocam...
Estetiğin kurucusu diye anılan Baumgarten diye biri vardı yıllar önce. Evrensel bir estetik ya da şiir bilimi olacağını sanıyordu. O da yapay zekâdan ahlâki davranış bekleyenlerin aymazlığı içindeydi. Immanuel Kant bu şaşkını yerden yere vurdu.
Şiir bilimi ilginçmiş Hocam. Şiirimiz bütün tartışmalara rağmen, yaşamın pratiklerini ve kendisini de tanıyarak maneviliğin alanındadır. En azından Türk şiiri...
Evet, ilginç olduğu kadar da ahmakça. Kant demişken, şunu da söylememe izin ver, insanın taklit edilemez bir niteliği olarak. O da yüce duygusudur. Hiçbir yapay zekâ tam bir etik ve estetik yargı gösteremediği gibi asla yüce duygusuna da ulaşamaz. Yunus'umuz gibi "sordum sarı çiçeğe" diyemez. Bütün bunları Kalpten kitabımda ele aldım kardeş...