Yahya Kemal Beyatlı'ya

​Yahya Kemal Beyatlı'ya.
​Yahya Kemal Beyatlı'ya.

Azizim Kemal’e Mektubuna geç cevap verdiğimden dolayı her şeyden evvel affımı rica ederim. Bu teehhüre birçok hususî manialar sebep oldu. Esasen mektubunda verdiğin izahat bütün endişelerimi yok etmişti. O mektubundan sonra artık hiçbir mesele kalmamıştı. Yalnız benim sana vereceğim bazı izahat kalmıştı.

20 Ağustos 338/1922

Son zamanlarda aleyhine döndüğümü ve hakkında düşmanca lisan kullandığımı söyleyen ahbabından olan zat senin aylardan beri, edebiyat, yazı, şiir münasebetiyle her yerde ve en son şiddetle aleyhimde söylediğini gelip bana söyleyen ahbabın cinsinden olacak. Eğer ahbaba inanmak icap etse son zamanlarda beni düşman sınıfına ilhak etmiş farz etmenden dolayı aleyhimde söylediğin şeyler bir hayli adamın dinlemekten hoşlanmayacağı şeylermiş. Hâlbuki ben ahbaba ne evvelce, ne de son zamanlarda inandım. İspatı şu ki her zaman senin aleyhimde şunu bunu söylediğini anlattıklarından bir saat sonra sana yolda tesadüf ederken kalpten gelen bir muhabbetle karşılar, sözlerini lezzetle dinler ve ayrılırken hafif bir acı ile ayrılırdım. Hayatımı iyice bilirsin. Dalkavukluğu yalnız ahlakî bir sâikle değil, aynı zamanda uzviyetimin bana müsaadesizliği hasebiyle yapamam. Düşmanlarım dostlarımdan fazladır. Düşmanları daime idaresizlikle vücuda getirdim, bundan ne nâdimim ne müteessirim. Binaenaleyh, maddi hesaplar haricinde ve haşin ve zayıf asabıma rağmen, sana karşı dostluğu idame etmek arzusunda derin bir emniyet ve cevherine karşı hakiki bir iman delili görmelisin. Bilirim, hayatında beni bir dakika sevmedin, bir dakika havamda rahat etmedin, bir dakika bana dost sıfatını tamamen vermedin. Ben bunu bilerek dostun oldum ve hâlâ dostunum, çünkü biliyorum ki ruhun benim ruhumun cinsindendi, çünkü biliyorum ki bedbahtsın ve mutlu olmayacaksın, tıpkı benim gibi.

Ben bu mektubu sana yazıyorum ve bu tafsilâtı veriyorum ki, bundan sonra gelip aleyhinde söylediğimi sana söyleyecekleri tarihi eski bir mektupla değil, tarihi yeni olan bu mektupla iskât edesin.

Sana gelip aleyhimde söyleyecek olanlar bilmiyorlar ki dostluğumuzun cinsi onların anlayacağı bir neviden değildir.

Havada, ziyada, suda ve semada aynı şeyleri sevmiş olmanın yapacağı dostluğu bilmiyorlar. Heyhat ki bu türlü dostluğun kudretini sen de bazen unutur gibi oluyorsun. Bâki gözlerinden öperim. Bu satırların samimiyetinden şüphe etmemeni rica ederim.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım