Üç soruda Saadettin Acar
Okumak sorularımızın cevabını bulmak için yollardan bir yoldur yalnızca. Ama biricik yol değildir. Tefekkürü ve tasavvuru da, tahayyülü ve teemmülü de "okumak"ın içinde ele almalıyız bence. Bunların tamamını farklı okuma biçimleri olarak görmek mümkün. Neticede Cibrîl-i Emin, Efendimiz Aleyhisselam'a "oku" derken, bildiğimiz okuma anlamlarının dışında bir okumaya işaret etmişti, değil mi?
Neden okuyalım?
İnsanoğlunun, cevabını aradığı büyük soruları var. Hayatı ve ölümü, varlığı ve yokluğu anlamak ve anlamlandırmak ister. Görünürdeki meşguliyetleri farklı olsa da aslında insan hayatı boyunca bu sorulara cevaplar arar.
Zira insan fıtrat olarak buralara alışkın değildir. Fizikle sınırlanmaz, dünyaya sığmaz. Merakı var, özlemi var, hayreti var, arzusu var, hayali var. Tüm bunlarla baş etmeye bir insanın tecrübesi, tefekkürü, gözlemi yetmez. İnsanlığın birikimine ve geçmiş tecrübesine sığınarak bu büyük sorularla baş edilebilir ancak. Bu anlamıyla insan aslında herkesten önce kendisi için okur. Yaralarına bir merhem, sorularına bir cevap arar. Ya da hikâyesine benzer hikâyelerde tatmin arar. Okuyarak derdini bölüştürür, dağıtır. Tabii yeni dertler de tevarüs eder, bu da kaçınılmaz bir durum.
Okumak sorularımızın cevabını bulmak için yollardan bir yoldur yalnızca. Ama biricik yol değildir. Tefekkürü ve tasavvuru da, tahayyülü ve teemmülü de "okumak"ın içinde ele almalıyız bence. Bunların tamamını farklı okuma biçimleri olarak görmek mümkün. Neticede Cibrîl-i Emin, Efendimiz Aleyhisselam'a "oku" derken, bildiğimiz okuma anlamlarının dışında bir okumaya işaret etmişti, değil mi?
Ne okuyalım?
İnsan okuma çabasıyla yaralarına merhem arar. Hekim duruma özel reçete verir, genel bir reçete listesi yayınlamaz.
Aslında sorularımızın çerçevesi ne okuyacağımızın cevabını verir. Zaman zaman bir takım kitap listeleri yayınlanır, ben de yapıyorum. Bunlar olsa olsa bir zemin inşa etmek, bir okuma duygusu ve lezzeti aşılamak için girizgâh kabilinden tavsiyeler kabul edilmeli en fazla. Bu listeleri her insanın cevaplarını bulacağı listeler olarak görmemek gerekir haddizatında. Zira herkesin ayrı bir acısı var. İnsan okuma çabasıyla yaralarına merhem arar. Hekim duruma özel reçete verir, genel bir reçete listesi yayınlamaz. Mürşid hususi evrad ve ezkar verir dervişine değil mi? Bütün mesele doğru yerden başlamak. Bunun için temayülümüzü, ilgimizi izlemek en doğrusu. İlgimizi inceltebilir ve soyutlayabilirsek okumak yolunda en doğru adımı atmışız demektir. Burada doğru bir teşhis yapılır ve ilk adım atılırsa oranın vereceği referanslarla yürümek ve yeni okumalara açılmak çok kolay ve doğru olacaktır zannımca.
Nasıl okuyalım?
- İhtiyaca göre. Çünkü mesele olmaksa eğer bunun çok okumakla bir ilgisi yok. Hatta bazen fazla bilgi insanın sırtında yük olur. İsrailoğullarının âlimlerinden söz ederken müthiş bir benzetme yapar Rabbimiz: "Kitaplar yüklü merkepler gibidir onlar."
Öyleyse okumak, son tahlilde hayatı hedeflemeli, eyleme ve amele dönüşmeli. Öteki türlüsü sadece mesuliyetimizi artırır. Bazen kuyumcu titizliğiyle küçük ama derin okuma üsulune başvurmalı, bazen kazı yapanın ısrarı gibi aynı yere, aynı konuya defalarca vurmalı. Dikkatini farklı alanlara dağıtmamalı. Yoğunlaşmalı. Çünkü cevabı hakkıyla verilmemiş her soru, yeni sorulara kapı aralar.
Dahası kangren hâlini alır, zihnen ve kalben öldürebilir de. Derinlikli okumak, yaranın üstüne üstüne gitmektir. Yaranın üstünü örtmek, onu tedavi etmek değildir. Sorunu ötelemek, görmezden gelmek bir cevap değildir. Hiçbir soru da cevabını bulmadan pes etmez, zamanını bekler sadece.