Faize karşı Müslümanların nasıl hareket etmeleri gerektiği bu kesin hükümlerle açıklığa kavuşturulmuş, faiz alanların ya da ona bulaşanların ateşin yaranı olduklarına işaretle, Allah Teâlâ, onların cehennemin ebedi kalıcıları olduklarını bizlere haber vermiştir. Böylece ayetlerin yanı sıra hadislerle de faize karşı Müslümanlar uyarılmış, faiz kokusu olan her şeyden uzak durmaları ihtar edilmiştir. İslam’ın iktisadi yapısı faizsiz bir yapıdır. Alın terinin kutsallığı ilkesine dayanır. Haksız kazanç yasaktır, alınan tedbirlerle bütün haksız kazanç yolları kapatılmıştır. Bu uygulamaların hayata tatbik edildiği, ekonominin bu anlayışa yöneltildiği zamanlar zihinlerimiz de ‘refah toplumu, mutluluk çağı, saadet dönemleri’ gibi isimlendirmelerle canlılığını hala yitirmemiştir. Üstelik yeni zamanların da özlemi haline gelmiştir. Dünyanın içine girdiği ekonomik buhranlar, bu ekonomiyi yönlendirenleri, teorisyenleri, düşünürleri yeniden İslam ekonomisi ve onun faizsiz sistemi üzerinde ittifak etmeye zorluyor. Çünkü insanı sömüren, insanı ekonominin bir aracı haline getiren, onun onurunu rencide eden, acıma, merhamet, yardımlaşma, dayanışma, hak bilirlik, Allah rızası gibi kavramları insan hayatından uzaklaştıran bu günkü faize dayalı sistemler, insanlığı büyük bir sefalete doğru sürüklüyor. Yoksullukların temelinde faiz ve beslediği, gelişme ortamı bulduğu sistemler yatıyor…
Faiz
MEHMET ZAHİT KOTKU
Cevdet Paşa’nın Tarih’ini iyi okuyanlar, on dokuzuncu asırdaki siyasi edebiyatımızı da iyi biliyorlarsa, o asırda, en ziyade Avrupa ilmine uygun ve fikirlerini vesikalardan devşirmiş müverrihinin medreseden yetişmiş olduğunu istiğrab ederek teslim etmek zaruretinde kalırlar. Lakin bu mütalaalarda bulunanların hayretleri burada kalmakla bitmez. Bu müverrihin eserinde ilk cildinden son cilde kadar, gütmüş olduğu siyasi felsefeyi takip ederken -kari, en muvazeneli bir devlet adamının karşısında bulunduğunu duyar. Devletin 1774’ten beri, harbini, sulhunu, intizamını ve ihtilalini, idaresini ve siyasetini daima resmi ve gayr-ı resmi vesikalardan edinilmiş bir düşünüşle, heva ü heveslere kapılmaksızın tasvir eden bu müverrih biz de ciddiyetin nadir timsalidir… Hiç coşkun değildir, lakin körü körüne muti olmaktan uzaktır. Milleti ve milletin ferdlerini devlete feda etmez ve müdafaa etmeye koyulur, devleti, sokak ihtilalinin karşısında üstün tutar. Velhasıl bu müverrihi Fransızların Thiers ayarında, mükemmel bir devlet adamı saymak için eserini iyi okumak kâfidir.
Tarih Muhasebeleri
YAHYA KEMAL
Yasa önünde nöbet tutan bir bekçi vardır. Taşralı bir adam bir gün ona gelip yasaya girme izni ister. Ancak bekçi, o anda izin veremeyeceğini söyler. Adam düşünür ve daha sonra girip giremeyeceğini sorar. Belki der bekçi, ama şimdi olmaz. Bekçi her zamanki gibi açık duran kapının önünden çekilir ve adam içeri bakmak için eğilir. Bunu gören bekçi güler ve şöyle der: ‘Mademki girmeyi bu kadar çok istiyorsun, beni aşarak içeri girmeyi bir dene bakalım. Ama bil ki ben güçlüyüm. Üstelik bekçilerin en küçüğüyüm. Her bir salonun girişinde gitgide daha güçlü bekçilere rastlayacaksın. Üçüncüsünden itibaren onların görüntüsüne ben bile katlanamıyorum.’ Taşralı adam bunca zorluk çıkacağını beklememiştir. Yasanın herkese her zaman açık olduğunu sanmıştır.
Dava
FRANZ KAFKA