Tutsaklık sarmalı: Dijital teknoloji şirketlerinin egemenliği ve etkileri

Dijital teknoloji şirketlerinin egemenliği ve etkileri
Dijital teknoloji şirketlerinin egemenliği ve etkileri

Dijital teknoloji şirketlerinin toplumsal ve siyasi yapı üzerindeki etkileri, devletlerin işleyişi üzerinde de ciddi tehditler oluşturuyor.

Dijital teknoloji şirketlerinin gücü, büyük ölçüde kullanıcı verilerinin toplanması ve işlenmesine dayanır. Facebook, Google, Amazon gibi devler, kullanıcıların çevrimiçi davranışlarını izleyerek geniş veri tabanları oluşturur. Bu veriler, kişiselleştirilmiş reklamlar sunmak ve kullanıcı deneyimini optimize etmek için kullanılır. Shoshana Zuboff'un "Gözetim Kapitalizmi Çağı" adlı kitabında belirttiği gibi, bu şirketler "davranışsal fazlalıklar" olarak adlandırdıkları verileri toplar ve bu verileri gelecekteki davranışları tahmin etmek ve etkilemek için kullanırlar. Bu süreç, kullanıcıların farkında olmadan manipüle edilmesine yol açar ve onları bir tür dijital tutsaklığa sürükler.

Sosyal medya platformları, kullanıcıların algılarını ve davranışlarını şekillendirme konusunda büyük bir güce sahiptir. Jaron Lanier, "Teknoloji ve Mutluluğun Sonu" adlı eserinde, sosyal medya platformlarının kullanıcıları nasıl manipüle ettiğini ve demokratik süreçleri nasıl etkilediğini inceler. Lanier, bu platformların, kullanıcıların dikkatini çekmek ve onları platformda daha uzun süre tutmak için duygusal olarak manipülatif içerikler sunduğunu belirtir. Bu tür içerikler, kullanıcıların duygusal tepkilerini tetikleyerek, onların algılarını ve davranışlarını etkileyebilir. Evgeny Morozov, "Net Delusion" adlı kitabında, sosyal medya platformlarının bu manipülatif yapısını "dijital tutsaklık" olarak tanımlar. Morozov'a göre, bu platformlar, kullanıcıların veri ve gizlilik haklarını ihlal ederek, onları platforma bağımlı hale getirir.

Dijital teknoloji şirketlerinin ekonomik gücü, genellikle piyasa değeri ve gelirleriyle ölçülür. Apple, Microsoft, Amazon, Alphabet (Google) ve Facebook gibi şirketler, dünyanın en değerli şirketleri arasında yer almaktadır. Örneğin, 2021 yılında Apple'ın piyasa değeri 2 trilyon doların üzerine çıkmış, Amazon ve Microsoft da benzer şekilde 1,7 trilyon doların üzerinde değerlenmiştir. Bu rakamlar, bu şirketlerin küresel ekonomideki yerini ve gücünü göstermektedir.

Bu şirketlerin gelirleri de etkileyicidir. 2020 yılında, Amazon'un yıllık geliri 386 milyar dolar, Apple'ın geliri ise 274,5 milyar dolar olarak kaydedilmiştir. Google'ın ana şirketi Alphabet'in geliri 182,5 milyar dolar, Microsoft'un geliri ise 143 milyar dolardır. Bu gelirler, büyük ölçüde kullanıcı verilerinin toplanması ve bu verilerin reklamcılık ve diğer hizmetler için kullanılmasıyla elde edilmektedir.

Dijital teknoloji şirketlerinin toplumsal ve siyasi yapı üzerindeki etkileri, devletlerin işleyişi üzerinde de ciddi tehditler oluşturur. Tim Wu, "The Attention Merchants" adlı kitabında, bu şirketlerin medya üzerindeki etkisini ve kamuoyunu nasıl şekillendirdiğini detaylı bir şekilde ele alır. Wu'ya göre, bu şirketler, bilgi akışını kontrol ederek, halkın algısını ve politik tercihlerini yönlendirme potansiyeline sahiptir. Bu durum, demokratik süreçleri zayıflatabilir ve halkın gerçek bilgiye erişimini kısıtlayabilir.

Dijital teknoloji şirketlerinin en büyük varlıklarından biri, kullanıcı verileridir. 2020 yılında, dünya genelinde internet kullanıcı sayısı 4,9 milyara ulaşmıştır ve bu kullanıcıların büyük bir çoğunluğu, sosyal medya platformları ve arama motorları gibi dijital hizmetleri kullanmaktadır. Örneğin, Facebook'un aylık aktif kullanıcı sayısı 2021 yılı itibarıyla 2,8 milyar kişiyi aşmıştır. Bu platformlar, kullanıcıların çevrimiçi davranışlarını izleyerek geniş veri tabanları oluşturur. Bu verilerin toplanması ve işlenmesi, genellikle kullanıcıların izni olmadan gerçekleşir. Cambridge Analytica skandalı, bu tür veri toplama uygulamalarının ne kadar yaygın olduğunu ve kullanıcıların verilerinin nasıl kullanıldığını gözler önüne sermiştir. Skandal, 87 milyon Facebook kullanıcısının verilerinin izinsiz olarak toplandığını ve bu verilerin, kullanıcıların politik tercihlerini etkilemek amacıyla kullanıldığını ortaya koymuştur.

Ayrıca, dijital teknoloji şirketlerinin vergi politikaları ve küresel operasyonları, devletlerin ekonomik ve sosyal politikalarını da etkileyebilir. Joseph Stiglitz, "The Price of Inequality" adlı eserinde, bu şirketlerin vergi cennetlerinden nasıl faydalandığını ve bu durumun gelir eşitsizliğini nasıl artırdığını tartışır. Stiglitz'e göre, bu şirketler, yerel ekonomilere katkıda bulunmaktan kaçınarak, kamu hizmetlerinin finansmanını zayıflatabilir ve sosyal adaleti tehdit edebilir.

Dijital teknoloji şirketlerinin ekonomik gücü ve bilgi kontrolü, devletlerin işleyişi üzerinde de ciddi tehditler oluşturabilir. European Digital Rights (EDRi), bu şirketlerin vergi politikaları ve küresel operasyonlarının, devletlerin ekonomik ve sosyal politikalarını nasıl etkilediğini araştırmıştır. 2019 yılında, Google'ın vergi ödemelerinden kaçınarak 23,7 milyar doları vergi cennetlerine transfer ettiği ortaya çıkmıştır. Bu durum, yerel ekonomilere katkıda bulunmaktan kaçınarak, kamu hizmetlerinin finansmanını zayıflatabilir ve sosyal adaleti tehdit edebilir.

Dijital teknoloji şirketlerinin egemenliği, bireylerin ve toplumların üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Bu şirketlerin veri toplama ve manipülasyon gücü, kullanıcıları bir tutsaklık sarmalına hapsetmekte ve demokratik süreçleri tehdit etmektedir. Devletler, bu şirketlerin gücünü sınırlamak ve halkın çıkarlarını korumak için düzenlemeler yapmalıdır. Ancak bu süreç, teknoloji şirketlerinin direnciyle karşılaşabilir ve uzun vadeli bir mücadele gerektirebilir. Edward Snowden, bu konuda şu uyarıda bulunur: "Özgürlük, sürekli bir mücadeledir ve dijital dünyada bu mücadele, mahremiyetimizi ve haklarımızı korumak için daha da önemlidir." Bu dev şirketler, hayatımızın neredeyse her alanında yer alarak, kullanıcı verilerini toplama ve işleme konusunda büyük bir güç kazandı. Ancak bu güç, yalnızca ekonomik boyutlarıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bireylerin mahremiyetini ve demokratik süreçleri tehdit eden bir potansiyele sahip. Bu nedenle, dijital dünya ile ilgili düzenlemeler ve politikalar geliştirilirken, kullanıcıların haklarını koruma ve bu şirketlerin gücünü dengeleme amacıyla bir dizi önlem alınması gerekmektedir.

Veri gizliliği, dijital çağda en kritik konulardan biri haline geldi. Kullanıcıların çevrimiçi platformlarda bıraktığı izler, yalnızca reklam hedeflemesi için değil, aynı zamanda davranışların tahmin edilmesi ve manipüle edilmesi için de kullanılıyor. Bu bağlamda, güçlü veri gizliliği yasalarının oluşturulması ve mevcut yasaların daha etkin bir şekilde uygulanması gerekiyor. Avrupa Birliği'nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR), bu konuda önemli bir adım olarak öne çıkıyor ve diğer ülkelerin de benzer standartları benimsemesi gerektiği açık. Ancak sadece yasal düzenlemeler yeterli değil; bu düzenlemelerin etkin bir şekilde denetlenmesi ve ihlallerin ciddi cezalarla karşılanması da kritik önem taşıyor.

Şeffaflık, dijital teknoloji şirketlerinin hesap verebilirliğini artırmak için bir başka önemli unsur. Bu şirketlerin, kullanıcıların verilerini nasıl topladıklarını, işlediklerini ve kullandıklarını açık bir şekilde beyan etmeleri gerekiyor. Kullanıcıların, hangi verilerinin toplandığını ve bu verilerin nasıl kullanıldığını anlamaları, onlara dijital dünyada daha fazla kontrol sağlar. Bu şeffaflık, aynı zamanda şirketlerin etik dışı uygulamalardan kaçınmalarını teşvik eder. Dijital platformlar, kullanıcılarına veri toplama politikaları hakkında net ve anlaşılır bilgiler sunmalı, ve bu politikaları kullanıcı dostu bir şekilde açıklamalıdır. Dijital teknoloji şirketlerinin güçlerini sınırlandırmak için uluslararası işbirliği ve koordinasyon gereklidir. Bu şirketler, ulusal sınırları aşan küresel varlıklar olarak hareket ettiklerinden, ulusal düzenlemeler genellikle yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle, uluslararası standartlar ve politikalar geliştirilmesi, veri gizliliği, vergilendirme ve rekabet gibi alanlarda ortak çözümler sunabilir. Ayrıca, bu şirketlerin faaliyetlerinin denetlenmesi ve düzenlenmesi için uluslararası işbirliği, daha etkili ve adil bir dijital ekonomi yaratılmasına katkıda bulunacaktır.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım