Türkiye’yi Kemal Tahir’le okumaya başlamak
Bir siyasi mahkûmdur Kemal Tahir, 12 yılını hapishanede geçirmiştir. Mahkûmken gözlemlerini biriktirmiştir. Kemal Tahir gerçek anlamda hapishanede asıl halk ile tanışır. Benimsediği Marksist öğretilerle Türk halkını açıklayamadığını keşfederek yeni bir arayışa girişir.
Bir başka örnek “Bozkırdaki Çekirdek” romanının işlediği; köy enstitülerinin, Batıcı aydın ve bürokratların toplumsal gerçeklerimizle uyuşmayan idealizmlerinin çıkmaza sardığı, tutarsızlığına dair eleştiriler. Cumhuriyet’in Osmanlı şehir kültürünü “Türklüğe yabancı bir kültür” olarak kötüleyip Türk milletinin kültür temeli olarak köyü göstermesine şiddetle karşı çıkarak, Osmanlı kültür mirasını sahipleniyor Tahir. Bununla birlikte köylüleri küçümseme de görülmez onda. Sosyalisttir ancak Marksist sosyalizmden yola çıkarak yerli bir sosyalizmi bulur. Türk sosyalizmin temeli tarihsel kökeni toprak devlet mülkiyetine dayanan Osmanlı düzenidir. Türk düşünce yaşamının dışa bağımlılığından nasiplenmemiş bir isimdir o. Türkiye entelektüel ortamı Batılı teorileri toplumsal yapımızın süzgecinden geçirmeden ele alıp, genel doğru kabul ederek hazımsızlık yaşar. Kemal Tahir ise yerelliğiyle yenmiştir bu bağımlı ilişkiyi. “Devlet Ana”da belirginleşen Türkiye’yi Türkiye üzerinden okuma anlayışı onu farklı kılmıştır.
Toprak, mülkiyet, sınıf, devlet-halk ilişkisi üzerine söyledikleri ile sol çevrelerin kendisini solcu saymamasına sebep olacak kadar tepkisini çeken Kemal Tahir, “Esir Şehrin İnsanları” romanıyla beraber irdelemeye başladığı yeni Türk devletinin doğuşu hikâyesi ile de Kemalist aydınların nefretini kazanır. Cemil Meriç, “Uyanık bir şuurdu Kemal, her an zenginleşen bir şuur” diyerek tanımlar onu. Noam Chomsky kıskacına sığınmış, “muhalif entelektüel aydın”ın dikkatle okuyamayacağı kadar kıymetli bir isim. Kemal Tahir Türkiye.