Steve Biko: Siyahi bilincin babası
Güney Afrika'nın Doğu Cape eyaletinde 18 Aralık 1946 tarihinde doğan Steve Biko, 1966’da Natal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuduğu yıllarda siyahi öğrencilere uygulanan ayrımcılığı deneyimleyerek siyasi bir farkındalık kazandı, düşüncelerini geliştirdi ve siyahi öğrencilere yönelik ayrımcılığa karşı çıkarak öğrenci aktivizmiyle dikkat çekti. Bu süreçte, Black Consciousness (Siyahi Bilinç) hareketini başlatarak siyahi bireylerin kendi kimliklerini güçlendirmesini savundu.
Black Consciousness, siyahi bireylerin beyaz egemenliğine karşı durmasını sağlayan ve topluluklarını güçlendirmeyi amaçlayan bir hareketti. Biko'nun liderliğindeki bu hareket, siyahların kendi sorumlulukları ve güçleriyle hareket etmeleri gerektiğini vurguladı. Biko, sadece siyahlar arasında değil, aynı zamanda beyaz topluluklarla da diyalog kurma çabasını sürdürdü. Ancak bu diyaloğun siyahi kimliği koruma ve güçlendirme temelinde olması gerektiğini vurguladı. Siyahilerin eğitim, sağlık ve diğer temel haklara eşit erişimini savunarak apartheid rejimine meydan okudu.
Biko, sadece bir aktivist değil, aynı zamanda bir düşünür ve yazar olarak da bilinir. Yazılarında siyahi bilincin önemini vurgulamış, siyahi kültürünü ve kimliğini güçlendirmeyi amaçlamıştır. Biko'nun entelektüel mirası, sanat ve düşünce dünyasında da önemli bir etki bırakmıştır. En önemli eseri içeren kitabı "I Write What I Like" adlı eseridir. Bu kitap, Biko'nun yazılarından ve konuşmalarından derlenmiştir. Sanata dair düşüncelerini içerir. Ayrıca, bu kitap Biko'nun "Black Consciousness" (Siyah Bilinç) hareketinin temel prensiplerini de içermekte ve Güney Afrika'daki siyah topluluğunun kimlik ve özgürlük mücadelesini ele alan bir el kitabı olarak görülmektedir.
Güney Afrika'daki ırk ayrımcılığına karşı güçlü mücadelesini sürdürürken tekrarlanan isimsiz tehditler aldı ve birkaç kez devlet güvenlik servisleri tarafından gözaltına alındı. Ağustos 1977'de tutuklanmasının ardından Biko, devlet güvenlik görevlileri tarafından dövülerek öldürüldü. Cenazesine 20.000'den fazla kişi katıldı. Ölümü, birçok beyaz tarafından bile üzüntüyle karşılandı.
Biko'nun ünü ölümünden sonra yayıldı. Çok sayıda şarkıya ve sanat eserine konu olurken, arkadaşı Donald Woods’un 1978 tarihli bir biyografisi 1987 yapımı Cry Freedom filminin temelini oluşturdu. Filmde Biko'nun hayatı sırasında hükümet, onun beyazlardan nefret ettiğini, çeşitli apartheid karşıtı aktivistlerin onu cinsiyetçilikle suçladığını ve Afrikalı ırksal milliyetçilerinin Coloureds ve Kızılderililerle birleşik cephesini eleştirdiğini iddia etti.
Biko'nun etkisi, sadece Güney Afrika ile sınırlı kalmadı. Onun mücadelesi, uluslararası toplulukta ırk ayrımcılığına karşı daha geniş bir anlayışın oluşmasına katkıda bulundu. Biko'nun ardında bıraktığı miras, hala insan hakları savunucuları ve sosyal adalet aktivistleri için ilham kaynağıdır. Onun fikirleri dünya genelinde eşitlik ve hak mücadelelerine rehberlik etmeye devam etmektedir. Bununla birlikte, Biko apartheid'e karşı hareketin en eski ikonlarından biri olmayı başardı ve siyasi bir şehit ve "Siyahi Bilincin Babası" olarak kabul edildi. Siyasi mirası bir çekişme konusu olmaya devam ederken ölümünün ardından yıllar geçmesine rağmen hafızalardaki yeri hiç eskimedi.