Siyonist çamurlaşma

Siyonist çamurlaşma.
Siyonist çamurlaşma.

“Entelektüellerin, sanatçıların ve akademisyenlerin görevi daha derine inmeye çalışmaktır. Özellikle de günümüzün post-truth ikliminde, gerçekliğin karmaşıklığını görmeye çalışmaktır. Sadece bir tarafı seçmek entelektüel ve duygusal açıdan tembelliktir.”

Merhamet formatı

Harari’ye bakarsak Filistin destekçilerinin hiçbiri harbi entelektüel değil.
Harari’ye bakarsak Filistin destekçilerinin hiçbiri harbi entelektüel değil.

İsrailli Tarihçi-Fütürist Yuval Noah Harari Gazze’de İsrail ordusunun giriştiği soykırıma karşı çıkan entelektüelleri bu kıyımı yapanların ruh halini etkileyen Post Truth’u yani derin gerçekliği! anlamaya davet etti. Çünkü şu anda gerçek ötesi zamandaydık ve artık neyin ne olduğu hemen belli olmuyordu. Bu gayreti göstermemek zihinsel ve duygusal bir tembellik içerisinde bulunduğumuza delalet ediyordu. Bu korkunç vahşet karşısında tarafsız kalmalıydık.

Yıllar içerisinde verilen siyonist eğitimin sapkın bir tarikata dönüştüğünü ve İsrail’de kitlelerin insana has merhamet formatından sıyrılmaya başladığını açıkça gördüğümüz günlerdeyiz. Doktorlar hastanelerin de bombalanmasını tavsiye edebiliyor, kadınlar çoluk çocuk tüm Filistinlilerin öldürülmesi temennilerini dile getiriyor ve bunlar medyaya açık yapılıyor. Harari’ye bakarsak Filistin destekçilerinin hiçbiri harbi entelektüel değil. Post-truth, Mossd-truth falandan da hiç haberleri yok

Nükleer bir savaş

“Tüm bölge yıllardır görülmemiş düzeyde bir tehlikeyle karı karşıya. Teorik olarak nükleer bir savaşa sadece 24 saat uzakta olabiliriz. Çünkü Hizbullah ve İran’ın diğer müttefiklerinin İsrail'e on binlerce füzeyle saldıracağına dair inandırıcı bir tehdit var. Bu durumda İsrail, nükleer gücü de dahil olmak üzere sahip olduğu tüm silahlarla kendini savunabilir.”

Soykırımın yanı sıra kilise, cami ve havra da vuruluyor. Siyonistlerin içlerindeki kara cin şiddetin ve dehşetin gazına basarak kıyamet ortamı çağırıyor adeta. İçlerindeki en katmerli kötünün zuhuratı mı acaba tanık olduğumuz şey? Cinayet ve kıyım azmettiricisi muharref Tevrat’ın sapıttırdığı ahaliden bir tarihçi dünya entelektüellerini tarafsızlığa davet etme cüretini gösterebiliyor. Bu cüret karşılıksız kalmadı. Global ölçekte ciddi bir karşılık buldu. Kendisine Ukrayna’da çatışma patlak verince tarafsız kalmadığı, Gazze’de çocuklara uygulanan şiddet, kurbanın konumunun taraf tercihi nedeni olması benzeri ahlaki normlar hatırlatıldı. Kitapları boykot edilen Harari’ye bu vicdansız duruşunu son nefesine kadar hatırlatmak da bizim borcumuz. Bakalım siyonistlerin Holokost Endüstrileri gelecekte aynı etkinliğini sürdürebilecek mi?

Bugünün kısa bir tarihi

Harari’nin Yarının kısa bir tarihi -Homo Deus adlı kitabı 2015 yılında basıldı ve yazarına dünya çapında bir ün getirdi. Türkiye’de çevirisi 2016 yılında yayınlanan bu kitap için ‘Ahir zaman kehanetleri başlıklı 11 A4’lük bir inceleme yazdım. Bir çeşit reddiye de denebilir. 2017’de Temmuz, 93. Sayı, Ayraç Dergisi’nde basıldı. Aynı başlıkla dijital ortamda bulunabiliyor. Homo Deus- İnsan Tanrı kitabını notlar alarak okudum. İlk intibam metni canlı, renkli, ilginç ve merak çekici kılmak adına bir tarihçinin bilgi sınırını çok aşan çeşitlilikte bir malzemenin yer yer özensizce çatılmış olduğuydu. Kitap bilişsel bilimlerin önemli kavramlarının başlıcalarını ustalıkla ele alıyor, ama bu kitabın yaptığı toplam etkiyi çok etkilemiyordu. Özellikle iktisadi ve siyasi konulardaki acemi işi kestirimleri, Müslümanlara karşı takındığı hasmane tavır ve kasıtlı (!) cahilliği kitabın kalitesini düşürüyordu, ama eserin popüler cazibesi ışıl ışıldı.

Harari’ye bakarsak Filistin destekçilerinin hiçbiri harbi entelektüel değil.
Harari’ye bakarsak Filistin destekçilerinin hiçbiri harbi entelektüel değil.

2045’te tamamlanması öngörülen Avatar Ölümsüzlük Projesini, insan zihninin bir buluta bağlanarak ayaklı bilgi deposu haline getirilmesini, bedenin nanoteknolojiyle hastalıklardan arındırılmasını Ray Kurzwell’in İnsanlık 2.0 kitabını, Singularity – Tekillik kavramlarını, Ex Machina (2015) adlı filmde yaratıcısını öldürerek laboratuvar ortamından kaçan android kızı da bir arada düşünün. Otuz yıl içinde insandan bin misli daha zeki olacak yapay zekâyı ve biraz George Orwell’ın ünlü 1984 romanı atmosferini biraz da A. Huxley’nin Cesur Yeni Dünya’sını hatırlayın. İnsan Tanrı – Yarının Kısa Bir Tarihi kitabı işte bu karışımın ürünüydü. İnsanlığı yarınlarda bekleyen akıl almaz gelişmelerden söz ediyordu. Bunun yanı sıra Homo Sapiens’in geçmişi, tarih, siyaset, evrim teorisi, modernite, kapitalizm, hümanizm, dinler vb. de ana meselenin bileşeni durumundaydı. İsrailli genç tarihçi bu dünyada yakın gelecek adına bilinmesi gereken ne varsa, 32 kısım tekmili birden biz goyimlere sunuyor havalarındaydı.

Bazı önemli eleştirmenlerce otodidakt yazar sıfatıyla eleştirilen Harari en temel alanlara ve insan hasletlerine yönelik hızlı ele alış yazara üsttenci bakışla yorumlama ve kışkırtma imkânı veriyordu. Google’ın Tanrı İnsan’a varma amaçlı yapay zekâ çalışmalarını düşünün. Bu kitap o projeyle ilgiliydi biraz da. Tezleri bayağı kışkırtıcıydı.

“Tarih insanın Tanrı’yı icat etmesiyle başladı ve Tanrı’ya dönüşmesiyle son bulacak.

Her insanın iyiyi, güzeli, anlamlıyı ayırt edecek özgür bir iradeye sahip olduğu fikri terk edilmelidir.

Önümüzdeki yüzyılda insan haklarına ve demokrasiye duyduğumuz inanç gelecek nesillere anlamsız görünebilir.

Ölümün olmadığı bir dünyada Hıristiyanlık, İslamiyet ve Hinduizm’e ne olacak? Cennet, cehennem ve reenkarnasyon yoksa…

Makinelerin başarısı yüzünden fiziksel işleri onlara bıraktık. Bilişsel işleri de onlara bıraktığımızda üçüncü bir yeteneğimiz kalmayabilir. ‘Süper Seçkinler’ ve ekonomik ve askeri anlamda faydasız insanlardan ibaret bir dünyada kalabiliriz.

Gelecek nesiller eskiden olduğu gibi Zeus’un korku, tuhaflık ve güç sınırlarına sahip olacak.”

Siyonist Çamurlaşma

Önümüzdeki yüzyılda insan haklarına ve demokrasiye duyduğumuz inanç gelecek nesillere anlamsız görünebilir.
Önümüzdeki yüzyılda insan haklarına ve demokrasiye duyduğumuz inanç gelecek nesillere anlamsız görünebilir.

‘Tanrının içimize üflediği nefes gözeneklerimizden dışarı sızıyor, insanlık yeniden çamura mı dönüşüyor?’ İlk kez 2005 yılında yazdığım bir makalemde kullandığım bu söylem şimdilerde siyonist eğitimle zihinleri iğfal edilmiş olan İsraillileri ve destekçilerini tarif ediyor. Yüce yaratıcının nefesindeki merhamet, sevgi ve haksever bilim aşkı bu insan görünümlü suretlerin gözeneklerinden dışarı sızıyor. Ve onlar şu anda başka bir şeye, belki de post modern Golemciklere dönüşüyor.

NOT: Tarihçi yazarın bilgiççe vurguladığı Post Truth çıkınının içersinde İpek Yolu ile Baharat Yolu arasındaki kaçınılmaz ABD ile Çin rekabeti, fos çıkmaya mahkûm Büyük İsrail hayalleri, Binyılcı kıyametçilerin İsrail içindeki nüfuzu, dijital diktatörlük temelli tek dünya devleti kurulumu planları vb. bulunuyor. Bunlar zamanımızın gerçekliği tamam ama, kitlesel çamurlaşmanın gayri insaniliğini ve dehşet vericiliğini gözlerden saklayamaz. Tarih tarihçiyi böyle yazacak.