Sıkıcı bir konferansta arka sıralarda uyuklarken kısa film senaryosu yazmak

Bu arada konuşmakta olan profesörün sesi gelmeye devam etsin ama kamera hâlâ çocukları göstersin,
Bu arada konuşmakta olan profesörün sesi gelmeye devam etsin ama kamera hâlâ çocukları göstersin,

O büyük kapıdan içeri sızan aydınlık izleyicinin gözünü kamaştırmalı, hepsi bu kadar, ekran tamamen kararmalı,“bitti” yazmalı karanlık ekranın ortasında… müzik başlamalı… ben bunu ıslığımla yapacağım yalnız… final ânı’nınmüziğini ben yapacağım ve ıslığımla yapacağım… inan çok beğeneceksin…

Selâm, aklıma müthiş bir fikir geldi, buraya yazıyorum, zira sen geldiğinde ben gitmiş olacağım, fikir zihnimden uçup gitmesin, bunu mutlaka çekmelisin.

Ben gelene kadar bazı yerleri geliştirirsin, bak şimdi, iyi dinle, kocaman bir konferans salonundayız, -yız derken biz değil elbette, olay burada geçiyor, böyle çok gösterişli olsun, her yeri cam, kocaman, büyük masada kel ve şişman bir profesör var, klişe olsun, amaç o zaten, klişe olsun her şey, adam uyuklar gibi konuşsun, gıdıklı olsun, bezgin, mutsuz olsun,

bu metni birlikte çalışırız, metin inanılmaz derecede akademik, yapay, soğuk bir metin olmalı, alıntılarla, terimlerle karartmalıyız metni,


önündeki kâğıttan okuyarak sunum yapıyor, konusu ahlak olmalı, konuşmasının konusu ahlak olmalı, bu metni birlikte çalışırız, metin inanılmaz derecede akademik, yapay, soğuk bir metin olmalı, alıntılarla, terimlerle karartmalıyız metni, konusu sokak çocukları da olabilir, evsizler, sokakta yaşayanlar filan da olabilir, adam konuşuyor, sokak çocuklarının ıslah edilerek topluma kazandırılmaları için yapılan çalışmalar bugün Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre filan demeli,

ara sıra burnuna düşen gözlüğü eliyle yeniden burnunun üstüne kadar çekecek, bir yandan da kâğıtlar kâğıtlar kâğıtlar, bildiğin gibi değil, aslında bildiğin gibi, sıkıcı, sıkıcı, sıkıcı olmalıyız, tabii onun yanında da benzer konuşmacılar var, onlar da yapay ve klişe tipler, sıkkın, bıkkın tipler, abartılı sıkıcı tipler, bildik tipler, tamam şimdi kamera salona dönsün, en fazla altı kişi olsun salonda, önde uyuklayan adamlar olsun, protokol cinsinden, matruş suratlı anlamsız bakışlı tiplerden, iyiden iyiye uyuklasınlar, arka sıralarda oralarda tesadüfen bulunan birkaç genç öğrenci, telefonlarıyla oynuyorlar, bu böyle devam ederken,

bu gençlerden biri, ansızın başını salonun sol duvarını oluşturan cam bölüme çevirsin, biz de onunla birlikte başımızı oraya çevirelim, kamera oraya dönsün, orada iki çingene çocuğu, ikisi de oğlan olsun, en fazla beş altı yaşlarında, ellerinde sakızlardan çıkan kumar kâğıtları, çok ama çok sevimliler, hararet içindeler, kendilerini tamamen oyunlarına kaptırmışlar, sesleri yok, sadece görüntüleri var, önlerindeki betona hızla vuruyorlar kâğıtlarını, kazanan neşeyle havaya fırlıyor, kaybeden küfürler savuruyor, ama biz sesi duymuyoruz,

Benzer konuşmacılar var, onlar da yapay ve klişe tipler, sıkkın, bıkkın tipler, abartılı sıkıcı tipler...
Benzer konuşmacılar var, onlar da yapay ve klişe tipler, sıkkın, bıkkın tipler, abartılı sıkıcı tipler...

bu arada konuşmakta olan profesörün sesi gelmeye devam etsin ama kamera hâlâ çocukları göstersin, çocuklar hararet içinde oynamaya devam ededursunlar, profesör birbirinden sıkıcı cümleleri sıralayadursun, insanların dış dünyalarına karşı duyarsızlaşmaları konuşulsun mesela, umursamaz oluşları, dertsiz oluşları, burunlarının ucundaki dünyadan haberdar olmayışları olsun selâm, bunu unutma, gerçi metni birlikte yazacağız, ama olsun,

  • ben gelene kadar sen de düşün, bir şeyler ekle, bak şimdi, çingene çocuklarının kavgalarını abartmalıyız, çirkinleştirmeliyiz, müstehcen hareketler eklemeliyiz mesela,

el hareketleri çok cür’etkâr olmalı, çok sert, profesörün toplumsal dayanışmanın önemine filan vurgu yaptığı bir anda, birden bir şey olmalı, çocuklardan biri çok öfkelenerek konferans salonunun camdan ibaret olan duvarına bir yumruk indirmeli!! işte tam da bu anda, selâm, buraya dikkat, profesör susmalı ve başını oraya çevirmeli, herkes başını oraya çevirmeli, bunu ayrıca göstermeliyiz, çocuk bir ân ellerini siper ederek içeriye bakmaya çalışmalı, ama görmekte zorlanmalı,

içerdekiler duygusuzca izlemeliler çocuğun bakışını, gençlerden biri bu duruma gülümseyerek bakmalı mesela, profesör tekrar kâğıdına dönmeli, burnunun ucuna kayan gözlüğünü düzeltmeli, bütün mesele çocukların haylazlıkları, hayat dolu oluşlarıyla içerideki hayatsızlığı, sessizliği, soğukluğu vurgulamak, şimdi sıkı dur selâm, şimdi filmi bitiriyoruz, o sırada çocuk cama üst üste vurarak haylazlık etmeli, içerdekiler önce birbirlerine bakmalılar, herkesin yüzünde soru işaretleri, gençler gülümsemeli, fotoğraflamaya çalışmalı,

o sırada, filmin sonuna yaklaşıyoruz ya, profesör kalkmalı yerinden, bu herkesi şaşırtmalı, ama herkesi, herkes neler oluyor gibisinden bir bakmalı,

ön sırada uyuklayan matruş yüzlü protokol heyeti uyanıp şöyle bir şaşırmalı, bunları görmeliyiz, konuşma yapan profesör cama kadar yürümeli, yüzü hep sert ve hissiz olmalı, buralar çok dokunaklı sahneler selâm, buralar ağır azam çekilmeli, yani ağır çekim çekilmeli diyeceğim ama sen bu tür şeylere karşısın, her neyse,

profesör gidip camı açmalı ve çocuklardan cama vuranıyla göz göze gelmeliler, şimdi daha da şaşırtmalıyız izleyiciyi, profesör gülümsemeli, dolaşın da gelin içeri, demeli, hadi bakalım, hadi gelin, içeri gelin, demeli, burası kırılma noktası selâm, çocuklar anlamadan bakmalılar profesöre, bir şey anlamadan bakmalılar, derken görüntü kararmalı, seyirci filmin bittiğini sanacak, birkaç saniye öyle karanlık içinde salon, seyirciler bitti falan sanacak ama kara ekranın ortasında şöyle yazmalı, “durun bir dakika, daha bitmedi”, ekran tekrar ağarmalı, işte o zaman konferans salonunun kapısındayız, çocuklar kapıda profesörün önündeler, profesör eğilip onları kucağına almalı, ve binanın devasa kapısından çıkıp yürüyüp gitmeli, yürüyüp gitmeli, yürüyüp gitmeli…

o büyük kapıdan içeri sızan aydınlık izleyicinin gözünü kamaştırmalı, hepsi bu kadar, ekran tamamen kararmalı, “bitti” yazmalı karanlık ekranın ortasında… müzik başlamalı… ben bunu ıslığımla yapacağım yalnız… final ânı’nın müziğini ben yapacağım ve ıslığımla yapacağım… inan çok beğeneceksin… nasıl ama selâm, nasıl olmuş, iyi değil mi allah için, iyi değil mi, bunu bir düşün olur mu, filmin adı da “panel” olabilir mesela, “sokak çocukları paneli” veya, “sokağın sesi” veya, “panel” iyi galiba…