Polis olmaya bir ısırık uzaklıktaydı Kadir

Polis olmaya bir ısırık uzaklıktaydı Kadir.
Polis olmaya bir ısırık uzaklıktaydı Kadir.

O gün bir söz verdi Kadir. Çocukların kendilerine verdikleri sözler bir ilham gibidir. Sözün kendisine değil o sözü içine düşürene bakacaksın. Kadir büyüyünce polis olmaya karar verdi. Hemen annesine söyledi. İnsanın aklına düşenleri söyleyebileceği bir annesi olması ne nimettir.

Kadir polis olmak istiyordu. Küçükken yaşadığı bir hadise onun aklını, kalbini polis olmayla doldurmuştu. Evvelden böyle alışveriş merkezleri yoktu; ama çarşılar vardı. O çarşılar uzun ve karmaşık olurlardı. O çarşıda Kadir annesiyle dolaşırken kayboldu. Çok telaşlandı daha sonraki yıllarda rüyasına girecek ve korkutacak kadar çok etkilendi. İşte o sırada izin gününde olan bir polis, tabii sivil kıyafette. Kadir’in kaybolduğunu anlayınca elinden tuttu. Erinmeden, üşenmeden koca çarşıyı dolaştırdı. Bir de eski erkeklerin cebinde temiz mendilleri olurdu. Polis temiz mendiliyle Kadir’in göz yaşlarını sildi. Ona badem şekeri aldı. Kadir o günden beri badem şekerine tutkuyla bağladır. Polis, Kadir’i annesine kavuşturdu. Ayrılırken Kadir polise sarıldı. Birden aklına geldi. “Amca sen ne iş yapıyorsun?” dedi. “Polisim ben kuzum” dedi polis ve adını sormayı unuttuğu o polis usul usul kayboldu gitti çarşının içinde.

O gün bir söz verdi Kadir. Çocukların kendilerine verdikleri sözler bir ilham gibidir. Sözün kendisine değil o sözü içine düşürene bakacaksın. Kadir büyüyünce polis olmaya karar verdi. Hemen annesine söyledi. İnsanın aklına düşenleri söyleyebileceği bir annesi olması ne nimettir.

Kadir’in annesi de dua etti. “Olur inşallah aslanım.” O zaman Kadir güldü. Polis amca “kuzum” diye sevdi beni “sen aslanım” dedin. Ben kuzu muyum aslan mıyım anne” dedi. Annesi benim “akıllı oğlum” dedi başını okşadı.

Kadir liseyi bitirinceye kadar polis olacağını pek kimseye söylemedi. Küçük memleketlerde bir laf insanların ağzına sakız oldu muydu artık o işin önünü alamazsın

Sonunda lise bitti. Kadir’i Ankara’ya bir akrabalarının yanına gönderdiler. Ankara’ya ev yapan müteahhitler misafir geleceğini hiç hesap etmezler. Odalar dar, koridorlar düdük gibidir. O evde kalacak ve polislik imtihanına hazırlanacaktı Kadir. Ev dardı ama akrabalarının yüreği genişti. Kadir’e kendi evlatları gibi baktılar. Koskoca bir apartmanın en üst katında oturuyorlardı. Kadir pencereden Ankara’yı seyrederek ders çalışıyordu. Yazılıyı geçerse sözlü imtihana girecekti. Ankara’da iş yapmak isteyenler torpil bulmadan işinin olmayacağını haşa Allah’ın emri gibi bilirler. Kadir için de uygun torpil bulundu. Kadir kedisine torpil yapacak uzak akrabanın yanına gönderildi. Pek sıkıldı Kadir. Uzak akraba epeyce konuştu.

Günler geçti. Zaten gurbette olan adamın yapacak işi varsa günler tez geçer. Kadir’in işi ders çalışmaktı. Yazılı imtihana kadar soluksuz çalıştı Kadir. Torpile iş düşmesin, gerek kalmasın hakkım ile kazanayım da bitsin bu iş diyordu.

Yazılı imtihana girmeden anasını babasını aradı. Babası bostana gitmiş çalışıyordu. Anasının ise ocakta su kaynatıp beyazlı çamaşırları sodalı suya atması lazımdı. Yani meşguldü. Kadir bekledi; ama ne anası ne babası telefona gelebildiler.

Kadir seslerini duyamadım ama dualarını duyarım herhalde diye düşünerek yazılı imtihana girdi. Çok iyi geçti imtihan ve netice açıklandı, yeterli puanı almıştı Kadir. Şimdi önünde mülakat vardı. Tekrar torpilin yanına gönderdiler Kadir’i.

Mülakat günü geldi. Akrabaları Kadir’e bir takım elbise almışlardı. Tertemiz giyindi. Mülakata girdi. Ne sordularsa söyledi. Heyecan dilini dişini kilitlese de aldırmadı Kadir konuştu güzelce. Mülakat sonucu hemen o gün açıklandı. Mülakatı geçmişti. Kadir resmen polis olmuş sayılırdı. Bu sefer köyü aramak için akşam olmasını bekledi. Köyde sadece muhtarda telefon vardı. Muhtarı heyecanla arayan Kadir; “…anamgili çağır muhtar emmi çok mühim haberim var” dedi. Az bekledi. Sonra tekrar aradı muhtarı. Muhtar dedi ki oğlum baban yatmış, yorgunmuş. Anan da bu saatte dışarı çıkamam diye gelmedi. Sen bana söyle müjdeli haberini yiğidim.” dedi. Kadir de ecik kırgın konuştu. “Ben artık devlet halkasına yapıştım. Artık polis oldum muhtar emmi.” dedi.

Muhtar; “Haydi gözün aydın. Ben yârin unutmazsam anangile söylerim” dedi ve kapattı telefonu.

Artık bir tek sağlık raporu kalıyordu. Tam teşekküllü bir hastaneden bir rapor alınacaktı. Hastaneye pek torpil işlemiyordu. Zaten bedenen bir eksiği yoktu Kadir’in.

Hastane bahçesinde beklerken yanına bir koca adam oturdu. Pehlivan gibi bir adamdı. Dövmeleri vardı. Kara bir gözlük takmıştı. Yanında karnı yere yakın ama hırslı bir köpek gezdiriyordu. Kadir köydeki çoban köpeklerini severdi. Bu köpeği de sevmek istedi. Ama köpek raf ruf diyerek sağa sola saldırıyordu. Nasıl olduysa Kadir sevmek için elini uzatınca Kadir’in elini kaptı. Bir anda Kadir elini çektiyse de baktı ki kanıyor ama nasıl kanamak! Kadir gördü ki serçe parmağı ilk boğumundan kopmuştu.

Hemen acile gittiler. Kopan kısmı aradılar bahçede ama köpek çoktan yutmuştu. Hemen diktiler. Kan durdu. Kadir şok içindeydi elini diken doktora sürekli aynı soruyu soruyordu. Kopan parmak rapora engel olur mu? Doktor pek konuşmadı. Ama Kadir polis imtihanı yönetmeliğini satır satır okumuştu. Kopan parmak sağlam raporu almaya engeldi. Kadir kopan parmağına yanmadı elden uçup giden devlet memurluğuna yandı.

O günden sonra sağlam raporu almak için çok uğraştılar; ama bir ısırık ile sağlam Kadir “çürük Kadir” olmuştu.

Kadir anladı ki polislik artık yalan olmuştur. “Vay yalan dünya demek polis olmaya bu kadar yaklaşmışken bir ısırıkla ayrı düştük” dedi. Hazırlığını yaptı. Köye döndü. Dönmeden evvel bizimkilere bir hediye alayım dedi. Ama Ankara’da sevdiklerine götüreceğiniz bir hediye yoktu. Zaten esas hediye polis olmaktı. Polis olamadıktan sonra hediyeyi ne yapsındı anne babası?

Kadir köye döndü. Olanı biteni anlattı ama kopan parmağı sebebiyle polis olamadığına inanmadılar. “Kadir imtihanı geçememiş.” dediler. Ama yine de hatrı kalmasın diye adının başına bir de “Polis” lakabı ekledirler. Adı artık “Polis Kadir” kaldı. “Buna da şükür…” dedi Kadir. “….ya adımı Parmaksız Kadir koysalardı ne yapardım?”

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım