Poe’nun mirası
Poe’nun mirası denince benim aklıma gelen ilk şey Dupin’in dedektif düşünce tarzıyla Morgue Sokağı cinayetinin faalinin sirkten kaçmış bir goril olduğunu bulmasıdır. Çok şaşırmış ve afallamıştım. On üç yaşındaydım. Televizyon bile yoktu o sıralarda. “Altın Böcek”teki kripto çözümün etkileyiciliğini anlattım. Kaleme aldığı dedektif öyküleri ve eserlerindeki sıkı kaçık-acayip kötü başkahramanlar 19. yüzyılın başında endüstri toplumunda ananelerden kopmuş, şehir denen cangılda kendini yalnız hisseden, raydan çıkan bireylerin gelişini müjdeliyordu.
“Altın böcek” ilhamı
Edgar Allan Poe’nun “The Gold Bug”-“Altın Böcek” adlı öyküsünü Varlık Yayınları’nın 1955 baskısı olan kitaptan okuduğumda on iki-on üç yaşında falandım.
Öykü bir altın böcek tarafından sokulan birinin, William Legrand’ın, böceğin onu soktuğu yerde eski bir İspanyol definesini bulmasını anlatır. Legrand’ın defineye ulaşabilmesi için çözümlediği kripto-grafik metin ve işaretler 1843’te yayımlanan öyküyü benzersiz kılar. İskoçyalı yazar Robert Louis Stevenson’un 1882’de yayımlanan ünlü macera romanı Define Adası’na da ilham kaynağı olmuştur. Defalarca okuduğum öyküde Legland bu defineye nasıl ulaştığını, korsanların şifrelerini ve gizemlerini nasıl çözdüğünü ayrıntılarıyla anlatır. Bu ayrıntılar bu öyküdeki olaylardan da özel ve gizemlidir.
Poe modern polisiye öykü-romanın mucididir. Öyküleri sayısız yazara model olmuş ve ilham vermiştir. Öykülerinde anlatıcı kullanması örneğin Sir Arthur Conan Doyle’a, Sherlock Holmes’in yanına onun maceralarını anlatan Watson karakterini eklemeyi ilham etmiştir.
Legrand’ın şifreyi kırarken uyguladığı yöntem beni çok etkilemiş ve bundan esinlenerek o yaşta kriptografik gizli bir alfabe hazırlamıştım. Hâlâ kullanıyorum. Poe modern polisiye öykü-romanın mucididir. Öyküleri sayısız yazara model olmuş ve ilham vermiştir. Öykülerinde anlatıcı kullanması örneğin Sir Arthur Conan Doyle’a, Sherlock Holmes’in yanına onun maceralarını anlatan Watson karakterini eklemeyi ilham etmiştir. Agatha Christie’nin ünlü anlatıcısı Teğmen Hastings de bu miras kapsamındadır. Ayrıca S. Holmes, Poe’nun dedektifi olan Auguste Dupin’den piposu da dâhil birçok şeyi esinlenmiştir. Poe’nun mirasının tam bir dökümü kalınca bir kitap olabilir. Bu yazımda Poe’nun “Çalınan Mektup”, “Amontillado Fıçısı” adlı iki öyküsü ve Stephen King’in mirasyediliği üzerinden bu edebi terekenin muhteviyatına küçük bir ışık huzmesi tutmayı deneyeceğim.
Çalınan mektup
“Çalınan Mektup” adlı öykünün konusu kısaca şöyledir: Devletin üst düzeyinde bulunan bir kadına ait bir mektup Bakan D. tarafından çalınmıştır. Polisin Bakan D.’nin evinde yaptığı aramalar bir netice vermeyince Dupin’e başvurup bu mektubu geri almasını isterler. Mektup açıklanırsa büyük bir skandal çıkacaktır. Dupin elbetteki para karşılığında, ama yüksek mevkiye sahip bir hanımefendiye yardım elini uzatan şövalye ruhuyla da bu işi kabul eder. Araştırır ve mektubu bulur. Mektup ne bir kasanın içerisindedir ne de çok gizli, derinlerde saklıdır. Spoiler vermeyeceğim. Gizli-saklı yerleri arayanları yanıltmak için göz önünde bırakılmıştır.
Bu öykü, popüler psikanalistler ve edebiyat eleştirmenleri tarafından inceleme konusu yapılmıştır. Ben “Çalınan Mektup”ta bize verilen mesajın şu anda çağımızda da çok geçerli ve kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bilgi kirliliği, enformasyon bombardımanı çağında ufak tefek sırlar çok iyi gizleniyor, ama insanlığı en çok ilgilendiren, en hayati meselelere değin sırlar hepimizin gözünün önünde duruyor. Bu bir taktik. Üst akıl, üstün akıl ya da şeytani akıl da bütün insanlığı ilgilendiren en büyük, en dehşetengiz planına dair sırrını apaçık ortada tutuyor. En yakında duran ve kolayca görünenin çehresini çözümlemek için bizi sarmalamış olan algı yamultucu tesirleri bertaraf etmemiz tek başına yeterli.
Amontillado fıçısı
Diğer öykü “Amontillado Fıçısı”. İtalya Orta Çağ’ındayız. Montresor adlı bir elit, eski bir tanıdığı olan kendisini binlerce kez incitmiş, giderek işi hakarete vardırmış olan soylu arkadaşı Fortunato’yu öldürmeye karar vermiştir. Bir planı vardır ve iki nokta çok önemlidir. Cezalandırmayı ceza almadan yapmak ve alınan öcün o şahıs tarafından derinlemesine hissedilmesini sağlamak.
Bir karnaval akşamı yüzü maskeli olarak sokakta gezinen Montresor, maske takmış ve kafasına çıngıraklı bir külah geçirmiş olan Fortunato ile karşılaşınca çok sevinir ve hemen planını uygulamaya başlar. Şaraptan anlamakla övünen arkadaşına bir fıçı nadir bulunan Amontillado şarabı aldığını, ama gerçek olup olmadığından kuşkulu olduğunu ve bunu -Fortunato’nun çok gıcık olduğunu bildiği- birine danışacağını söyler. Arkadaşı büyük bir hevesle evinin mahzenindeki fıçıyı görmek ve kalite kontrolü yapmak ister.
Bilgi kirliliği, enformasyon bombardımanı çağında ufak tefek sırlar çok iyi gizleniyor, ama insanlığı en çok ilgilendiren, en hayati meselelere değin sırlar hepimizin gözünün önünde duruyor. Bu bir taktik.
Birlikte eve doğru giderlerken yolda, sonrasında mahzendeyken Montresor ona defalarca nemin öksürüğünün azdırdığını bu işi başka zaman yapabileceklerini söyler. Özellikle sokakta Fortunato bu şansı teper. En iyi şarap uzmanı odur ve Amontillado’yu çok merak etmiştir. Böylelikte kaderine gider ve arkadaşı finalde onu evinin derin mahzeninin en dibinde hazır beklettiği bir bölmenin duvarına zincirle bağlar. Duvarı tuğlalarla örerek onu orada karanlıkta susuzluktan ölmeye bırakır.
Bağırması çırpınması boşunadır. İki kat duvarın ardında sesini kimselerin duyması mümkün değildir. İntikam alınmıştır. Cürmün tanığı yoktur ve adı “şanslı” anlamına gelen Fortuno’nun önünde, adı “benim hazinem” anlamına gelen Montresor’a yaptığı yanlışları düşünmek için epey vakti vardır. Şu ana kadar yazılmış en iyi öç alma öyküsüdür. İyi plan yap, denk getir, öcünü al ve asla yakalanma.
King ne diyor?
- Stephen King konuşmalarında E. A. Poe’nun kendine model olmasını ve edebiyata katkısını defalarca dile getirmiştir. Kısa bir alıntı yapıyorum. “Poe dedektif öykülerini, öykülerinde anti kahraman kullanmayı icat etmiş, başkahramanı kaçık ya da kötü olan öyküler kaleme almış olan ilk yazardır.
Onun gizemli ve dehşet yüklü öyküleri benim çok beğendiğim Robert Bloch, H.P. Lovecraft and Ray Bradbury de dâhil birçok yazarı etkilemiştir. “Benim The Old Dude’s Ticker” -“Yaşlı Dude’nın Yüreği” adlı öyküm Poe’nun “The Tell Tale Heart”- “Müzevir” - “Gammaz Yürek” adlı öyküsüyle paralel izlekle yürür. Tek fark olayın yetmişlerde bir Vietnam gazisinin başından geçiyor olmasıdır. Kısacası Poe’nun öyküleri harikadır ve hâlâ benim onları onlu yaşlarda keşfettiğim sırada olduğu derecede okunabilirliğe sahiptir.”
Overlook oteli
King ve Poe ile ilgili bir kıyaslama metni kaleme alsam King’in The Shining (Parıltı)’le başlardım. Bu roman Poe’nun “The Fall of Ushers House” – “Usherlerin Evi”iyle çok benzer bir temaya sahiptir. Overlook oteli Usherler’in evi gibi bir kötü mekândır.
Poe’nun “Kara Kedi” öyküsündeki baltalı cinayet te bu atmosfere fena hâlde uymaktadır. Ayrıca The Shining’deki otobiyografik öğeler de ilginçtir. King ile Poe’nun alkolik geçmişleri tek başına kayda değer bir etkileşimdir. İki yazarın eserlerindeki karakterlerin Shakespeare karakterlerinden esinlenmişliği de böyledir. Ben meseleye kısaca değindim. Meraklılar için engin bir denizdir.
Poe'nun mirası
Poe’nun mirası denince benim aklıma gelen ilk şey Dupin’in dedektif düşünce tarzıyla Morgue Sokağı cinayetinin faalinin sirkten kaçmış bir goril olduğunu bulmasıdır. Çok şaşırmış ve afallamıştım. On üç yaşındaydım. Televizyon bile yoktu o sıralarda. “Altın Böcek”teki kripto çözümün etkileyiciliğini anlattım.
Kaleme aldığı dedektif öyküleri ve eserlerindeki sıkı kaçıkacayip kötü başkahramanlar 19. yüzyılın başında endüstri toplumunda ananelerden kopmuş, şehir denen jangılda kendini yalnız hisseden, raydan çıkan bireylerin gelişini müjdeliyordu. Kırk yaşında hayat mumu sönen Poe şiirleri ve öyküleriyle bir süper nova gibi saçıldı ve bu satırların yazarı da dâhil inanılmaz sayıda yazara ve okura ilham verdi.