Oruç geldi
Oruç geldi. "Ve ağızları misk gibi kokanlar ve o gün insanlara gülden ağır bir söz söylememiş olanlar ve o gün almayı değil hep vermeyi düşünenler ve o gün "sabredenlere hesapsız ecirler verilecektir" müjdesi ile müjdelenmiş olanlar meleklerle birlikte iftar sofrasına oturuyorlar. Allah'ım, şükürler olsun oruçluyuz..."
- "Oruç geldi, ondan bize ölümsüz bir şeyler katılacak demektir."
- Sezai Karakoç
Oruç geldi. Berrak bir gökyüzü, yavru kediler ve denize karışan ırmak... Bunlardan bile daha güzel. Oruç geldi. Sıcak pidenin buğusuna sarılmış bir çocuk, işinden evine dönen ve yaklaştıkça göğsü genişleyen baba ve sofraya son dokunuşlarını yapan anne... Bunlardan bile daha güzel. Oruç geldi. Oruç geldi. Dağların ardına çekilmekte olan güneşin çıkardığı renkler, kuzeyde binlerce yıldır göz kırpan bir yıldız ve Sava'nın Tuna'yla birleştiği yer... Bunlardan bile daha güzel. Oruç geldi. "Ve ağızları misk gibi kokanlar ve o gün insanlara gülden ağır bir söz söylememiş olanlar ve o gün almayı değil hep vermeyi düşünenler ve o gün "sabredenlere hesapsız ecirler verilecektir" müjdesi ile müjdelenmiş olanlar meleklerle birlikte iftar sofrasına oturuyorlar. Allah'ım, şükürler olsun oruçluyuz..."
***
Kendine ait bir zaman. En çok ihtiyaç duyduğumuz günlerde bir kez daha ve yeniden "kendine ait bir zaman" imkânı beliriyor nihayet. Bir dua gibi hep söylediğimiz, ‘Ramazan gelse de "kendimize gelsek"' çağrısı gibi, nihayet geldi. Kendimize gelmenin bütün imkânları açılıyor artık önümüzde. Bütün hır gürüyle, bütün kir pasıyla çıkmaya çalıştığımız bu yer yuvarlağından insan olarak nefes alabilmenin bir merdiveni gibi... Şükürler olsun. "Biz"den başka her şeye ayarlı bu rezil dünyada, her şeyin "biz"e ayarlandığı bir iklimin kapısındayız. Yeniden insan olmanın imkânı... Şükürler olsun.
***
Kadromuz büyüyecek demiştik. Büyüyor da. Fatma Barbarosoğlu, ilk yazısıyla bu sayı aramızda. "100 Yıl" dosyalarımıza devam ediyoruz. Bu sayıda "100 Yılı Anlamak İçin 100 Film" ile karşınızdayız. Listemizi Suat Köçer hazırladı. Birbirinden değerli isimler Türk sinemasını ve Türkiye'yi ele aldılar. Söyleşimizi, Türk sinemasının efsanelerinden biriyle, Hülya Koçyiğit'le yaptık. Çabamız, tüm veçheleriyle olan biteni anlamak, anlamaya çalışmak. Bir diğer dosyamız ise Heidegger. Düşünürü, masanın tam ortasına koyuyoruz. Heidegger düşüncesini, Kasım Küçükalp Hocamızla konuştuk.
Bir diğer söyleşimizi ise Türkçeye de çevrilen "Bir Alman Üstad: Heidegger" kitabıyla da tanıdığımız Alman düşünür Rüdiger Safranski ile yaptık. Safranski'ye Heidegger-Hitler ilişkisi konusunda katılmasak da o da burada. Her iki söyleşiyi de Serdar Bilir hazırladı. Hepsi anılmaya değer elbette ancak tüm içeriğimizi de burada sayamayız haliyle. Son olarak ilgilileri için şunu söylemek lazım belki; izleyen herkesin kalbinde bir iz bırakan Gönül Dağı'nı, gönlünden çıkaran adamla, Mustafa Çiftçi'yle konuştuk. O da içeride.