Nurettin Durman ile "18 Soruda Nasılsın?"
Ağabeyim, mazlum ve sessiz, bense şımarık. Annem ince duyarlıklar hanımefendisinin ikinci sınıfa giderken ölmesi, rahmeti rahmana gitmesi… Budur diyebilirim ilk elden uyarıcı olan. Çok şey görüyor insan o çocuk hâliyle insanlar arasında, akrabalar arasında.
1- Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şey nedir?
Babamın şehirden köye dönüşü. Hafız babam Harput’tan Bingöl’ün Kür Köyüne gelmiş annem ile evlenmiş. Üç kardeşiz.
Hafız Babam köyde evimizin bir odasını dükkân olarak kullanıyor bu yüzden zaman zaman şehre gidip dükkânda satacağı şeyleri alıyor. Böylece yolunu gözlüyoruz hâliyle.
2- Müfredat dışında okuduğunuz ve “çok iyiymiş” dediğiniz ilk kitap neydi?
Yaşar Kemal’in İnce Memed romanı.
3- Doğa mı şehir mi? Şehirse neden, doğaysa neden?
Doğa sağlık afiyet, aslında ayırmak zor. Şehir medeniyet, şehir Medine... Ağaçsız, ormansız bir şehrin nefesi kesilmiş olur. Yani “tık nefes” kalır. Şehrin de ormanı, ağacı, çiçeği, börtü-böceği, kurdu- kuşu olmalı ki yağmuru olsun; ırmağı aksın; yeşillensin etrafı.
4- En beğendiğiniz mimari eser. Neden?
Süleymaniye Camii. Öncelikle bulunduğu yeri ve konumu. Bir tepede İstanbullu olması ve vakarla seyretmesi âlemi. Bir de bir çocuk minarelerden birine bakıp bu minare eğri, diyor ya… Getirin halatları, diyor Koca Sinan. “Bağlayın ve çekin, çocuk ‘Tamam düzeldi.’, deyinceye kadar. Mutmain olsun çocuk.”
5- Neydi o şarkının adı?
Mektebin Bacaları. Uğruna üç arkadaşın karakolluk olması ve tabi ki karakolda polis amcaların; Siz vatandaşı gecenin bu saatinde rahatsız edersiniz ha, deyip surata tokat enseden kıl koparmak ameliyesi.
- Mektebin bacaları (vay lele lele lele)
- Ders verir hocaları (uy aman can kurban)
- Kim yârimi sorarsa
- Odur birincileri
- Ay doğar bedir Allah
- Bu sevda nedir Allah
- Ya benim muradım ver
- Ya beni öldür Allah
6- Biri vardı değil mi “bu insan” olmanızı sağlayan, kimdi o?
Ağabeyim, mazlum ve sessiz, bense şımarık. Annem ince duyarlıklar hanımefendisinin ikinci sınıfa giderken ölmesi, rahmeti rahmana gitmesi… Budur diyebilirim ilk elden uyarıcı olan. Çok şey görüyor insan o çocuk hâliyle insanlar arasında, akrabalar arasında.
7- “Şimdi onsuz olmuyor” dediğiniz en iyi arkadaşınız vardır, kimdir o? Niçin dostunuzdur?
Akran fakiri olmuşuz şimdilerde, geçmiş yaz yağmurları ardından.
8- Koleksiyon yaptığınız bir şey var mı?
Dergilerimin bir kısmını geçenlerde Sıtkı Türkan’a verdim. Acıklı bir not yazmış bana. Kütüphaneme kıyamıyorum. Geniş bir ev istiyorum Allahtan. Pul koleksiyonum var ama yıllardır mahzun olarak saklanıyor bir dolapta. Dergi kolilerimin içinden bir zarfın arkasına 2002 yılında yazdığım ismi konmamış bir şiirimi buldum adına “Ey Hayat Haydi” dedim. İtibar dergisine gönderdim. Derginin basın bülteni geldi şiirimi Ağustos 83 sayısında yayınlamış İbrahim Tenekeci sağ olsun.
9- Şunu görmeden/yapmadan ölmek istemem dediğiniz şey nedir?
Öncellikle evlatlarımın mürüvvetlerini görmek istiyorum. Evli bir kızım ve bir torunum var. Üç tane de evlenmemiş evladım var. Toplu şiirlerimi bir arada görmek yayın aşamasına gelmiş dosyalarımın kitaplaşmasını görmek. Hatırat var. Hayırlısı olsun diyorum neticede Allah Kerim. Ölüm meleği her an gelebilir. Yeter ki son nefeste dilimde ve gönlümde kelime-i şehadet olsun. Burada aziz dostum Yekta Dümer Bey amcaya rahmet diliyorum, Yahya Efendi Dergahının son Şeyhi Abdülhay hazretlerinin hayatı ve derslerini “Hak ve Hakikat Yolcularını İrşad” adıyla yazdığı kitabını yayınevine vermişti, görmesi nasip olmadı. Öldükten sonra kitabı çıktı. Tevekkül sahibi bir zatı muhterem idi. Ne kadar kısmetimiz varsa o kadar olur. Neyi görmemiz yazılmışsa o kadarını görürüz izniyle Yaradan’ın.
10- Bize şimdi bir şiir adı vermeniz gerekse…
Bir Görücü Var
Ey talip eyleme kendine bühtan
Geçmişin gelmişin hesabı da var
Dönen devran mıdır, yoksa sır mıdır
Hepsini gören bir görücü var.
11- Hangi film? Niçin?
Çağrı filmi, çok şey bir şey ile kaim. Vahiy, Kur’an, Son Peygamber.
12- Batı’yı ve Doğu’yu nasıl tanımlarsınız?
Doğu sırlar âlemi. Medeniyetlerin beşiği, ana yurdu. Mekke-Medine, Kudüs, kadim şehirler. Batı, Doğu’yu kıskanan “aç gözlü”.
13- Ejderha mı, Peri Padişahı’nın kızı mı?
Meselenin can alıcı yanı hiç hesapta olmayan nedenlerden dolayı hamlesiz kalmış, olay pasif hâle getirilmiş, aynaya bakılmamıştır. Hâlbuki burada unutulmaması gereken bir tehlike var. Dikkatlerden kaçan, hiç hesaba alınmayan bir korku ormanı… Orada ikamet eden o azılı ejderha, o ateş dilli canavar. Bir nefesiyle olanı biteni bir anda yok eden zalim. Onun elinden kurtulmak eğer kolay olsaydı diğer önemsiz gibi görünen badireleri, hendekleri aşmak, yokuşları çıkmak mümkün olurdu pekâlâ. Lâkin ejderin nefesi çok kuvvetli. Bütün mesele onun bakışlarından kaçıp büyük bir maharetle boynuna kemendi dolamak.
Meselenin özü budur!
Şiir burada başlamaktadır...
14- Uçakların uçtuğuna inanıyor musunuz?
Bulutların yürüdüğünü görmüşlüğüm vardır. Hezarfen Ahmet Çelebiye (1609-1640) inanıyorum.
15- Dergide bir duvarımız var. Orası için bir cümle söyler misiniz?
Ey fani ey ezel rüzgârının savurduğu hayat
Biraz iyilik tohumlarını barındır yüreğinde
Ceylanlarını ahularını kuşlarını böceklerini
Sal gitsin yurdumun ormanlarına bir güzel
16- Siz şimdi gittiğiniz o şehri çok sevmişsinizdir. Biraz anlatsanıza?
Gittim, bizi gezdirdiler, aaa dedim; Fatih’in Hocası Akşemseddin burada mı medfun imiş. Okuyoruz ama aklımızda kalmıyor demek. Zaten buralıymış, dediler. Fatiha okudum. Dağları tepeleri, ahşap tarihi konakları gezdirdiler, izah ettiler, yaylaya çıkalım dediler, çıktık ki yaylanın adı Karagöl imiş.
Seyreyledim etrafı soğuk suyundan içtim, bizim köyün yaylasının adı da Karagöl dedim Alaattin Yılmaza. Böyle, böyle oldu kendi çocukluğumu hatırladım, yaylamızı gözümün önüne getirdim, yayla havası almış oldum bu yaşımda.
17- Bize bir nasihat vermenizi istesek…
Nasihat vermek kolaydır ama nasihat dinlemek, yerine getirmek zordur.
18- Nasılsınız?
İyilikler güzellikler çoğalsın diye dua etmekteyim.