Nihat! Nihat! Nihaaaat!
Nihat kadar Esenlerspor dakonuşuluyordur artık. Uzunzamandır beklenen, amatörtakımdan çıkmayan topçudur obundan böyle. 8’de devre 15’tebiten, üç kornerin bir penaltıettiği sokak arası maçlardakiipini koparan ortaokulçocuklarının da hayalidir Nihat.Ayakkabı eskitme canavarıolan oğlunun meşin topa falsoverebildiğini gören babaların dabi umudu...
Bu yazıyı yazmaya 2008 yılının 15 Haziran gecesinde, Erzurum’un Hasankale ilçesine bağlı Pasinler köyündeki toprak damlı kerpiç bir evde karar vermiştim. İlerisi için kendime sipariş ettiğim bir ahde vefa yazısıdır bu.
Bunu üst not farz edip ‘asıl mesele’ye başlayalım o zaman.
Şu anda 41 yaşında olan Nihat Kahveci’yi yakın dönem futbol ilgilileri bir çırpıda hatırlar. “Kim o yahu” diyenler için ise futbola sadece “biz mi kazandık oğlum” mesafesinde değer veren annemin hafızasından ipucu verebiliriz. “Anne, hani o yaz köyde izlediğimiz maçta Türkiye gol attıkça sabah tarlaya gitmek için yatsıdan sonra uyuyan insanları uyandıracak kadar bağırmıştık ya… Nihat işte o golleri atan çocuk…”
2001 yılındaki İspanya yolculuğu aslında 1998 yılında başlamıştır Nihat’ın. Onu ilk defa Beşiktaş A takıma alan John Benjamin Toshack, 2001-2002 sezonun ortasında Real Sociedad’a götüren isimdir aynı zamanda.
‘O çocuk’un hikayesi için Esenler’e uzanalım önce... Nasıl ki, Emre Belözoğlu Zeytinburnu, Arda Turan Bayrampaşa çocuğu ise Nihat Kahveci de Esenler çocuğudur. Dört Yolu, Atışalanı’nı iyi bilir. Daha sonraları forvet arkasına düşen sağ kanat bindirmelerinin hikayesi de en dipten, Esenlerspor’dan başlar. Hamuru, Kemer Stadı’nda yoğrulmuştur. Ve nihayetinde İstanbul taşrasının bağrından çıkıp 18 yaşında Beşiktaş forması giymiştir.
2001 yılındaki İspanya yolculuğu aslında 1998 yılında başlamıştır Nihat’ın. Onu ilk defa Beşiktaş A takıma alan John Benjamin Toshack, 2001-2002 sezonun ortasında Real Sociedad’a götüren isimdir aynı zamanda.
Oysa Beşiktaş’taki ilklerinde yenilgi vardır Nihat’ın... Siyah beyaz formayı ilk defa 9 Kasım 1997’de Bursaspor’a karşı giyer. 72. dakikada oyuna girip sahadan 2-1 yenik ayrılır. İlk golünü 14 Şubat 1998’de Trabzonspor’a atsa da yedikleri üç golün karşısında bunun hiçbir değeri yoktur. Fakat genç adam fileleri sarsmıştırbir kere.
- Yenile yenile serpilen Nihat, kısa süre sonra önemli bir zaferin mimarı olur... Aynı sezonun Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında Toshack onu 90 dakikanın sonlarında oyuna sokar ve Nihat uzatmaların 112. dakikasında attığı golle takımına kupayı kazandırır.
Nihat kadar Esenlerspor da konuşuluyordur artık. Uzun zamandır beklenen, amatör takımdan çıkmayan topçudur o bundan böyle. 8’de devre 15’te biten, üç kornerin bir penaltı ettiği sokak arası maçlardaki ipini koparan ortaokul çocuklarının da hayalidir Nihat. Ayakkabı eskitme canavarı olan oğlunun meşin topa falso verebildiğini gören babaların da bi umudu...
Ve o umutlar bir anda İspanya’ya kadar uzanır. Dönemin Beşiktaş teknik direktörü Christoph Daum her ne kadar “Nihat’ı satmak, şampiyonluğu satmaktır” dese de Nihat artık sağ ayağından çıkan füzeleri San Sebastian kentinin takımı Real Sociedad için atacaktır.
Nihat’ın füze hikayesi için en uygun yerdeyiz aslında şu anda. Topa buradan vurursak kaleyi tutması işten bile değil...
Tarih 19 Kasım 2000. Nihat henüz Beşiktaş’ta. İnönü Stadı’nda bir Şampiyonlar Ligi maçı ve rakip dünya devi Barcelona. Overmars, Rivaldo ve Kluivert topluluğunun 3-0 dağıldığı maçta goller kadar unutulmaz bir an vardır. Son dakikalar... Sağ çaprazdan kazanılan serbest vuruşta topun başındadır 8 numaralı adam. Maçtan önce basın toplantısında kendisini tanımadığını söyleyen Barcelona’nın teknik direktörü Serra Ferre için atacaktır sıradaki füzesini. O top, O ‘Nihat Füzesi’, Barcelona barajını dağıtmış fakat 90 denilen yerde patlayıp, gol olmamıştır. Ama sadece Serra Ferre değil, bir süre sonra tüm İspanya’nın yere göğe sığdıramadığı Nihat’ı herkes tanımıştır...
Dönelim İspanya’ya. Bir sene önce küme düşmekten kıl payı kurtulan Real Sociedad’ın az kalsın lig şampiyonu olabileceği o sezona. Nihat, 38 maçın 35’inde oynayıp 23 gol atarak gol krallığında Brezilyalı Ronaldo ile ikinciliği paylaşmıştır. Döneminin yıldızları Raul, Vieri, İnzaghi, Henry ve Van Nistelrooy ise arkasından bakakalmıştır.
2004’te İspanya’da yılın futbolcusu seçildiğinde tüm gözler Nihat’ın üstündedir artık.
Ertesi sezonun yarısında ise ciddi bir sakatlık geçirmişti Nihat. Oynamıyordu. Fakat çabuk toparladı genç adam ve ardından da başka bir İspanyol takımı olan Villareal’e yelken açtı. Bu arada NTV kanalı da La Liga’yı hücrelerine kadar keşfeden Türk futbol izleyicisini keşfetmişti. Planlara Nihat da eklenmişti. “Bilader Beşiktaş’ın maçı kaçta?” sorusu artık tek sorulmuyordu. Galatasaray’ın Fener’in maçı da... Cumartesi-Çarşamba maç trafiğini de ondan öğrenmiştik zaten.
Biz onu bir sonraki adım için Real Madrid’e çok yakıştırsak da o yuvasına dönmüştü 2009’da… Yıldırım Demirören’in büyük transferi, uzun yıllar sonra Süper Lig’deki ilk golünü 17 Ekim’de Kasımpaşa’ya atsa da sonrası virandı. 23 maçta hepi topu 3 gol atabilmişti. Her şey çok hızlı gelişiyordu, 1-1 biten bir Konyaspor maçı içinde takım arkadaşı Ricardo Quaresma ile stattan ayrılırken de spor yazarı Turgay Demirel ile tartışınca takımdan ayrılma kararı almıştı..
- Ve hiç kondurulmayan bitiş.. 18 Mayıs 2011 günü Beşiktaş, “Profesyonel futbolcularımızdan Nihat Kahveci ile aramızdaki mevcut sözleşme karşılıklı anlaşılarak sona erdirilmiştir” duygusuzluğu ile duyurmuştu Nihat’ın bitişini. Altı ay sonra da futbolu bırakmıştı.
Akıllarda, 2008’de Çeklere karşı 2-0 geriden gelip son iki dakikada iki gol atarak ‘geri dönüş’ ifadesine ad veren Nihat ile üç yıl sonra bir jübile bile yapılmayan Nihat Kahveci var şimdi. Vefasızlığın da vefasızlığıdır bu yapılan. YouTube olmasa, “Nihat Nihat Nihaaat” bağrışmalarıyla gözlerimiz de dolmayacak bir daha.
O Nihat ne yapıyor diye merak eden olursa twitter’dan takip edebilir. Sanırım İspanya’da antrenörlükle meşgul. Arşivinden de çok iyi videolar paylaşıyor, bir anlamda kendini yad ediyor...