Müslüman ölümü göze alan adamdır
Adın Muhammed olursa ölürsün bu dünyada. Fatmaysan seni senden zorla çalarlar ve dünyayı dar ederler sana. “Allah affetsin ben namaz filan kılmıyorum ama şu minare var ya şu minare orada hep dursun” diyorsan önce minareni yıkarlar senin, sonra yüzlerce yıllık yaşanmışlığın kokusu sinmiş toprağından ederler seni.
Bana kalırsa bunun bir tek cevabı var; İslam, kendi insan olarak kalabilmenin derdine düşenler için bir potansiyeldir, imkândır, korunaklı bir limandır. İnsanlık İslam’la bir kez daha sefere çıkacak olursa zafer kaçınılmaz olacaktır çünkü. Bunu iyi biliyorlar.
İslam’ı terörle özdeşleştirerek gayrimüslimler nezdinde İslam’ın bir seçenek olarak görülmesinin önüne geçilmek isteniyor. Bu yüzden Müslümanların birbirini kırmaları için tezgâhlar kuruluyor ve Müslümanlar bütün dünya nezdinde olduğu kadar birbirleri nezdinde de itibarsızlaştırılıyor.
Bir şey daha yapıyorlar; İçinde bulunduğumuz çağa bir söz söyleme potansiyeline sahip tek unsur olan Müslümanlar söyleyecekleri sözü arıyorlarken biz onların söyleyecekleri sözü belirleyelim ve biz ne istiyorsak onu söylemiş olsunlar kafasıyla yine İslam’ın doğal mecrasının dışında “paralel”, “ılımlı”, “iş gördürülebilir” yapıları destekliyorlar. Ve o meşhur kabak her halükarda Müslümanların başına patlıyor.
Biz Müslümanlar, yaşadığımız çağa bir söz söylememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun arayışındayız. Bu yüzdendir saçmalamalarımız, git-gellerimiz, üzerimizde bazı şeylerin sakil duruşu, aldanışlarımız, hayal kırıklıklarımız, ikide bir aynı duvara toslamalarımız…
Bu tabloya dışarıdan bakanların gördükleri şey kaostan başka bir şey olmayabilir. Oysa biz ritmimizi arıyoruz, ritmimizi arıyoruz ki söyleyeceğimiz söze erebilelim. Dünyanın her yerinde adımızdan sebep öldürülüyor oluşumuzun başkaca bir sebebi yok kanaatimce. Bilmedikleri bir şey var ama; ölüm bizim rutinimizdir! Ennihayetinde ölmek için geldik dünyaya. Aramaya devam öyleyse…
Bana kalırsa bunun bir tek cevabı var; İslam, kendi insan olarak kalabilmenin derdine düşenler için bir potansiyeldir, imkândır, korunaklı bir limandır. İnsanlık İslam’la bir kez daha sefere çıkacak olursa zafer kaçınılmaz olacaktır çünkü. Bunu iyi biliyorlar.
İslam’ı terörle özdeşleştirerek gayrimüslimler nezdinde İslam’ın bir seçenek olarak görülmesinin önüne geçilmek isteniyor. Bu yüzden Müslümanların birbirini kırmaları için tezgâhlar kuruluyor ve Müslümanlar bütün dünya nezdinde olduğu kadar birbirleri nezdinde de itibarsızlaştırılıyor.
Bir şey daha yapıyorlar; İçinde bulunduğumuz çağa bir söz söyleme potansiyeline sahip tek unsur olan Müslümanlar söyleyecekleri sözü arıyorlarken biz onların söyleyecekleri sözü belirleyelim ve biz ne istiyorsak onu söylemiş olsunlar kafasıyla yine İslam’ın doğal mecrasının dışında “paralel”, “ılımlı”, “iş gördürülebilir” yapıları destekliyorlar. Ve o meşhur kabak her halükarda Müslümanların başına patlıyor.
Biz Müslümanlar, yaşadığımız çağa bir söz söylememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun arayışındayız. Bu yüzdendir saçmalamalarımız, git-gellerimiz, üzerimizde bazı şeylerin sakil duruşu, aldanışlarımız, hayal kırıklıklarımız, ikide bir aynı duvara toslamalarımız…
Bu tabloya dışarıdan bakanların gördükleri şey kaostan başka bir şey olmayabilir. Oysa biz ritmimizi arıyoruz, ritmimizi arıyoruz ki söyleyeceğimiz söze erebilelim. Dünyanın her yerinde adımızdan sebep öldürülüyor oluşumuzun başkaca bir sebebi yok kanaatimce. Bilmedikleri bir şey var ama; ölüm bizim rutinimizdir! Ennihayetinde ölmek için geldik dünyaya. Aramaya devam öyleyse…
Bana kalırsa bunun bir tek cevabı var; İslam, kendi insan olarak kalabilmenin derdine düşenler için bir potansiyeldir, imkândır, korunaklı bir limandır. İnsanlık İslam’la bir kez daha sefere çıkacak olursa zafer kaçınılmaz olacaktır çünkü. Bunu iyi biliyorlar.
İslam’ı terörle özdeşleştirerek gayrimüslimler nezdinde İslam’ın bir seçenek olarak görülmesinin önüne geçilmek isteniyor. Bu yüzden Müslümanların birbirini kırmaları için tezgâhlar kuruluyor ve Müslümanlar bütün dünya nezdinde olduğu kadar birbirleri nezdinde de itibarsızlaştırılıyor.
Bir şey daha yapıyorlar; İçinde bulunduğumuz çağa bir söz söyleme potansiyeline sahip tek unsur olan Müslümanlar söyleyecekleri sözü arıyorlarken biz onların söyleyecekleri sözü belirleyelim ve biz ne istiyorsak onu söylemiş olsunlar kafasıyla yine İslam’ın doğal mecrasının dışında “paralel”, “ılımlı”, “iş gördürülebilir” yapıları destekliyorlar. Ve o meşhur kabak her halükarda Müslümanların başına patlıyor.
Biz Müslümanlar, yaşadığımız çağa bir söz söylememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun arayışındayız. Bu yüzdendir saçmalamalarımız, git-gellerimiz, üzerimizde bazı şeylerin sakil duruşu, aldanışlarımız, hayal kırıklıklarımız, ikide bir aynı duvara toslamalarımız…
Bu tabloya dışarıdan bakanların gördükleri şey kaostan başka bir şey olmayabilir. Oysa biz ritmimizi arıyoruz, ritmimizi arıyoruz ki söyleyeceğimiz söze erebilelim. Dünyanın her yerinde adımızdan sebep öldürülüyor oluşumuzun başkaca bir sebebi yok kanaatimce. Bilmedikleri bir şey var ama; ölüm bizim rutinimizdir! Ennihayetinde ölmek için geldik dünyaya. Aramaya devam öyleyse…
Bana kalırsa bunun bir tek cevabı var; İslam, kendi insan olarak kalabilmenin derdine düşenler için bir potansiyeldir, imkândır, korunaklı bir limandır. İnsanlık İslam’la bir kez daha sefere çıkacak olursa zafer kaçınılmaz olacaktır çünkü. Bunu iyi biliyorlar.
İslam’ı terörle özdeşleştirerek gayrimüslimler nezdinde İslam’ın bir seçenek olarak görülmesinin önüne geçilmek isteniyor. Bu yüzden Müslümanların birbirini kırmaları için tezgâhlar kuruluyor ve Müslümanlar bütün dünya nezdinde olduğu kadar birbirleri nezdinde de itibarsızlaştırılıyor.
Bir şey daha yapıyorlar; İçinde bulunduğumuz çağa bir söz söyleme potansiyeline sahip tek unsur olan Müslümanlar söyleyecekleri sözü arıyorlarken biz onların söyleyecekleri sözü belirleyelim ve biz ne istiyorsak onu söylemiş olsunlar kafasıyla yine İslam’ın doğal mecrasının dışında “paralel”, “ılımlı”, “iş gördürülebilir” yapıları destekliyorlar. Ve o meşhur kabak her halükarda Müslümanların başına patlıyor.
Biz Müslümanlar, yaşadığımız çağa bir söz söylememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun arayışındayız. Bu yüzdendir saçmalamalarımız, git-gellerimiz, üzerimizde bazı şeylerin sakil duruşu, aldanışlarımız, hayal kırıklıklarımız, ikide bir aynı duvara toslamalarımız…
Bu tabloya dışarıdan bakanların gördükleri şey kaostan başka bir şey olmayabilir. Oysa biz ritmimizi arıyoruz, ritmimizi arıyoruz ki söyleyeceğimiz söze erebilelim. Dünyanın her yerinde adımızdan sebep öldürülüyor oluşumuzun başkaca bir sebebi yok kanaatimce. Bilmedikleri bir şey var ama; ölüm bizim rutinimizdir! Ennihayetinde ölmek için geldik dünyaya. Aramaya devam öyleyse…
Bana kalırsa bunun bir tek cevabı var; İslam, kendi insan olarak kalabilmenin derdine düşenler için bir potansiyeldir, imkândır, korunaklı bir limandır. İnsanlık İslam’la bir kez daha sefere çıkacak olursa zafer kaçınılmaz olacaktır çünkü. Bunu iyi biliyorlar.
İslam’ı terörle özdeşleştirerek gayrimüslimler nezdinde İslam’ın bir seçenek olarak görülmesinin önüne geçilmek isteniyor. Bu yüzden Müslümanların birbirini kırmaları için tezgâhlar kuruluyor ve Müslümanlar bütün dünya nezdinde olduğu kadar birbirleri nezdinde de itibarsızlaştırılıyor.
Bir şey daha yapıyorlar; İçinde bulunduğumuz çağa bir söz söyleme potansiyeline sahip tek unsur olan Müslümanlar söyleyecekleri sözü arıyorlarken biz onların söyleyecekleri sözü belirleyelim ve biz ne istiyorsak onu söylemiş olsunlar kafasıyla yine İslam’ın doğal mecrasının dışında “paralel”, “ılımlı”, “iş gördürülebilir” yapıları destekliyorlar. Ve o meşhur kabak her halükarda Müslümanların başına patlıyor.
Biz Müslümanlar, yaşadığımız çağa bir söz söylememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun arayışındayız. Bu yüzdendir saçmalamalarımız, git-gellerimiz, üzerimizde bazı şeylerin sakil duruşu, aldanışlarımız, hayal kırıklıklarımız, ikide bir aynı duvara toslamalarımız…
Bu tabloya dışarıdan bakanların gördükleri şey kaostan başka bir şey olmayabilir. Oysa biz ritmimizi arıyoruz, ritmimizi arıyoruz ki söyleyeceğimiz söze erebilelim. Dünyanın her yerinde adımızdan sebep öldürülüyor oluşumuzun başkaca bir sebebi yok kanaatimce. Bilmedikleri bir şey var ama; ölüm bizim rutinimizdir! Ennihayetinde ölmek için geldik dünyaya. Aramaya devam öyleyse…
Bana kalırsa bunun bir tek cevabı var; İslam, kendi insan olarak kalabilmenin derdine düşenler için bir potansiyeldir, imkândır, korunaklı bir limandır. İnsanlık İslam’la bir kez daha sefere çıkacak olursa zafer kaçınılmaz olacaktır çünkü. Bunu iyi biliyorlar.
İslam’ı terörle özdeşleştirerek gayrimüslimler nezdinde İslam’ın bir seçenek olarak görülmesinin önüne geçilmek isteniyor. Bu yüzden Müslümanların birbirini kırmaları için tezgâhlar kuruluyor ve Müslümanlar bütün dünya nezdinde olduğu kadar birbirleri nezdinde de itibarsızlaştırılıyor.
Bir şey daha yapıyorlar; İçinde bulunduğumuz çağa bir söz söyleme potansiyeline sahip tek unsur olan Müslümanlar söyleyecekleri sözü arıyorlarken biz onların söyleyecekleri sözü belirleyelim ve biz ne istiyorsak onu söylemiş olsunlar kafasıyla yine İslam’ın doğal mecrasının dışında “paralel”, “ılımlı”, “iş gördürülebilir” yapıları destekliyorlar. Ve o meşhur kabak her halükarda Müslümanların başına patlıyor.
Biz Müslümanlar, yaşadığımız çağa bir söz söylememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun arayışındayız. Bu yüzdendir saçmalamalarımız, git-gellerimiz, üzerimizde bazı şeylerin sakil duruşu, aldanışlarımız, hayal kırıklıklarımız, ikide bir aynı duvara toslamalarımız…
Bu tabloya dışarıdan bakanların gördükleri şey kaostan başka bir şey olmayabilir. Oysa biz ritmimizi arıyoruz, ritmimizi arıyoruz ki söyleyeceğimiz söze erebilelim. Dünyanın her yerinde adımızdan sebep öldürülüyor oluşumuzun başkaca bir sebebi yok kanaatimce. Bilmedikleri bir şey var ama; ölüm bizim rutinimizdir! Ennihayetinde ölmek için geldik dünyaya. Aramaya devam öyleyse…
Bana kalırsa bunun bir tek cevabı var; İslam, kendi insan olarak kalabilmenin derdine düşenler için bir potansiyeldir, imkândır, korunaklı bir limandır. İnsanlık İslam’la bir kez daha sefere çıkacak olursa zafer kaçınılmaz olacaktır çünkü. Bunu iyi biliyorlar.
İslam’ı terörle özdeşleştirerek gayrimüslimler nezdinde İslam’ın bir seçenek olarak görülmesinin önüne geçilmek isteniyor. Bu yüzden Müslümanların birbirini kırmaları için tezgâhlar kuruluyor ve Müslümanlar bütün dünya nezdinde olduğu kadar birbirleri nezdinde de itibarsızlaştırılıyor.
Bir şey daha yapıyorlar; İçinde bulunduğumuz çağa bir söz söyleme potansiyeline sahip tek unsur olan Müslümanlar söyleyecekleri sözü arıyorlarken biz onların söyleyecekleri sözü belirleyelim ve biz ne istiyorsak onu söylemiş olsunlar kafasıyla yine İslam’ın doğal mecrasının dışında “paralel”, “ılımlı”, “iş gördürülebilir” yapıları destekliyorlar. Ve o meşhur kabak her halükarda Müslümanların başına patlıyor.
Biz Müslümanlar, yaşadığımız çağa bir söz söylememiz gerektiğinin farkındayız. Bunun arayışındayız. Bu yüzdendir saçmalamalarımız, git-gellerimiz, üzerimizde bazı şeylerin sakil duruşu, aldanışlarımız, hayal kırıklıklarımız, ikide bir aynı duvara toslamalarımız…
Bu tabloya dışarıdan bakanların gördükleri şey kaostan başka bir şey olmayabilir. Oysa biz ritmimizi arıyoruz, ritmimizi arıyoruz ki söyleyeceğimiz söze erebilelim. Dünyanın her yerinde adımızdan sebep öldürülüyor oluşumuzun başkaca bir sebebi yok kanaatimce. Bilmedikleri bir şey var ama; ölüm bizim rutinimizdir! Ennihayetinde ölmek için geldik dünyaya. Aramaya devam öyleyse…