Modern dünyada Müslüman olmak ve Müslüman kalmak
Genç bir Müslümanın bu sözde modern dünyada yaşayabilmesinin tek yoluiçinde huzur barındırmasıdır ve bu da Müslüman olmanın temel taşıdır. Bununda yolu günlük hayatın rutinine, daha çok durgunluk katmaktır. Müslüman yada değil, kişi sekinetini kaybederse kendisinden kopar/uzaklaşır. Bu durumdada muazzam modern dünya da onları kendi içine almak için hazırda bekler.
Modern Dünya nedir? Bana sorarsanız modern dünya ve antik dünya temelde aynı dünyadır. Tabi belli değişiklikler var; bilim ve tıpta, ulaşımda, yemek ve tarımda ve özellikle teknolojide olan gelişmelerden ötürü bazı değişiklikler var. Dünyanın gelişip ilerlemiş görünmesi inkar edilemez. Teknolojideki bazı gelişmeler neredeyse mucizevi boyutlara ulaştı bugün insanlar için, ulaşılabilir kıldıklarından dolayı elbette.
Dahası bu gelişmeler bize kendilerini sıradışı bir kolaylık, ulaşılabilirlik ve rahatlıkla sunarlar. Mesela internetin gelişi yeteri kadar hayret uyandırıcıydı fakat cep telefonları içine internet de dahil edilerek, sonunda bir telefonun nasıl olabileceğine dair beklentilerin çok ötesine geçildi. Mecazi anlamda ya da neredeyse kelimesi kelimesine cep telefonu dünyayı insanların cebine veya çantasına koymuş oldu.
Yine de en temeldeki gerçeklikte, modern ya da eski fark etmeden, dünya, dünya olarak kalmaya devam eder. Peki ya dünya nedir? Yerkürenin sürekli olarak insanları peşinden sürükleyen ve bıkmadan, usanmadan kendisi için insanları arayan dinamik ve fevkalade yönüdür. Dünya darken kastettiğimiz budur.
Dünyanın bu özelliği, dünyayı bir lanetmiş gibi gördüğümüz anlamına gelmez. Dünya lanetlenmiş ya da kutsanmış olması üzerine düşünmeye çok da gerek yok aslında. Çoğunlukla, insanlar için bir olanak olarak yaratıldı. Asıl imkanların dünyası yani. Dünyaya gelmek şahane bir nimettir ve burada yapacağımız seçimlerle dünyevi hayatta ve ebedi hayatta bizi etkileme şansı vardır.
İnsan dünyadan çıktıktan sonra sonuçları ruhumuz adına değiştirmek imkansızdır. Modernlik gelişmelerle birlikte gittikçe daha da yaygınlaşırken gelişmelerle birlikte insanlar da özellikle ruhani meselelerden kopmaya daha yatkındır. Modern dünya ve ona ait her şey o kadar tahrik edicidir ki tamamen dünyaya ait olmamak için savaş vermeliyiz. Kulağa şaşırtıcı gelse de bu hızlı, meşgul dünyada durgunluğa erişebilmek mümkün. Fakat bu şahane dünyevi gelişmeler ve bir dünya aletle bizleri oyaladığından ne kadar ele geçirilmiş ve tahrik edilmiş olduğumuzu farketmiyoruz.
Bu, cep telefonlarımızı teslim edip bilgisayarlarımızı kapatalım demek değil. Fakat yaşlı-genç herkes dünyanın sunduklarının kişinin kendisine hizmet mi ettiğini yoksa sabotaj da mı bulunduğunu farketmeyi öğrenmelidir. Herkes dengenin nerde olduğunu bulmaya çalışmalı ve sonra kişisel çizgisini çekmelidir. Kişisel gelişim, içsel denge ve huzur cep telefonunda saatlerce konuşmakla ele geçmez.
Genç bir Müslümanın bu sözde modern dünyada yaşayabilmesinin tek yolu içinde huzur barındırmasıdır ve bu da Müslüman olmanın temel taşıdır. Ve bunun da yolu günlük hayatın rutinine, daha çok durgunluk katmaktır. Müslüman ya da değil, kişi durgunluğunu kaybederse kendisinden kopar/uzaklaşır. Bu durumda da muazzam modern dünya da onları kendi içine almak için hazırda bekler.
Bu tartışmanın sonucunda, genç bir Müslüman bu sözde modern dünyada nasıl Müslüman olur ve nasıl Müslüman kalır sorusu geliyor akla. Bana göre bu sorunun cevabı büyük ölçüde tek şeyde odaklanır: kişisel sorumluluk. Kişi dünyanın sunduğu gerçek fırsatların neler olduğunu anlamalıdır. En azından bunu başarabilen insanlar var.
Gençler anlamalı ki modern dünyanın baştan çıkarıcılığı durmak bilmez. Dünyanın kendisine çekim gücü tüm ulusal, kültürel, etnik, dindar, yaşlı-genç herkesi içine alır.
Günümüz genç Müslümanları zamanın ne kadar hızlı geçtiğinin farkına varmalılardır. Gittikçe saatler dakika gibi geçmeye başlar. Yaşlı ve genç insanlar dünyanın fırsatlarını anlamak için uğraşmalılar. Fakat kişi aynı zamanda farkına varmalıdır ki kişinin hayatını öncelikle dünyeviliğe boyun eğmekle geçer. Eğer genç bir müslüman kendini bu durumda bulursa kendini bir kurban gibi görmek yerine, kişi yeni bir niyet edinmeli ve uyanmalıdır.