Modada yeni moda: Sürdürülebilirlik
Moda olmadan dünyanın ömrünü uzatamayacağını fark eden birileri devrede artık ve kimse onlara bugüne kadar bunu söyleyenlere yakıştırılan "anarşist" sıfatını yakıştırmıyor. Çünkü artık anarşist duyarlılıklar da moda!
"Yavaşlık Allah Işığıdır"
Baudrillard, bedenin, bugüne kadar taşıdığı hem toplumsal hem bireysel anlamlarına ilave olarak yüklenen ideolojik ayrımların veya ahlâki göstergelerin, kıyafet taşımanın ötesine geçip ruhun yerini aldığını savunur. Tüketilen şeylerin en işlevsel hedefi ve en çok anlamlısı bulunmuştur artık. Beden. Paranın aynı insanlar tarafından dağıtılıp tekrar aynı insanlar tarafından geri toplanmasının tek yolunun "beden" farkındalığını yönetmekten geçtiğini fark edenler; bin yıllık bir püri-tanzim çağından sonra fiziksel ve cinsel özgürleşme biçimi adı altında ve bedenin "yeniden keşfi" kılıfında "moda" kavramlar, moda akımlar, moda ideolojiler, moda elbiseler doğurdu. İlanihaye maddede kalabalıklaştıkça mana kayboldu. Turner'in dediği yere gelinmişti artık; beden, sosyal ontolojinin temel öğesi olarak karşımızda dikilmekteydi.
Bedene teolojik bakmanın sonucu oluşan "iç" ve "dış" tasnifinde Turner, dış-bedenin normatif ve sosyal olanı, başka bir ifadeyle bir temsiliyeti işaret ettiğini savunur. Bu bağlamda bedenin üzerinde tıbbi, ahlâki ve tecimsel bir kuvvetler dizgesi bulunur. Bu kuvvetlerden biri de tecimsel bir dizge olan modadır. Latince "sınırlanamayan" anlamına gelen "modus" kelimesinden türemiş olan, sınırsız MODA: Daha fazla kâr, değişken zevkler, bireyin karar mekânizmasından çıkıp üreticinin kararı ile yapılan alışveriş. Başkalarının senin adına seçim yapmasına izin verip üzerine para ödemeye gönüllü kölelik. "Hızlı Moda" ile yok olan bir dünyaya rağmen daha fazla gelir elde etmeyi salık veren cehalet. "Dünya Trend Birliği" ile sürüm sürüm sürülen ve paşa paşa uyulan dikteler bütünü. İnsanı hatta insanlığı bölerek kategorize eden düşünce özürlü simülasyon paketi. Temel olan ihtiyaç ile moda olan arasında bağ kurdurmayan diklemesine psikoz... Moda!
İşleyiş şudur: MODA tutumlar, yıpranmaya ve genişlemeye başlayıncaya kadar hükmeder. Kitlelerin hevesiyle moda olan pantolon veya düşünce sokakta onay aldığında ise moda belirleyicileri için çoktan "demode" olmuştur. O yüzden trendleri yapanlar iki yıl önden gider, trendlere yüksek bedeller ödeyip uyanlar bir yıl. Trendleri düşük maliyetle giyenler ise üçüncü yıldaki "ayağa düştü" tanımına karşılık gelir. Moda fikirler de tıpkı pantolon gibi bezdirici bir hâle gelip ayağa düşünce, düşünce de ilerler. Kuhn'a göre, egemen paradigmada tatminkar bir şekilde cevaplanamayan sorular bir tür kırılmaya yol açar ve bu dala ait kişilerce yeni bir paradigma oluşana kadar sürer. Moda olan aynı zamanda "temel olan" yere dayandığı noktada ise gerçeği işaret eder. Tıpkı bugün olduğu gibi. Bugün moda olan değişim ve hız, temel olan gerçeğe yani "doğa" kavramına dayandı. Akışkanlık kırıldı! Modası geçmeyecek koca bir sorunu var artık dünyanın: ÇEVRE KİRLİLİĞİ.
Bu yüzden yeni moda "SÜRDÜREBİ- LİRLİK". Temel felsefesi; uzun süreli giyilebilecek, kalitesi yüksek, detaysız ürünler. Bu ürünlerin üretimini ise yerel kaynaklar, yerel moda tarzları ve doğal malzemelerle sağlamak. Beraberinde gelen "Yavaş Tasarım" ile endüstri devrimi öncesinin, insan emeğine ve doğal malzemeye dayalı bir tür el sanatı olan tekstil üretimine geri dönüş. Yani sınırlı, yavaş, sürdürülebilir, basit fakat değerli olan ne varsa artık MODA.
"Yavaş moda", sadece giyim değil yaşamın da felsefesini temsil ediyor. Bedenin üzerindekinin ne olduğu ise başlı başına bir alan göstergesi.
ARTIK HAVALI OLMANIN TEK YOLU DUYARLI OLMAKTAN GEÇIYOR
Hollywood'un ve bir parça entelektüel birikimi olan sosyetesinin yeni modası da böylece "eskiyi giymek" olarak değişti. Cambridge Düşesi Kate Middleton veya ünlü oyuncu Cate Blanchett gibi isimler eski kıyafetleriyle yeni davetlere katılarak sürdürülebilir moda ve çevre duyarlılığı ile modası geçmeyecek bir modanın öncüleri oldu bile. Dünya devi markalarda da gerçek kürk kullanmayı bırakalı ve kürk tartışması kapanalı çok oldu. Devler stratejilerini sürdürülebilir bir tedarik zincirine yöneltiyor. Diğerleri için ise yaşam şansı kalmayacak gibi görünüyor. Durumu bireye indirgediğimizde ise moda olarak alışveriş yapmak daha ziyade psikozlu mutsuz insanları temsil ediyor artık, çok amaçlı ve az parça kıyafete sahip olmak ise entelektüel ve elit bir kimlik taşıyor. Bu aslında zaten hep böyleydi. Şimdiki farkı; artık moda! Moda olmadan dünyanın ömrünü uzatamayacağını fark eden birileri devrede artık ve kimse onlara bugüne kadar bunu söyleyenlere yakıştırılan "anarşist" sıfatını yakıştırmıyor.
Çünkü artık anarşist duyarlılıklar da moda! Blumer, giyim kuşama, süs ile donatmaya hapsetmenin irrasyonel olduğunu iddia ederken modanın, ahlâk kavramını hatta cenaze hizmetleri gibi manevi bir alanı dahi kolaylıkla yönetebildiğini örnek verir. Görülen o ki yaratan, farklı kitaplarla hep aynı ahlâkı anlatsa da ahlâk moda ile hep farklı yaratıcılar yaratmıştır. Çünkü metaların farklılaşan niteliği kendini en açık şekilde modada gösterir. Bir diğer ifadeyle moda, "farklılaşma ile değişimin çekiciliği"ni "benzerlik ile uyumun çekiciliği"yle birleştirir ve metalar üzerinden toplumsal farklılıkların sınıfsal bir öz ile ifadesini sağlar. Bu eksende modaya uygun yaşam; bir yanda bir toplumsal gruba bağlanıp onun içinde erimeye ona ait olmaya çalışan insanlar, öte yanda bireysel farklılaşma ve grubun diğer mensuplarından ayırt edilebilir olmaya çalışan aynı insanların buradan bakılınca çok da anlaşılamayan ama süregelen çabası gibi görünmektedir. İnsanlık tarihinin dilemması olsa gerek bu; hür irade karşısında "el-alem putu"! Hâl böyle olunca; "mademki putumuz baki, dünyayı kurtarmasını söyletelim hadi" dedi birileri!
YAVAŞLA YOKSA YOK OLACAKSIN!
Tüm bu olanlar ekseninde bugün itibarı ile sorumlu giyinmek, sorumlu yaşamak, el-alemin putunu evrenin sesi ile değiştirmek artık MODA. Duyarlı, çevresine ve özüne saygılı, yürüdüğü yolun farkında olmak, bütünün içinde olduğunu bilen insanların çizgisi artık. Giydiğiyle değişmediğine kani olacak kadar aklı olanların evreni... Bu yüzden "yavaş moda", sadece giyim değil yaşamın da felsefesini temsil ediyor. Bedenin üzerindekinin ne olduğu ise başlı başına bir alan göstergesi. Aynı tişörtü yırtılana kadar hatta ondan sonra da giyebilen insan zekanın, sürdürülebilirliğin, toprağın, üretimin, insanlığın, aynanın varlığına saygılı olmanın itemi artık. Bu itemin kültürü pür telaş yayılıyor. Hatta modası yetişemiyor, ardından koşuyor. Çevre üzerinde daha olumlu etki ile yaşamak, kaliteli malzemeler üretmek, mümkünse biyolojik çözümleri seçmek, uzun yaşayan giysiler edinmek, küçük işletmeler için adil ticaret imkânlarını yasalaştırmak, etik yaşam yasalarını devlet yasalarını önüne koymak, ilaçsız ve böcekleri tehdit etmeyen tarıma gönül vermek, hormonsuz domates yemek, pahalı ama çöpe atılmayan ekmeği almak, el yapımı ürünler tercih etmek, yavaş yemek, yavaş yaşamak, geri dönüşüm, giysileri onarıp giymek, ayakkabı boyamak, özetle "sürdürülebilirlik" in; "hızlı moda" out!
Hiçbir zaman akışa uymayan, kabul edilme ihtiyacı ile varoluş tanımlamayan, ait olduğu bütünün farkında olanlar zaten hep buradaydı. Olmayanları da "sürdürülebilir" modaya uymaya davet etme zamanı. Çünkü yirmi yıl sonra çocuklarımıza bir kot pantalona sekiz yüz litre su gittiğini bile bile var olanın aynısını almanın mantıklı bir açıklamasını yapamayacağız.
Başka bir hikâye mümkün!
Ya da mümkün olmak zorunda ya da moda… Kim neresinden tutarsa!