Mesut Uçakan ile ''18 Soruda Nasılsın''
Küçüklüğümde: “Artık sevmeyeceğim!”, gençliğimde: “Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek!”, orta yaşlarımda: “Gel gör beni aşk neyledi” ve şimdi : “ Bu son fasıldır el gönül”…
1- Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şey nedir?
Tümay. İlk aşkım. İlkokul sonlarında başlayan platonik bir tutku.
Önce şiire, sonra sinemaya yönelmemde baş vesiledir. Nerededir, ne hâldedir hâlâ bilmem. O gitti ama şiir ve sinema kaldı.
2- Müfredat dışında okuduğunuz ve “çok iyiymiş” dediğiniz ilk kitap neydi?
İlk hangisiydi hatırlamıyorum doğrusu. Öyle çok okuduk ki. Özellikle, şiir ve roman… Ve dergiler… Varlık, Hisar, Büyük Doğu… Dili dilime yakın iki isim: İlhan Geçer, Ahmet Haşim… Arayış: Dostoyevski, Baudelaire, Nazım Hikmet ve hassaten Necip Fazıl, Sezai Karakoç…
3- Doğa mı şehir mi? Şehirse neden, doğaysa neden?
Şehrin de vazgeçilmez yanları var, doğanın da. Bu bağlamda, bir yanım şehirsiz ne yaparım, diyor; ama öbür yanım içimdeki ve dışımdaki şehrin sefaletinden, kirliliğinden, tükenmişliğinden doğanın yalnızlığına kaçmak için can atıyor. Ama dört bir yanımızı saran kuşatılmışlıkla bu ne mümkün! Bir hasrettir benim içimde doğa.
4- En beğendiğiniz mimari eser. Neden?
Tarihten bakarsak Selimiye, Süleymaniye, Sultanahmet ve daha yüzlercesi… Güzel olan neredeyse benim en sevdiğim orasıdır.
5- Neydi o şarkının adı?
Küçüklüğümde: “Artık sevmeyeceğim!”, gençliğimde: “Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek!”, orta yaşlarımda: “Gel gör beni aşk neyledi” ve şimdi : “ Bu son fasıldır el gönül”…
6- Biri vardı değil mi “bu insan” olmanızı sağlayan, kimdi o?
Vesileden söz ediyoruz. “Hazreti insan” olmamızı hatırlatan baş vesile, şüphesiz O Kutlu Nebî. Sonraki vesileler ise çok; Necip Fazıl ve İbrahim Hakkı’dan, Mevlana’ya, Yunus’tan Ciylî’ye kadar niceleri... Ne ki “Kulum, vesileleri aş, beni gör!” diyen sesi duyduktan sonra herkes herkese vesile!..
7- “Şimdi onsuz olmuyor” dediğiniz en iyi arkadaşınız vardır, kimdir o? Niçin dostunuzdur?
Vesileden söz ediyoruz. “Hazreti insan” olmamızı hatırlatan baş vesile, şüphesiz O Kutlu Nebî.
Yok öyle bir dost! Erkek ya da dişi; her sırrımı paylaştığım; en mahreminden en âşikarına, en yücesinden en sefiline… Yok öyle bir dost; ama birlikte sevindiğim, birlikte üzüldüğüm vefalı dostlarım alınmasın; benim aradığım daha ötesi! Bulabilir miyim? Bilemiyorum! Bildiğim şu: Bulduran buldurur!
8- Koleksiyon yaptığınız bir şey var mı?
Maalesef. Hiç beceremiyorum.
9- Şunu görmeden/yapmadan ölmek istemem dediğiniz şey nedir?
Kurtulduğuma dair bir işaret görmek, içime yansıyan bir his duymak! En azından ölmeden önce bana dualar getirecek birkaç film daha çekmek!
10- Bize şimdi bir şiir adı vermeniz gerekse…
“Nerdesin?”. Ahmet Kutsi Tecer.
11- Hangi film? Niçin?
Ken Russel’dan Tommy... Batı’nın sefaletini emsalsiz bir ihtişamla verişi yüzünden.
12- Batı’yı ve Doğu’yu nasıl tanımlarsınız?
- Batı batırıcı vasfıyla bâriz, Doğu doğurucu vasfıyla. Amma batıştan doğuş tecellisini görmüş şecaat, doğuştan batış tecellisini görememiş sefalet örnekleriyle hakikat nazarında Batı da Doğu da vazgeçilmez ve birbirine muhtaç…
13- Yol mu, menzil mi?
Yolda aşk var. Menzilde vuslat. İkisi de kelimelere sığmayan bir âlemin tatları, hâlleri, gerçeklikleri… “Tatmadım bilemem ki!” Ne çok isterdim Sevgili’den hiçbir şey görememeyi ve bütün kelimeleri unutmayı…
14- İnsan, insanın nesidir?
Rahmet nazarıyla bakarsak “erdiricisi!” Zulmet nazarıyla bakarsak “kurdu”.
15- Dergide bir duvarımız var. Orası için bir cümle söyler misiniz?
Hepimiz sonsuz karelerden oluşan bir filmin içindeyiz!
16- Siz şimdi gittiğiniz o şehri çok sevmişsinizdir. Biraz anlatsanıza?
Sokaklarını geçerken hem büyüdüm, hem küçüldüm. Hem utandım, hem şımardım. Hem güldüm, hem ağladım. Bakmaya doyamadığım, eteğine yüz sürmeye kıyamadığım Kâbe ve alemlerin merkezi hüviyetindeki Mekke…
17- Bize bir nasihat vermenizi istesek…
Ne haddime! Had bilmek kadar erlik bulunmaz.
18- Nasılsınız?
Hamdolsun. “Neye yöne bakarsanız Onun vechini görürsünüz!” ayeti ortada dururken nasıl’dan nasıl söz edebilirsiniz ki! Her ânımıza hamdolsun.