Sekiz yaşında bir çocuğun ağzını
böğürtlenlerin nasıl hissettirdiğini
düşündükçe aklımda yüzünden vurulmuş
bir hayalet beliriyordu. Karanlıkta
Ay yerine banyo duvarına fişini taktığım plastik kabuktan süzülen ayışığına teşne oldum.
büyük ağabeyim beyninin yüksek
çalılığında yürüyordu. Otel lobisinde
ayakta duruyorken görebiliyordum onu,
yalnız, buz makinesiyle beraber ağlıyordu.
Ay yerine
banyo duvarına fişini taktığım
plastik kabuktan süzülen ayışığına teşne oldum. İnternette
biri Mayavokski’nin revolverine sahip olduğunu iddia ediyordu,
elli bin dolara satışa koymuş. Bu niye benim
aklıma gelmedi ki? Ölü ağabeyimin ayaklarındaki çorapları çıkarıp
- takasa koyabilirdim biraz
- para, bir sinema bileti, fişle satılan
- bir şey için, yaşamakla meşgul olduğumun,
gece boyu durup ağlamadığımın
peş peşe siyah bir kalemle
tabanca çizmediğimin, en iyisini
kesmediğimin, yahut
ayna önünde durmadığımın, yırtılana kadar kâğıt tetiği çekmediğimin ispatı.
Çeviri: Ahmet Ölmez