Latte içen haymatlos
Bir de gönüllü haymatloslar var. Ülkesinin pasaportuyla Batı illerine gidip hayran olan, çoğunlukla kötü çevirilerini okuduğu Batı düşüncesine güzellemeler düzen, geleneklerini hiçe sayıp elit damak tatları edinen, Türk düşüncesi deyince sinirleri tepesine çıkan ve “Bizde şu yok mesela…”lı, “Bak ben ne anlatıyorum, adamlar...”lı cümleler yoluyla biz Türklerle iletişim kuran aydın kişi.
- Işığı o kadar seviyoruz ki okur yazara bile aydın diyoruz. İşin esası kelimeyi Batı’dan aldık. “Illuminati”den “münevver”i türettik; sonra da “aydın” diye arı Türkçesini icat ettik. Batı illuminati ve benzeri değer yargısı ifade eden kelimeleri terk edip entelektüel demeye başladı okuryazarlara ki laikliğe halel gelmesin. Biz laikliği aydınlarımızın ışıklı alınlarına emanet ettik.
Batılılaşmanın, laikleşmenin çelişkileri tarihinden uzun… Aydın, tanımı gereği, halkı bu çelişkilerden kurtarması beklenen kişi. Oysa aydın bizzat bu çelişkinin ürünü. Bir nevi Dolmabahçe Camii pencerelerinde bir kilise tadı... Uzaktan bakmak kaydıyla ve aydınlık oluşunu saymazsak...
Yakından bakınca Trabzon Vakfıkebir’den çıktığı, Pendik İmam Hatip’i bitirdiği, Ülkü Ocağı’nda kül tablalarını temizlediği ortaya çıkacak. Uzaktan bakınca güneş gözlükleri sizi kandırabilir. Parliament mavisi gömleği yahut masasında içilmeyi bekleyen latte.
- Latte nedir?
- Bilmiyorum. İçilen bir ithal meta olduğunu biliyorum sadece. İthal olduğu için de insanı köylülükten çıkarıp bir anda aydınlatan bir tarafı olduğunu. Aydınlanan insan evrenselleşir. Böylece Türk, hatta Türkiyeli gibi bayağı şeylerden kurtulmak suretiyle “vatanım ruyi zemin” türküsünü söylemeye başlar.
- Daha bir miktar saçmalayacaktım ki midemde bir hareketlenme sezdim ve Teşvikiye’nin ortasına az önce içtiğim latteyi kusuverdim. Bir anda tüm aydınlığım gitti, mekâna geri geldim. Daracık bir cadde, kaldırımı işgal etmiş kafeler, kafeler dolusu züppecik. Bildiğiniz uyduruk Teşvikiye.
Arkadaşımı yıllardır müdavimi olmaktan kurtulup gediklisi olmaya gayret ettiği semte bırakıp kendimi Üsküdar’a dar attım.