Kişisel gelişim numaralarına yeni bakışlar

Hak ettiğin yerde değilsin!
Hak ettiğin yerde değilsin!

Bir şeyler başaracağına olan inancını arttırmak. İleri ileri yukarı ve ileri! Aslında bir adım bile gidemediğin gerçeği bir yana, gitsen ne olacak! Biri de demez ki boş ver bunları, ahlaklı ol, adam ol, akıllı ol.

Hak ettiğin yerde değilsin: Derler. Hak ettiğin kiloda değilsin, hak ettiğin makamda değilsin, hak ettiğin işte değilsin, hak ettiğin mezhepte değilsin, hak ettiğin mahallede değilsin hatta hak ettiğin dinde bile değilsindir onlara göre. Abarttım mı? Bence hayır. Meditasyonlar, sabah yogaları filan… Ya!

Vapurlarda kalemin yanında tarak onun yanında peçete yetmedi patates soyacağı veren seyyar abiler bunlardan daha ahlaklıdır. Çünkü orada malı görür, dener ve alırsınız. Bir işe yararlar. Ama kişisel gelişimciler hayal satarlar. Sağlıklı bir vücut yetmedi iyi bir iş, yetmedi zekâ, yetmedi ommm ruh hali vadederler; sonunda alabildiğiniz şeyse sadece biraz daha depresyondur.

Kendinin Yaşam Koçusun derler. Bir kere yaşam koçu ne ya! Doğru dürüst bir ruh haline sahip olsan böyle bir kitabı niye alasın ki? Bir de böyle düşün. Bu sinsi davetin altında bizim “kendi kendinin patronu olma” içgüdümüz yatar. Bu bizim millet için bir megalo ideadır. Hele de memur ve hafiften orta sınıfsan. Kitapların müşterileri de zaten tam olarak bunlardır.

Sen aslansın. O halde “5 Adımda Kükreme Sanatı”nı satın almalısın.


Sen Sen SEN SEN SEN SEN: Hep sen. Kişisel gelişim kitaplarından “Sen …..sın” ifadelerini ve istatistikleri çıkar geriye sadece noktalama işaretleri kalır. Hayır, yani kimi kandırıyorsun, sabah ne yediğini hatırlayamayan insanlarız sonuçta. Aslında mesele sen değilsindir. Seni varlığının kutsallığına inandırdıktan sonra, sattığı o müthiş şeye ihtiyacın olduğunu kabul etmek zorundasındır. Sen aslansın. O halde “5 Adımda Kükreme Sanatı”nı satın almalısın. Sen kralsın o halde “Kendi Excalibur’unu Yapabilirsin” gibi gibi.

Başarabilirsin her şeyi değiştirebilirsin: Derler çünkü her şeyi başarabileceğinizi söylemeliler her şeyi. Bütün o hikâyeler, bütün o istatistikler tek bir şey içindir. Bir şeyler başaracağına olan inancını arttırmak. İleri ileri yukarı ve ileri! Aslında bir adım bile gidemediğin gerçeği bir yana, gitsen ne olacak! Biri de demez ki boş ver bunları, ahlaklı ol, adam ol, akıllı ol. Kariyer önemli değil, başarı dediğin şey bir puttur, hayatını değiştirip de ne yapacaksın? Bir arkadaşım vardı, bu kitaplara inanıp hayatını değiştirdi, sonra yeniden değiştirdi, sonra yeniden yeniden yeniden yeniden derken yalama oldu affedersiniz. Düzen tutmadı. Bir şeyh efendi himmet etti de “yeniden” adama döndü.

  • Şimdi bu utanmazların muhafazakârları çıktı. Ayetlerle hadislerle, kıssalarla süslü kapitalist ahlak satıyorlar! Aman uzak durun. Öfkem mizahıma engel oldu. Beşi bulamadım iyi mi? Zaten sayfam da doldu. Gideyim de “beş adımda öfkeni yenme sanatı” kitabı bulup okuyum. Ommmm…