İzzeddin el- Kassam Filistin'in ruhudur

İzzeddin El Kassam.
İzzeddin El Kassam.

Yeni kitabı ‘İzzeddin el Kassam: Suriye’den Filistin’e bir direniş hikâyesi’ üzerinden araştırmacı yazar Peren Birsaygılı Mut ile İzzeddin el Kassam’ı ve kitabının yazı sürecini konuştuk.

Bir önceki kitabınızda Filistin’de iz bırakan birçok hikâyeyi anlatmış ve kişileri tanıtmıştınız. Direnişi temasını anlatmak için neden İzzeddin El Kassam’ı özellikle seçtiniz?

Peren Birsaygılı Mut.
Peren Birsaygılı Mut.

İzzeddin el Kassam’ı tanımadan Filistin direnişinin mahiyetini de tam olarak anlayamayız çünkü. Onun hikâyesini bilmeden, Filistin üzerine söyleyeceğimiz herşey eksik kalır. Zira Filistin’de bugün gördüğümüz narkoz dahi olmadan ameliyat yapan doktorlar, işgalcilere korkusuzca kafa tutan küçük çocuklar ve mücahitler üzerinde, Şehid İzzeddin el Kassam’ın çok büyük bir manevi gücü vardır. O, Filistin’in ruhudur. Zaten hepimizin bildiği gibi, bu nedenle Hamas birliklerinin ismi de Şehid İzzeddin el Kassam Tugayları’dır.

İzzeddin El Kassam’ın hayatını araştırırken karşılaştığınız en şaşırtıcı bilgi neydi?

Şaşırtıcı değil ancak beni en çok etkileyen noktalardan birisi şuydu. O dönem içki kullanan ya da başka şekillerde harama bulaşan pek çok genç, İzzeddin el Kassam’ın vaazlarından etkilenerek tövbe etmişti. Ya da okuma yazma bilmeyen köylüler onun sayesinde kısa sürede sular seller gibi Kur’an-ı Kerim okumaya başlamışlar ve muazzam birer mücahit haline gelmişlerdi.

İzzeddin El Kassam, Suriye’den Filistin’e uzanan direniş yolculuğunda nasıl bir lider profili çiziyor?

İzzeddin el Kassam’ın en dikkat çekici liderlik özelliklerinden birisi, Müslümanlara karşı sevgisi ve merhameti, Müslümanların canına, malına, ırzına göz diken düşmanlarına karşı ise olan uzlaşmaz ve sert tavrı. Yani en zor anlarında dahi Fransızlarla, İngilizlerle ya da Siyonistlerle masaya oturarak konuşmayı aklından geçirmiyor.

Fevkalade bir hitabeti var. Burada dikkat çekilmesi gereken bir diğer önemli nokta daha var. Filistinli Müslümanlar büyük bir savaştan çıkmışlar, senelerdir idaresi altında yaşadıkları Osmanlı Devleti’nin yıkıldığını görmüşlerdi. İngiliz mandası altında Siyonist göçü artarak devam ederken, yaşanan durum karşısında kafası hâlâ karışık olan pek çok in vardı.

İyi bir şeyler olmadığı belliydi. Ama bundan sonra ne olacaktı? Birinin, onlara olan biteni açıklamasına ihtiyaçları vardı yani. İzzeddin el Kassam, Müslümanları bilinçlendirme konusunda da çok büyük bir rol oynadı. Hayfa İstiklal Camii’nde verdiği vaazların her biri, aynı zamanda ders niteliği taşıyordu.

Direniş stratejilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Direniş stratejisini tamamen cihat ayetlerinden yola çıkarak kurmuştu. Her vaazında cihat ayetlerinden bir ya da ikisini mutlaka okuyordu. Kur’an-ı Kerim’in ölülerin ardından okunan bir kitap değil hayatın her alanında başvurulacak bir rehber olduğunu haykırıyordu. Ancak sadece minberde konuşan, vaktinin tamamını camide geçiren bir vaiz değildi elbette.

Yüzlerce köy dolaşmış, yoksul Filistinlilerin sofrasına oturmuş, yetimin başını okşamış, Müslümanların dertlerini dinlemişti.

Bu denli sevilmesinin en büyük sebebi de onlardan birisi oluşuydu zaten.

Beni etkileyen özelliklerinden birisi de mücahitlerini seçerken dikkat ettiği en önemli hususun dürüstlük olması. Bir vaazında şöyle söylüyor; Hz Muhammed (sav) neden Peygamber oldu? Çok cesur olduğu için mi? Çok zengin ya da çok akıllı olduğu için mi? Hayır! Hz Muhammed (sav) El-Emin sıfatından dolayı Peygamber oldu. Yani dürüstlük, özü sözü bir olmak, başka Müslümanların arkasından konuşmak yerine diyeceğini o kimsenin yüzüne karşı söylemek, onun mücahitlerine verdiği en temel eğitimdi. Bugün Hamas’a baktığımızda da aynı ilkenin ön planda olduğunu görürüz. Bunu söyleyen Filistinli hocalarım var. Derler ki; önce dürüst ve çevresi tarafından güvenilen, verdiği sözü yerine getiren, yapacağım dediği şeyi yapan insanlar olacağız sonra beraber savaşacağız.

‘İzzeddin El Kassam: Suriye’den Filistin’e Bir Direniş Hikâyesi’ kitabını yazarken sizi en çok etkileyen veya zorlayan kısım ne oldu?

Etkileyen çok fazla nokta var. İzzeddin el Kassam’ın hayat hikâyesi, başından sonuna çok etkileyici. Zorlayan bir nokta olduğunu da söyleyemem açıkcası. Yaklaşık 4 senedir üzerinde çalıştığım bir konuydu. Türkçe kaynak neredeyse hiç olmadığı için başlarda, uzunca bir süre Arapça ve İngilizce kaynakları okuyarak, notlar çıkardım. Filistinli ve Suriyeli hocalarımla görüşmeler yaptım. Zorlayan bir nokta olmadı derken kastım kendimi övmek değil asla. Sadece çok fazla yoğunlaşmış ve kendime bir yol haritası çıkarmıştım. Ne şekilde ilerleyeceğimizi bildikten sonra aşamayacağımız zorluk olmadığına inanıyorum. Özellikle genç kardeşlerimle sık sık üzerine sohbet ettiğimiz bir şey bu. Türkiye’yi asla hafife alamayız. Türkiye’de muazzam bir genç nesil var. Tek dikkat etmemiz gereken, hamasetten ve anlık duygusal tepkilerden uzak durarak, Filistin’i ağlayarak ve ağlatarak anlatma yoluna asla sapmadan, istikrarlı bir şekilde çalışmak. Ve şuanda bu şekilde çalışan çok fazla genç tanıyorum. Allah yollarını açık etsin inşallah.

Bu kitabınızla birlikte, okuyucularınıza iletmek istediğiniz ana mesaj nedir? Kitabı okuyanların zihinlerinde nasıl bir iz bırakmayı amaçladınız?

Özellikle genç kardeşlerimizden ricam, onun hikâyesine yabancı ve bize uzak birinin hikâyesi gibi bakmamaları. Aksine hepimiz İzzeddin el Kassam’ın evlatları ve torunlarıyız esasında. Anadolu’nun Sütçü İmam’ı ya da Şahin Bey’i neyse İzzeddin el Kassam da aynıdır bizim için. İstiklal Marşı’mızın şairi büyük Akif ya da Medine Müdafası’nın kumandanı Fahreddin Paşa bizim için ne anlama geliyorsa, İzzeddin el Kassam da aynı anlama sahiptir.

Vermek istediğim bir diğer mesaj ise, ki kitabın ismini bu nedenle “Suriye’den Filistin’e Bir Direniş Hikâyesi” koydum zaten, Suriye ve Filistin direnişinin bizler için aynı öneme sahip olması gerektiği. Karşılaştığım bütün gençlere bunu söylüyorum. Her kim size Filistin direnişini savunuyor ama Suriye’de yüzbinlerce Müslüman’ı katleden rejimi savunuyorsa, o kimsenin sözüne asla itibar etmememiz gerekir. Bizler mazlumlar arasında ayrım yapamayız. Burada yeri gelmişken küçük bir dipnot da düşmek isterim. Şehit İzzeddin el Kassam, Fransızlar tarafından aranırken ve hakkında idam kararı verildiğinde, bu idam kararını onaylayan ve onu yakalayarak Fransızlara teslim etmek isteyenler, Suriye’de kendi halkına büyük bir zulüm uygulayan Esad ailesinin dedeleridir.

Tarihsel bir kahraman olarak değerlendirilen İzzeddin El Kassam’ı anlatırken, tarihsel doğruluk ve edebi yaratıcılık arasında nasıl bir denge kurdunuz?

Yazarken daima tarihsel doğruluğu esas aldım. Diğer iki kitabımda da öyleydi. Bütün hikâyeleri, tarihsel doğruluktan sapmadan anlatmaya gayret gösterdim. Zaten Filistin’i anlatırken edebi yaratıcılığa çok da fazla ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Ortada öyle muazzam bir direniş tarihi ve öyle dokunaklı hikâyeler var ki. Filistin’deki hiçbir şeyin süslenerek anlatılmaya ihtiyacı yok o nedenle.

  • İzzeddin El Kassam Kimdir?
  • 100 sene önce Filistin direnişinin başlangıç noktasında yer alan şahsiyet hikâyelerinin en önemlilerinden biri. Osmanlı’ya gönülden bağlı olan ve Osmanlı tarih sahnesinden çekildikten sonra tek başına dönemin en büyük iki sömürgeci gücü olan Fransızlara ve İngilizlere kafa tutan Müslüman bir vaiz Şehit İzzeddin el Kassam. Suriye’ye bağlı Cebele kasabasında doğmuş, dönemin en önemli ilim yuvası Ezher’de eğitim görmüş, Trablusgarp’ın İtalyanlar tarafından işgal edilmesiyle Osmanlı’ya destek olmak için gönüllü birlikler toplamış, Osmanlı ordusunda garnizon imamı olarak görev almış ve 1. Dünya Savaşı’nın ardından doğduğu toprakların Fransızlar tarafından işgal edilmesiyle, önce Fransızlara karşı direnişi başlatmış, ardından da Filistin’de İngilizlere ve Siyonistlere karşı savaşmıştır. Ve tüm teslim ol çağrılarını ve kendisine sunulan edilen para ve makam tekliflerini reddederek, son kurşununa karşı savaşarak şehit olmuştur.