İşte budur fevzülazim
“İşte odur büyük başarı…” “İşte odur büyük kurtuluş…” “İşte odur fevzülazim…” Kitap’ta hep geçen bir ifadedir “fevzülazim”… Merak ettim… Araştırdım… Başarı nedir, dediniz de… Beyefendi… Onu diyorum… Cennetliklerin… Cennetin o büyük kapılarından… Bir çocuk gibi, büyük bir neşeyle… Koşarak girmeleridir “fevzülazim”… Varılacak son nokta budur…
Başarı mı?
Ben dört tane çocuk okuttum evladım. Hepsi de öğretmen oldular. Kolay mıydı sanıyorsun bir işçi maaşıyla? Neler çektim ben! Bir akşamda beş kapıdan borç istedim. Şimdi dört evladım da öğretmen... Başarı dediğin bundan başka nedir ki?
Sabah akşam o sokak senin bu sokak benim dolaşırım. Ayaklarımın ne çektiğini ancak Allah bilir. Şu arabadan son domates satıldı mı? Haaaa… İşte başarı budur! Benim başarıdan anladığım da budur!
*
Başarı mı?
Ben ancak Amerikan başkanı olursam kendimi başarılı sayarım! Tamam tamam şaka! Valla işte hâlden aldık domatesi… Vurduk arabamıza… Çıktık yola… Hep böyledir… Sabah akşam o sokak senin bu sokak benim dolaşırım. Ayaklarımın ne çektiğini ancak Allah bilir. Şu arabadan son domates satıldı mı? Haaaa… İşte başarı budur! Benim başarıdan anladığım da budur!
*
Başarı mı?
Başarı elbette öğrencilerimizin birbirinden güzide üniversiteler kazanmasıdır. Şu okuldaki her çocuk İngilizce eğitim veren bir okulu kazandı mı, biz bunu başarı sayarız. Gerisi boştur.
Peki ama çocuklarda sınav puanı dışında da…
Anlamam! Ben buradan kaç genci kaç üniversiteye soktuğuma bakarım! Yok efendim, sanat etkinliği, yok efendim erdemli gençlik… Olmaz! Ben başarıdan başka başarı tanımam! Başarının tanımı da bellidir. Başarının tanımı üniversite sınav sonuçları açıklandığında görülür.
*
Başarı mı?
Başarı spor bir arabadır. İki çocuktur. Üç odalı bir evdir. Güzel bir hanımdır. Dolu bir cüzdandır. Fiyakalı bir facebook resmidir. Çokça takipçidir. Terfidir. İhale kazanmaktır. Çok çok çok olmaktır. Çok olmaktır. Başarı ben’im beyefendi! Bakın. Makamım. Arabam. Çalışanlarım. Diplomalarım. Çocuklarımın gülümseyen resimleri. Hayatta başka ne olabilir ki? Peh! Başarının tanımıymış! Ben varken tanıma gerek var mı?
*
Başarı mı?
Beş milyon takipçisi olan bir yazara siz başarı nedir, diyorsunuz. Daha ne yapayım beyefendi. Benim adımı bizim apartmanda kimse bilmezken beni şu anda beş milyon kişi takip ediyor. “Öhü” desem on bin “fav” alırım. “Kehü” desem beş bin “rt” alırım. Allah aşkına, ben şimdi başarılı değil miyim? Hatta onu geç ben şimdi başarının kendisi değil miyim? Başarı benim! Ben başarıyım!
*
- Başarı beş senedir benim sıfır bedende kalmamdır. Ben bunun için ne mücadeleler verdim beyefendi! Ben bunun için kaç senedir ekmek yemiyorum. İçim dışım salata oldu. Ben bunun için hayatımın akışını değiştirdim. Ben bunun için arkadaş çevremi değiştirdim bee!
Başarı mı?
Başarı beş senedir benim sıfır bedende kalmamdır. Ben bunun için ne mücadeleler verdim beyefendi! Ben bunun için kaç senedir ekmek yemiyorum. İçim dışım salata oldu. Ben bunun için hayatımın akışını değiştirdim. Ben bunun için arkadaş çevremi değiştirdim bee! Gün yapan tombul teyzelere bir tekme… Şimdi Ayçalarla mekân mekân geziyoruz. Her mekânda başka bir salata çeşidi yiyoruz. Ama sonuçta tombul teyzelerin baskısından kurtuldum. Allah kurtardı, Allah! Başarı budur bence…
*
Başarı mı?
“İşte odur büyük başarı…” “İşte odur büyük kurtuluş…”“İşte odur fevzülazim…”
Kitap’ta hep geçen bir ifadedir “fevzülazim”… Merak ettim… Araştırdım… Başarı nedir, dediniz de… Beyefendi… Onu diyorum… Cennetliklerin… Cennetin o büyük kapılarından… Bir çocuk gibi, büyük bir neşeyle… Koşarak girmeleridir, “fevzülazim”. Varılacak son nokta budur… Benim de kariyerimin son noktası bu olacaktır… Bir gün Allah nasip ederse, o kapıdan koşarak içeri girdiğimde… Ancak buna başarı diyeceğim… Ancak buna…
*
Başarı mı?
Otuz senedir şu stadyumda yapılan bir tek maçı kaçırmadım! Yeşil beyaz! Anladın mı evladım? Hayatım bu statta geçti. Daha ne yapayım? Sence, bundan daha büyük başarı olur mu? Otuz sene diyorum sana… Yeşil beyaz! Yeşil beyaz!