İsmail Heniyye: Ben bu dünyadan şerefimle geçeceğim

İsmail Heniyye: 'Ben bu dünyadan şerefimle geçeceğim.'
İsmail Heniyye: 'Ben bu dünyadan şerefimle geçeceğim.'

Bazı insanlar vardır; onları hep hatırlarız. Onların bakışlarında, duruşlarında, dünyaya karşı bir şeyler hep saklıdır. Bu bakışın bizi elbette bir gün güvenli limanlara çıkaracağını biliriz. Hepimizin ya çocukluğunda ya da gençliğinde televizyon kanallarında cesur yüzüyle anımsadığı o lider, o korkusuz bakış… Yani İsmail Haniye… Yani güvenli limanların en birincisi…

Bazı doğumlar acıya hep komşudur. Onları hiç unutmayız. 29 Ocak 1963’te, İsrail’in saldırılarından dolayı göçmek zorunda kalan bir ailenin çocuğu olarak Aşkelon’da doğdu Haniye. Gözünü Şati Mülteci Kampı’nda açtı, yani göçle doğdu, doğduğu üzere yaşadı, nasıl yaşadıysa da öyle şehit oldu.

Bazı insanlar bu dünyadan şerefiyle geçmeyi başarırlar; onları hep anımsarız. Mücadelenin ve zulmün ortasında doğan Haniye de onlardan biri… Mağduriyet bilinciyle değil mücadele bilinciyle yaşadı hayatını. Şikâyet etmek yerine çalıştı. 1987 yılında Gazze İslam Üniversitesi’nden mezun oldu. Mezun olduğu 1987 yılı Filistin’in kaderini belirleyecek yeni başlangıçlara gebeydi. Dönemin lider isimlerinden Şeyh Ahmed Yasin, bir grup Filistinli entelektüel ve aktivistle birlikte Filistin’in bugün en caydırıcı gücü olan Hamas’ı kurdu. Haniye de o dönem Hamas’a katılanlar arasındaydı.

Bazı insanlar sadece “adalet”in şarkısını söylerler, onları hep dinleriz. İsrail, Haniye’yi genç yaşından itibaren tehlikeli olduğu gerekçesiyle takip etmeye başlamıştı. Dünyaya adalet teklif ettiğiniz an, hakkınızı savunduğunuz an “tehlikeli uyruksunuz”dur, Siyonistler ve diğer köpekler için. Haniye’ de bu isimlerden biriydi ve sırasıyla; 1987, 1988 ve 1989 yıllarında İsrail tarafından hapse atıldı. O hem halkıyla birlikte hapislerde yatıyor hem de halkının geleceği için eğitim, aksiyon ve sorumluluk alıyordu. İsrail’i korkutan I. İntifada'ya katıldığı için önce hapse atıldı. Ardından da 1992 yılında yüzlerce Hamas ve İslami Cihad üyesiyle birlikte Güney Lübnan’a sürüldü. Fakat o bir yolunu bularak bir sene sonra vatanına mücadele için geri döndü.

Bazı insanlar vardır; onların varlığı geride kalanlara “kazanacağız” der, onlara hep inanırız. 16 Şubat 2006 yılında Hamas’ın başbakanı olan Haniye, sırasıyla 2006 ve 2007 yıllarında suikasta uğradı. 2017 yılında Hamas Siyasi Büro başkanlığına geldi. Katar’da vatan özlemiyle, Gazze’nin, Mescid-i Aksa’nın ve tam anlamıyla Filistin’in dünyaya yayılan sesi oldu. Bugüne kadar 60’a yakın aile üyesi İsrail saldırılarında şehit oldu. O ise yalnızca “Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz” diyerek Allah’a ve Filistin mücadelesine teslimiyetini hem bu dünya adına hem de ahiret adına beyan etti. Yaşadığı gibi de şehit oldu.

Bazı insanlar vardır, sadece doğruyu söylerler, bunu hepimiz biliriz. 7 Ekim olaylarını dünyaya anlatmaya ve siyasi hamlelerle vatanını korumaya çalıştı Haniye. 7 Ekim artık dünyada bir kırılmaydı. Çünkü doğrular herkesin görebileceği kadar yakındı. O, doğduğu günden bugüne Filistin mücadelesine verdiği desteğin meyvesini, yetiştirdiği bu mücadeleci nesille almıştı. Haniye, vatanı ve tüm Müslümanlar adına, etkisi asırlarca sürecek bir tohumu Filistin topraklarına ekerek şehitlik mertebesine ulaştı. Şimdiyse sıra tohumun getireceği hürriyette.

İsrail medyasında uzun uzun anlatıldı; Haniye’nin ölümü… Her Müslümanın içinde bir Haniye taşıdığını hâlâ öğrenemediler. Ve elbette Haniyeler ölmez…

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım