İnsanlar ve diğerleri ve ikisi arasındaki farklar
İşgalci İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı dünya genelinde insanlığımızı test etmek için bir turnusol kâğıdı görevi gördü desek yeridir. Binlerce şehit, on binlerce yaralı verildi ve küçük alana sıkışmış 2 milyonluk nüfus 7 Ekim’den bu yana şiddetli hava saldırılarına maruz kaldı. İşgal edecek toprak arayan İsrail insanlık tarihine kaydedilecek zulümlerine bir tanesini daha eklerken, kendi zayıflığını da gözler önüne serdi aslında. Fakat burada her birimizin omuzlarında yük olarak duran bir mesele var. İsrail’in işlediği savaş suçlarına “Zulümdür, durdurun.” diyebildik mi? Süreci takip ettiğimiz en önemli mecra sosyal medya oldu. Yazdıklarımız ve okuduklarımız fikir dünyamızı inşa etti bir nevi. O yüzden ne tarafta durdurduğumuzu ifade etmek öylesine önemli ki.
Büyüklerin! güya savaşları önlemek için kurduğu BM Güvenlik Konseyi’nde “Gazze’de insani ateşkes” çağrısının itinayla reddedildiğini de gördük. Ortada Filistinlilere yönelik soykırım niyetinin olduğu bir savaşı kim kötü görüyordu öyleyse? Elbette dünya üzerinde insan kalabilmiş, hâlâ adalet çağrısı yapabilen sen, ben yani biz. Tüm ülkelerde sokaklara çıktık, siyaset yaptık, İsrail’i boykot ettik, uluslararası kurumlara seslendik. Herkes imkânı boyutunca aksiyon aldı, almalıydık da zaten yoksa o bombaları atanlardan ne farkımız kalırdı.
Tam bu noktada sitemimiz sessiz kalanlara ve zulme ortak olanlara. Sosyal medyada ulaşabileceği milyonlarca takipçisi olan birçok tanındık isimden tutun siyasetçilere kadar sessiz kalan, İsrail’in sürdürdüğü zulme zulüm diyemeyen insanlara sitemimiz. Bakmayın siz birçok medya organının İsrail’i haklı göstermeye çalıştığına. İnsanların büyük çoğunluğu Filistinlileri desteklemek üzere meydanlardaydı.
Bu katliama dur demek için sadece Arap, Filistinli ya da Müslüman olmak gerekmediğine birçok örnekle şahit olduk. İnsan haklarını yalnızca İsraillilere layık görmeyenler, işgale karşı olanlar seslerini tüm baskılara rağmen çıkarmaya devam etti. Siyonist lobilerin baskısına, İsrail sevicilerin tehditlerine rağmen duruşlarını bozmadılar. Bana dokunmasa da yılan bin yıl değil bir gün bile yaşamasın diyen insanların tümüyle canı gönülden dayanışıyor, her birini anamasak da en azından birkaçını kayıtlara geçirmek istiyoruz. Umarız sitemimiz ilgili kişilere ulaşır. İnsan kalabilmek ve korkusuzca zorbalara dur diyebilmek temennisiyle.
Siyasetçiler
Josh Paul
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın silah transferlerini yürüten Siyasi-Askeri İşler Bürosu’nda kongre ve halkla ilişkiler direktörü Josh Paul, ABD’nin İsrail’e askeri yardımını daha fazla destekleyemeyeceğini ilan ederek istifa etti. “İsrail’in verdiği tepkinin ve bununla birlikte Amerika’nın hem bu tepkiye hem de işgalin statükosuna verdiği desteğin hem İsrail hem de Filistin halkı için sadece daha fazla ve daha derin acılara yol açacağına ve bunun uzun vadede Amerika’nın çıkarına olmadığına yürekten inanıyorum.” diyerek makamını bırakan Josh Paul, Filistin davasına destek için özel bir tavrı olmasa bile ortadaki zulmü görerek eyleme geçmesiyle takdire şayan bir iş yaptı. Bir şeylerin değişmesi gerektiğini ve Amerikan yardımlarının bu çatışmayı nasıl derinleştirdiğini gösteren mesajı bilmem İsrail hayranı hükûmetlere bir ders olur mu?
Ione Belarra
İspanya Sosyal Haklar Bakanı Ione Belarra savaşın henüz ilk haftasında “Netanyahu’ya ve Gazze Şeridi’nde Filistin halkına yönelik soykırımın sorumlularına örnek olacak ekonomik yaptırımlara ve acil bir silah ambargosuna ihtiyacımız var. Avrupa özerk bir şekilde hareket edebilir ve barışı aramalıdır.” diyerek kamuoyuna hitap edenlerin ilklerinden oldu. Bir başka açıklamasında da ortaklarına seslenerek “İspanya Hükümeti olarak Netanyahu’yu savaş suçlarından dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çıkarmamızı rica ediyoruz.” açıklamasında bulundu. Yalnızca tepkisini göstermekle kalmayıp kendi bulunduğu coğrafyanın da aktif rol alması gerektiğini herkese göstererek kullanabilecekleri araçlara işaret etmiş oldu.
Stephan van Baarle
Hollanda Temsilciler Meclisinde yapılan oturumda Denk Partisi Meclis Grup Başkanı ve milletvekili Stephan van Baarle konuşmasında “Nehirden denize kadar, Filistin özgür olacak!” diyerek tek devletli bir Filistin barışı mesajını verdiğinde Meclis Başkanı tarafından nefret suçu işlemekle suçlandı. “Filistinlilerin özgürlük ve eşitlik talepleri hemen antisemitizm ya da başka bir nefret biçimine sokuluyor.” sözleriyle gösterdiği tepki yerleşik antisemitizm korkusunun bir milletin hakkını aramasının nasıl önüne geçtiğini ve İsrail’in apartheid rejimi uygulamalarına rağmen 75 yıldır yaptığı her şeyden Batının sessizliğiyle nasıl sıyrıldığını gösterdi. Van Baarle, mecliste dik duruşuyla Filistinlilerin bu bölgede topraklarının yasadışı bir şekilde ilhak edilmeden, eşitlik ve özgürlük içinde, Apartheid rejimi altında yaşamadan ve ayrımcılığa uğramadan yaşama hakkına sahip olduklarını vurgulayarak insanlık tarihinde adını onurlu bir köşeye yazdırdı.
Ünlüler
Futbol Dünyası
Celtic’in İskoçya Liginde oynanan maçında taraftarlar yüzlerce Filistin bayrağı açarak Gazze’nin yanında durdu. Desteklerini kulüp yöneticilerinin eleştirilerine rağmen sürdürerek tepkilerini gösterdiler. Ayrıca Galatasaray’dan Ziyech, Bayern’den Mazraoui, Real Madrid’in eski yıldızı Benzema, Arsenal’den Elneny, Real Betis’ten Fekir sosyal medyada Filistin yanlısı içerik yayınlayarak Filistin ile dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler. Futbol dünyasının milyonları bulan takipçilerini düşündüğümüz de sahalara yansıyan politik ve insani duruşun ne kadar çok insana ulaşacağını görüyoruz. Bu duruşun yalnızca futbolcularla sınırlı kalmayıp tüm spor kulübü yönetimlerine de yansıdığını görmek isteriz.
Tadhg Hickey
İskoçyalı komedyen Tadhg Hickey hicivli bir dille işgalci İsrail’in Filistinlilere karşı tavrını çektiği videoyla göstererek tepkisini ortaya koydu. İşgalci mantığın trajedisini günlük hayattan bir hikâyeye dönüştürerek videoya çekmesinin, uzun uzun anlatılardan daha etkili olduğuna şüphe yok. İnsani bir dramın kişinin işi güldürmek olsa bile bir şekilde insanlara anlatılabileceğini gösterdi. Arayana her zaman bir yol vardır. 54 bin takipçili sosyal medya hesabını Filistin’e destek postları yayımlayarak kullandığını da söylemeden geçmeyelim.
Gazeteci
Israel Frey
Ultra Ortodoks Yahudi gazeteci Israel Frey Gazze’dekiler için dua ettiğini dile getiren bir video paylaşımı yapmasının ardından onlarca İsrailli evinin etrafını sararak binasına saldırdı. Gazze’deki hava saldırılarını kınadığı için parlamentodan 45 günlüğüne uzaklaştırılan Yahudi milletvekili Ofer Cassif, polisin gazeteci Frey’i yeterince korumadığını dile getirerek, “Silahlı polisler, Gazze’deki katliamlar yüzünden üzülen herkesi gözaltına almak için harekete geçerken hayatı tehlikede olan solcu bir gazetecinin korunması için kılını kıpırdatmıyor” diyerek yaşanan ayrımcılığa dikkat çekiyor aslında. Kendi hükumetinin yaptığı hataya hata diyebilen bir İsrailliden daha fazla konuşabilmeliyiz mesajını bir kenara yazıverelim.
180 imzalı bildiri
25 Ekim Çarşamba günü ABD’de 180 ünlü Başkan Joe Biden’ı Gazze’de ateşkes çağrısında bulunmaya çağıran bir açık mektubu imzalamak için bir araya geldi Metinde yer alan “Hükumete, Gazze’nin bombalanmasına son verilmesi ve rehinelerin güvenli bir şekilde serbest bırakılması için eyleme geçme çağrısında bulunuyoruz. Gazze’nin iki milyon sakininin yarısı çocuk, üçte ikisinden fazlası mülteci ve Gazze’nin çocukları evlerini terk etmek zorunda kalıyor. İnsani yardımın ulaşmasına izin verilmelidir.” açıklamaları dikkat çekiyor. İmzacıların her biri sosyal medyalarında Gazze’ye destek paylaşımlarıyla kendilerine yöneltilen pek çok tehdide direnerek bireysel adımlarını attılar. ABD’nin İsrail’e yönelik tüm kamusal desteğine rağmen toplumun sevilen, tanınan en fazla takip edilen pek çok sanatçısının hükümetlerinin aksine tavır sergileyerek hükumetlerini Filistin yanlısı adım atmaya davet etmeleri oldukça anlamlı.