İngiliz emperyalizminin ilk laboratuvarı Hindistan
Müslümanlar, coğrafyadaki hakimiyet için, 711 yılını beklemek zorunda kaldı. Bu tarihe kadar Hint coğrafyasındaki hâkim güç Sasanilerdi. İslam ordusu, Muhammed bin Kasım komutasında bütün bir Pakistan ve Güney Pencap bölgesini hakimiyeti altına aldı. Böylece Hint coğrafyasındaki büyük İslam medeniyetinin temelleri atılmış oldu.
Kayıtlı tarih, M. Ö. 3000'lere kadar uzanıyor. İndus kabilelerinin bugünkü Hindistan topraklarına yerleşmesiyle başlayan bir hikâye bu. Bu tarihten sonra Hint coğrafyasında, sistemli olarak ortaya çıkan ilk medeniyeti Âriler meydana getirdi. Uzun yıllar Pers-Ahameniş İmparatorluğu'nun hakimiyetinde olan Hint toprakları, Büyük İskender idaresindeki Makedon ordusu karşısında varlık gösteremedi ve Maurya İmparatorluğu Hindistan'ın büyük bölümünü tek çatı altında toplayacağı güne kadar birçok devletin hakimiyetine girdi. Yüzlerce yıl pek çok farklı milletin hakimiyet kurduğu Hint coğrafyasının İslamiyet'le tanışması ise Hulefa-yi Raşidin dönemine kadar götürülebilir. Ancak Müslümanlar, coğrafyadaki hakimiyet için, 711 yılını beklemek zorunda kaldı. Bu tarihe kadar Hint coğrafyasındaki hâkim güç Sasanilerdi. İslam ordusu, Muhammed bin Kasım komutasında bütün bir Pakistan ve Güney Pencap bölgesini hakimiyeti altına aldı. Böylece Hint coğrafyasındaki büyük İslam medeniyetinin temelleri atılmış oldu.
Gazneliler
Hint coğrafyasında hakimiyet kuran ilk Türk-İslam devleti, Samanileri büyük bir bozguna uğratarak tarih sahnesine çıkan Gaznelilerdi (923-1186). Gazneli Mahmud'un fetihlerinin büyük kısmı bu bölgeye oldu. 1014'teki Thanesar seferi Gazneli Mahmud'un en önemli seferiydi. Hinduların İslamiyet'e girmesinde bu seferin büyük etkisi oldu.
Delhi Türk Sultanlığı
Son Gazneli hükümdarı Hüsrevmelik'in 1201'de şehit edilmesiyle dağılan Gazneliler'in ardından sadece 20 yıl sonra bölgedeki hakimiyeti yine bir Türk-İslam devleti olan Delhi Türk Sultanlığı devraldı (1206- 1526). Delhi Türk Sultanlığı, Türk-İslam hakimiyetinin imparatorluk olma yolunda gelişme kaydetmesini sağladı ve Delhi'yi bir ilim merkezi haline getirdi.
Babürlüler
Hint coğrafyasındaki son Türk-İslam devleti Babürlerdi (1526-1858). Babür Şah, 1526 yılındaki Delhi ve Agra fetihleriyle Babürlü Devleti'ni kurdu ve Hindistan'da kalıcı bir hakimiyet sağladı. Babürler, Orta Asya kültürünü yerleşik Hint ve İran kültürleriyle sentezleyerek tarihin en özgün medeniyetini kurdular. Babürlerin en önemli siyasi başarısı Kuzey Hindistan sınırlarını aşarak tüm Hindistan'da hakimiyet kurmalarıydı.
Dokuz asırlık Türk yurdu
Hint coğrafyasında Gazneliler'den Babürlülerin 19. Yüzyılın ortalarında yıkılmasına kadar yaklaşık dokuz asırlık kesintisiz bir Türk-İslam hakimiyeti sağlandı. Ancak İngilizlerin 19. Yüzyılın ortalarından itibaren bölgede nüfuzunu artırmasıyla Türk-Müslüman hakimiyeti de yavaş yavaş etkisini kaybetti. Gazneliler, Gurlular, Kölemenler, Kalaçlar, Tuğluklar, Seyyidler, Loldiler ve Babür Devleti 9 yüzyıl boyunca Hindistan'da hüküm süren Türk hanedanlarından bazılarıdır...
- Hindistan'da barbarlar
- İlk kanı Portekizliler döktü
- Avrupalıların Hindistan'ın zenginliklerinden yararlanma düşüncesi, Portekizlilerin XV. Yüzyılın ortalarında Afrika'yı dolaşarak bu bölgeye varmalarıyla başlar. Bu yüzyılda kara ve deniz ticaret yollarının büyük oranda Türk-İslam devletlerinin hakimiyetinde olmaları Portekizlileri yeni ticaret yolları aramaya sev etti. Portekiz, Hollanda, Danimarka gibi pek çok devletin Hindistan çıkartmalarına rağmen, bölgedeki en başarılı ve dünya ekonomi tarihini şekillendiren devlet, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'yle İngiltere oldu. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi; yapısı, işleyişi ve hisse sistemiyle (ayrık hisse sistemi ve birleşik hisse sistemi) günümüz dünya ekonomi-politiğini yönlendiren uluslararası modern şirketlere rol model oluşturdu.
- İngiliz barbarlığı – Yeni kapitalizm
- 1870 yılında Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla İngiltere'nin Hindistan'a yani sömürge coğrafyasına giden yolu kısalırken masrafları da azaldı. Şirket bu sayede, ellerindeki malları İslam topraklarında fahiş fiyatlara satarak bilhassa Osmanlı Devleti üzerinde ekonomik, siyasi ve askeri olarak, dünya ekonomi-politiğinin dışına atmaya çalıştı.
- Doğu Hindistan Şirketi
- 270 yıldan fazla süren İngiliz Doğu Hindistan şirketine karşı Hint Müslümanları erken dönemlerde müsamahakâr davranmıştı. Ancak daha sonra, Şirket'in faaliyetleri İslam medeniyeti için hem varoluşsal meselelerine hem de ipek, pamuk, tuz, çay gibi ürünlerin paylaşımındaki eşitsizlik gibi ekonomik gerekçelerle de bir tehdit olmaya başladığında, Müslümanlar İngilizlere karşı silahlı bir mücadeleye girdi. Bu mücadele İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin kapatılacağı 1874 yılına dek sürdü.
Osmanlı-Hindistan ilişkileri
Hindistan'daki Türk-İslam devletlerinin Osmanlı Devleti ile ilişkileri 15. Yüzyılın sonlarına doğru başladı. Behmeni Sultanı III. Muhammed Şah'ın, 1481'de Fatih Sultan Mehmed'e yolladığı hediyelerle ilk temaslar sağlandı.
1517-1518'de, Yavuz Sultan Selim'in emriyle Gucerat Sultanı Muzaffer Şah'a yazılan mektupta, Osmanlı Devleti'nin, elli gemilik bir donanma ile Portekizlilere karşı Gucerat Sultanlığına yardımcı olabileceği bildirildi.
Babürlüler döneminde ilk resmi yazışmaların Ekber Şah döneminde başladı. Ekber Şah, Kanuni Sultan Süleyman'a gönderdiği mektubunda Osmanlı Sultanını zamanın halifesi olarak nitelendirdi.
18. yüzyılda Nadir Şah'ın istilası ve Tipu Sultanı'nın İngilizlere karşı verdiği mücadele ile karşılıklı ilişkiler yeniden ivme kazandı. İngilizlere karşı geliştirilen bu ilişki, Hint Hilafet Hareketi'nin, 1919 yılında başlayan Türk Milli Mücadelesine yaptığı yardımlarla doruk noktasına ulaştı.
Hintli Müslümanların Osmanlı'ya destek verdikleri ilk önemli hadise 1853'teki Kırım Savaşı'ydı.1870 ve 1877-1878'deki Osmanlı-Rus harbi sırasında da Hint Müslümanları düzenledikleri kampanyalarla Osmanlı Devleti'ne destek olamaya çalıştılar.
Modern Hindistan'da kırılma noktaları
Halife'nin ardından
Hint Hilafet Hareketi 1919'da kuruldu. Osmanlı halifesini etkin bir siyasi otorite hâline getirmek arzusuyla Şevket Ali, Muhammed Ali Cevher, Hâkim Ecmel Han ve Ebul Kelam Azad liderliğindeki Britanya Hindistanı Müslümanları tarafından başlatılan hareket, Türkiye'de laikliğin benimsenmesinin ardından parçalandı.
Gandi'nin önderliğinde
20. yüzyıldan beri süren mücadeleler sonucu Hindistan 1947 yılında bağımsızlığını kazandı. İkinci Dünya Savaşı sonrası, Mahatma Gandhi önderliğinde Hindistan ulusal ordusuyla birlikte bağımsızlık hareketi ivme kazandı. 1947 yılında Hindistan bağımsızlık yasası ilan etti ve 15 Ağustos 1947 tarihinde, İngiltere Hindistan'a bağımsızlık verdi. 26 Ocak 1950'ye gelindiğindeyse ise cumhuriyet kuruldu ve aynı yıl anayasa oluşturuldu.
Azad savunuyor
Hindistan bağımsızlık hareketinin ve Hint Hilafet Hareketi'ni önde gelen isimlerinden Mevlâna Azad, 1923'te Hindistan Millî Kongre (İndian National Congress)'nin başkanı seçildi. Azad, Hindistan'ın ilk eğitim bakanı olarak 1947-1958 yılları arasında da görev yaptı.
İngilizlerin fitnesi
Modern Hindistan'ın kurucusu Gandi ile Pakistan'ın kurucu lideri Muhammed Ali Cinnah'ın, 1920 yılında, Birleşik Krallık ile uzlaşma ve yabancı malların ülkeye girmesi konusunda fikir ayrılığına düşmesiyle, iki liderin yolları da bu tarihten itibaren ayrılır. Gandi ile Cinnah'ın farklı yollar izlemesi, tam anlamıyla bir ulusal birlik temeli oluşturamamış Hindularla Müslümanlar arasındaki ihtilafın daha da derinleşmesine yol açtı.
- Hindistan'ı anlamak için 10 isim:
- • Buda (MÖ 563-483)
- • Büyük Asoka (d. MÖ 3049)
- • İmam-ı Rabbani (d. 1564)
- • Abdülhak ed-Dihlevi (d.1551)
- • Şah Veliyyullah (d.1703)
- • Mahatma Gandi (1869-1948)
- • Gazneli Mahmud (971-1030)
- • Babür Şah (1483-1530)
- • Ebul Kelam Muhiddin Azad (1888-1958)
- • Ebu'l Hasan Ali En-Nedvi (1914-1999)