Hormonal şairin portresi

Sağlıksız duygular onu iyi şairler loncasında yer bulamayan diğer hormonal şairler kümesine yaklaştırır.
Sağlıksız duygular onu iyi şairler loncasında yer bulamayan diğer hormonal şairler kümesine yaklaştırır.

Eleştirilince, eksiği kusuru gösterilince, onaylanmayınca küsmek hormonal bir davranıştır. Bunu basit şekilde bir eksiğin gösterilmesi, bir yanılgıya dikkat çekilmesi olarak değil de “suçlama” olarak anlamaya yatkın olan hormonal şair, bu durumu özellikle kendisinden üstte gördüğü kişilere karşı yaşar. Diğer herkesten çok iyi bildiğine, düşündüğüne inanır çünkü.

En belirgin özelliği tembelliktir diyebiliriz. En büyük yanılgısı da bununla ilgili olabilir. Çok çalıştığına inanmak. Bu inançla başkalarının da ancak kendisi kadar çalıştığını, çalışabileceğini sanmak. Başkalarının şiirleri ilgi görürken kendi yazdıkları görmeyince bunu başkalarının gecesini gündüzüne katarak Türk şiiri boylarında çalışmasına değil de kendisinin daha zor koşullar, yoksunluklar içerisinde olduğuna yorarak teselli bulmak. Böyle düşünmek hormonal şairi avutabilir ancak başarısızlığının sebebinin koşullar, yoksunluklar (şiir için şiirden ve çalışmaktan başka şey gerekmediğini belirtelim bu arada) olmadığını bilmeli.

Hormonal şair iyi şiir yazamadığı nispette yüceltir şiiri. Bütün hayatını şiir ve şiire ilişkin olan belirler.

Biliyor da bize kalırsa, fakat yeterince emek vermeden yemek, yani şair bilinmek de istiyor. Aslında yeterince emek vermediğini de biliyor içten içe. Gerçek niyeti şiiri öğrenmek, iyi şiir yazmak olsaydı çalışıp şiir mevzusunu çoktan çözerdi. Çözemediğine göre şiire yaklaşımının şiirin kendisiyle ilgili olmadığını söyleyebiliriz. Şiir onun için şiir dışı bazı imkânlara kavuşmayı sağlayacak olan bir merdiven, bir köprü, bir sıçrama taşı mesabesinde. Yani istediği tam olarak şiir değil “şairlik”.

İyi bir şair aynı zamanda kendisinin ilk eleştirmenidir.
İyi bir şair aynı zamanda kendisinin ilk eleştirmenidir.

Şairlik iyi bir şey mi peki? İyi bir şairin gördüğü ilgi, söylediklerinin dikkate ve ciddiye alınması sorumuza bir cevap olabilir. İyi bir şair aynı zamanda kendisinin ilk eleştirmenidir. Onun düşünmeden yaptığı tek bir iş dahi yoktur diyebiliriz. Düşünmek onda tabiat hâline gelmiştir. Hâliyle okurken, yazarken, başka bir işle meşgulken devamlı düşünür. Duygusunun gerçekliğini ölçer, düşünüşünün sıhhatini değerlendirir. Üstte sözünü ettiğimiz ilgi, bu kendine dönük bakış ve en azından modern Türk şiir tarihini iliğine kadar bilmek ve bugünkü şiiri çok sıkı takip etmekle gelir. Kendine dönük bir bakışa sahip olmayan hormonal şair tembel de olduğundan şiirin geçmişiyle fazla uğraşmadığı gibi güncel şiiri takip anlamında oldukça dar bir alanda volta atar durur. Bu dar alanda iyi olarak bellediği şairlerinkine benzer şiirler yazmak ister. Fakat iyi şairlerin, takip etme anlamında ilgi alanlarının Türk şiirinin sınırları olduğunu bilmez. Öte taraftan kendisi de fena şiirler yazmıyordur zaten.

  • Sadece edebiyat ortamı iyi şiirle kötüsünü ayırma yeteneğinden yoksun olduğundan kendisinin o gül gibi şiirleri fark edilemiyordur. Dergiler ahbap-çavuş ilişkisiyle hep aynı kişilerin şiirlerini yayınlıyordur. Hâlbuki şiirin niteliğini dikkate alan bir ortamda onunkiler de çarşaf çarşaf basılırdı. Ama işte bu onun kabahati değil. Edebiyat ortamımız çok kötü maalesef. Yersek.

Hormonal şair iyi şiir yazamadığı nispette yüceltir şiiri. Bütün hayatını şiir ve şiire ilişkin olan belirler. Bu yüceltme ve belirleyicilik başarı hissiyle neticelenmezse onu baskılar. Hormonal şairin gerilimli hâllerinin, yüzünde beliren kızarıklığın sebebi bu baskı olabilir. Devamlı mutsuz, sıkıntılı bir ifade okunur bu yüzde. Tesellisi ya da kılıfı da hazırdır. Surat asmak hakkımız. En yakınında olanlar dâhil herkese sıkıntı verir. Verdiğini alır. Böyle olmasını istemiyordur muhakkak ama bu da onda tabiat hâline gelmiştir neredeyse. Bu hâlin sağlıklı olmadığını pekâla bilir hormonal şair. Belli etmemeye, kurtulmaya çalışır.

Biz bu çabayı gerçek ruh hâliyle örtüşmeyen, hissedilmeyen ferah duyguların taklidinin yapılması şeklinde gözleyebiliriz. Gerçekten hissedilen ferah bir duygu bize de ferahlık verir çünkü. Vermiyorsa sahtedir, taklittir. Bu taklit, üsluptan rahatlıkla anlaşılır. Mukallit tutum yazdıkları için de geçerli. Kavrayış düzeyinde olmayan bir dikkatle bazı kelime, ifade ve sözlerin iyi şairlerinkine benzer ya da yakın kullanımları görülür şiirlerinde. Yine şiir ve yazılarında nedense öncelikle İsmet Özel’i akla getiren kelimeler kullanmaya pek heveslidirler. Yazmayı okumaya öncelemek hormonal şairin bir başka hevesidir. Okumadan ya da çok az ve sevgisiz bir okumayla yazmak ister. Okuma kısırlığının şiir için gerekli olan ufuk genişliği, ifade imkânlarının çeşitliliği, anlayış, duyuş ve yorumlama yeteneğinin yeniliği, farklılığı ya da özgünlüğü gibi imkânlardan yoksunluk demek olduğunu bilmez, bilmedikçe okumaz. Okumadıkça beklediği alakayı göremez. Beklediği alakayı göremeyince suçlayıcı bir tavır takınır.

Eleştirilince, eksiği kusuru gösterilince, onaylanmayınca küsmek de hormonal bir davranıştır.
Eleştirilince, eksiği kusuru gösterilince, onaylanmayınca küsmek de hormonal bir davranıştır.

Sağlıklı olmayan kızgınlık ve öfke gibi duygular onu başkalarının kusurunu aramaya ve sırlarını açığa vurmaya iter. Bu durumda hormonal şaire karşı dikkatli olmakta fayda vardır. Eleştirilince, eksiği kusuru gösterilince, onaylanmayınca küsmek de hormonal bir davranıştır. Bunu basit şekilde bir eksiğin gösterilmesi, bir yanılgıya dikkat çekilmesi olarak değil de suçlama olarak anlamaya yatkın olan hormonal şair, bu durumu özellikle kendisinden üstte gördüğü kişilere karşı yaşar. Diğer herkesten çok iyi bildiğine, düşündüğüne inanır çünkü. Bu inanış onun, altta gördüğü insanlarla ilişkilerini gerilimli kılar. Bu sağlıksız duygular onu iyi şairler loncasında yer bulamayan diğer hormonal şairler kümesine yaklaştırır. Loncaya karşı benzer düşüncelere sahip olmanın rahatlatıcılığını bulurlar birbirlerinde. Hormonal şair, gösterdiği çaba neticesinde ortaya kayda değer bir şey koyamayınca hırslanır ve iddiasızlaşır.

  • Çelişik duygulanımlar söz konusu değil burada. Ölçüyü aşmayan hırs, şiirle ilgili meseleleri çözmesine yardımcı olabileceğinden sağlıklıdır ancak iddiasızlık sağlıklı bir duygu değildir. Çünkü kendince elinden gelen her şeyi yaptığı hâlde başaramamış olma hissi onun iddiasını zayıflatır.

Mesele “iyi şiirler yazmadan kitabım olsun” ve “şair desinler yeter” e doğru evrilir. Biz hormonal davranışlardan kurtulmanın tek çaresi olarak yukarıda da belirttiğimiz gibi çok çalışmayı görüyoruz. Çünkü gözlemimize göre zamanla yani yaşın ilerlemesine bağlı olarak da kurtulunamıyor bu hâlden. Elli yaşına yaklaşmış bir şairin bile, belki biraz daha rafine olmak kaydıyla, benzer davranışlar sergilediğine şahit olabiliyoruz. Az okurlu muhalif gazetelerde köşeleri, fazla izlenmeyen televizyonlarda programları vardır kimisinin. Okunup okunmadıklarıyla fazla ilgilenmeden yazıp dururlar orada. Yazıp durabiliyor olmalarının sebebi gazetelerin sayfalarını daha iyi yazarlara açacak maddi imkânlardan yoksun olmalarıdır kim bilir.