Hint Bülbülü: Lata Mangeshkar
Mangeshkar, işgal yıllarından bağımsızlığa uzanan zorlu bir siyasi tarihin içinde yürüdü. Hindistan’ın bağımsızlık fotoğrafıyla, Lata’nın fotoğrafı hep yan yana asılıdır. İsmi ve imajı çoğu zaman kendi varlığını bile aşmıştır.
Karma kültürlü, çoğul renkli, çok kimlikli ve gökkuşağı tabiatlı Hint toprakları… Bize Cemil Meriç’ten yadigâr bu geniş coğrafyanın kolektif ve modern temsilcisi sayılan Hindistan sinemasının ticari/kültürel bir zorunlulukla ‘mutlu son’a ayarlı filmlerinde (popüler) kullanılan şarkılar, hem büyük bir hayatiyet hem de geleneksel Hint/Hindu tonlarını taşımaktadır.
Bir Hint filminde şarkı yoksa filmin kendisi de yok hükmündedir. Bu sebeple yalnızca seslerini duyduğumuz vokalleri, filmlere ruh katan görünmez büyücüler olarak anlayabiliriz. Bu anlama biçimi -Hint sinema endüstrisi özelinde- uzun bir kültürel bilinçaltını meselesini de getirecektir önümüze. Bu sosyolojiyi seslerinde/sesleriyle taşıyan güçlü erkek solistler (büyücüler) arasında, Muhammed Rafi - Kishore Kumar ikilisi ilk akla gelen dikkate değer isimlerdendir. Tabi asıl efsane her daim Altın Sesli Adam lakabıyla bilinen Mukesh’dir. Awara filminin şarkılarını da seslendiren Mukesh, ölümüyle bir devri kapatarak, Raj Kapoor’a tarihe geçen o cümleyi söyletmiştir; sesimi kaybettim.
Doğu’nun en büyük seslerinden biri sayılan Mangeshkar’ın, dünyadaki tanınırlığı ile ülkemizdeki tanınırlığı arasındaki o anlamsız ters orantı da öylece dursun şimdilik burda.
Awara filminden girdik, ordan devam edelim. Raj Kapoor’un bu kült filminde hafızalara kazınan meşhur “Awaara Hoon” şarkısını -İzzet Altınmeşe versiyonu dâhil olmak üzere- herkes ezbere bilir. Ama Awara’daki asıl büyük hikâye yıllar sonra bir cep telefonu melodisine dönüşerek milyonların kulağına marş olan Ghar Aaya Mera Pardesi şarkısında saklıdır. Bu ve bunun gibi binlerce şarkıya ses veren, Bollywood filmlerinin playback kraliçesi, yaşayan efsane, Hint Bülbülü Lata Mangeshkar’dan bahsetmemek olmaz. Doğu’nun en büyük seslerinden biri sayılan Mangeshkar’ın, dünyadaki tanınırlığı ile ülkemizdeki tanınırlığı arasındaki o anlamsız ters orantı da öylece dursun şimdilik burda. Bir kıyas yaparak başlayalım; Arap dünyası için Ümmü Gülsüm neyse, Hindistan için de Lata Mangeshkar’ın yeri odur aslında. Ümmü Gülsüm’ün günlük hayattaki karşılığından, radyolarda yayınlanan uzun konser kayıtlarına kadar giden uzun bir benzerliktir bu.
Hema'dan Lata'ya; Mangeshkar'ın doğuşu
5 çocuklu tiyatrocu bir ailenin en büyük kızı olarak 1929 yılında gözlerini açtığı Hindistan toprakları, o doğduğunda henüz bağımsızlığını elde etmiş değildir. Fiili İngiliz işgali altında merhaba dediği ülkesinde; Gandhi, Ahmedabad kıyılarındaki o meşhur ‘Tuz Yürüyüşü’ne başlamamıştır bile. Ama babasının sahne aldığı oyunlarda kaptığı küçük roller ve amatör şarkı denemeleriyle parlayan ışığıyla birlikte, Hindistan’ın en efsanevi müzik yıldızlarından birinin ‘doğuş’ hikâyesi çoktan başlamıştır aslında. Baba Pandit Mangeshkar'ın zamansız gelen ölümü, Hema’dan Lata’ya dönüşen adı (babasının sevdiği bir oyun karakterinden ilhamla), yoksulluk, geçim derdi ve zorlu yıllar.
- En büyük çocuk olarak ailenin mali sorumluluğunu yüklenen Lata, küçük omuzlarına ağır gelen bu yükle 13 yaşından itibaren o billur sesiyle profesyonel anlamda şarkı söyleyerek, kesintisiz devam eden 70 yıllık uzun bir kariyere ve Hindistan müzik tarihinde asla unutulmayacak saygın bir yere sahip olmaya giden yolda ilk adımlarını atmıştır.
Mangeshkar’ın hayat çizgisi, 16 yaşındayken doğduğu şehir Indore’den ayrılarak, takvimler 1945 yılını gösterdiğinde hayatın merkezine, yani Mumbai'ye taşınmasıyla keskin bir şekilde değişecektir. Resmi bir eğitim almayan ve hiç okula gitmeyen Lata, Amanat Khan ve Üstat Aman Ali Khan gibi birçok önem isimden aldığı Klasik Hint Müziği dersleriyle, sesinin kimliğini teknik, yorum ve ahenk ölçüleriyle yeniden betimlemiştir. Aslında kariyerinin başında Noor Jean gibi ünlü isimleri taklit ettiği eleştirileriyle karşılaşsa da, ilerleyen yıllarda kendi özgün kimliğini, ses rengini ve üslubunu bulması zor olmamıştır.
Mangeshkar ilk önemli çıkışını 1949 yapımı ‘Mahal’ filminde sevilen aktris Madhubala’nın ağzından duyduğumuz 'Ayega Anewala' şarkısıyla yaparak, uzun yıllar boyunca sesini ödünç verdiği kadın Bollywood yıldızlarının ünlerine ün katmış ve şarkılarıyla duygusal tonlarını yükselttiği filmlerin gişelerine hatırı sayılır derecede katkılar sağlamıştır. Devam eden yıllarda özellikle 1970 ve 80’ler boyunca bilhassa Kishore Kumar’la yaptığı düetlerle büyük ses getirmiş, yorum kabiliyetiyle taçlandırdığı solo şarkıları da dâhil olmak üzere, sesini ödünç verdiği sinema salonları aracılığıyla oldukça geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmıştır. 1964 yapımı Woh Kaun Thi filminde söylediği Lag Jaa Gale şarkısı unutulmaz klasiklerdendir hala. Modern dönemde ise, en iyi romantik film olarak kabul edilen, Bollywood’un kral ve kraliçesinin oynadığı (Shah Rukh Khan - Kajol Devgan) 20 yıldır vizyonda olan 1995 yapımı ‘Dilwale Dulhania Le Jayenge’ ile yine bir başka Bollywood masalı olan 2004 yapımı ‘Veer -Zaara’, Mangeshkar’ın şarkılarıyla yer aldığı popüler filmler arasındadır. (Bu iki film -özellikle- Türk izleyicilerin, devasa bir kariyere sahip olan Hint Bülbülü Mangeshkar’ın sesine aşina olacakları yapımlardır.)
İşgal ve bağımsızlık arasında; bir Hindistan fotoğrafı
Hint film endüstrisinin en önemli şarkıcılarından Mangeshkar’ın yaşı artık 90’a dayandı. 70 yıllık uzun ve zorlu bir yolculuk. Kıskandıran bir hançeresi var ve sesi hala bir genç kızın tınısına ve parlaklığına sahip. Geride kalan asırlık ömrü oldukça bereketliydi, 60’larda dönemin ünlü bestecileriyle çalıştı, 90’larda bu kez o ünlü bestecilerin çocuklarıyla çalışma şansını yakaladı. Sesi hep güzeldi, yorum’u demlenmiş bir billur gibiydi. Ki hala öyle. Şarkılarını 36 farklı dil ve lehçede söyleyerek, “boğazında ay ışığı saklı kadın” lakabıyla anıldı. Şarkıları her dönemin efsanesiydi, hiç durmadan söyledi ve kayıtlı 30 bin şarkısıyla Guinness Rekorlar Kitabı'nda “dünyada en çok kaydedilen sanatçı” unvanıyla yer aldı. (Kendisi gibi ünlü bir şarkıcı olan kardeşi Asha Bhosle ile bu unvanı paylaşıyorlar) Yorumculuğunun yanı sıra beste çalışmaları ve oyunculuk denemeleri de yaptı.
İşgal yıllarından bağımsızlığa uzanan zorlu bir siyasi tarihin içinde yürüdü. Bu sebeple, Hindistan’ın bağımsızlık fotoğrafıyla, Lata’nın fotoğrafı hep yan yana asılıdır. İsmi ve imajı çoğu zaman varlığını aştı. Kendi adıyla markalaşmış bir parfüm de piyasaya sürüldü mesela, Parlamento Üyesi olarak aday da gösterildi. 88. doğum gününde Bollywood'un genç şarkıcıları, doğum günü dileklerini en sevdikleri Lata şarkılarını söyleyerek ilettiler ona.
Rock müziğin efsanesi Hint kökenli Freddie Mercury'nin çocukluk yıllarını şekillendiren ve Mercury'yi derinden etkileyen şarkıcıların ilkiydi Lata. 27 Ocak 1963'de Çin-Hint Savaşı'nın ardından bir vatanseverlik şarkısı olan "Aye Mere Watan Ke Logo / Ah, Ülkemin Halkları"nı söylediğinde Başbakan Nehru gözyaşlarına boğulmuştu. İlk yurtdışı deneyimi olan ve biletleri karaborsaya düşen Londra'daki 103 yıllık Royal Albert Hall salonunda arka arkaya verdiği 3 konser de hınca hınç doluydu. Aldığı ödüllerden bazıları şöyle; 1 kez Dadasaheb Phalke Ödülü, 3 kez Ulusal Film Ödülü, 4 kez En İyi Kadın Oyuncu Şarkıcısı (Filmfare) Ödülü, 12 kez Bengal Film Gazeteciler Cemiyeti Ödülü ve 1993 Filmfare Yaşam Boyu Başarı Ödülü. Ayrıca 2001'de Hindistan'ın En Yüksek Sivil Ödülü olan Bharat Ratna'ya layık görüldü.
Ülkesinde cirit atan emperyalist işgalcilerden de, sesini ödünç verdiği yıldız isimlerden de daha uzun yaşadı Mangeshkar; şarkılarına Hindistan’ın hafızasını kaydetti. Ve 90 yaşında bir Lata olarak, aslında söylediği her şarkıda; Hema isimli küçük bir kızın hikâyesini anlattı dünyaya.