Hiçbişey
Elbet bildiğimiz şudur; iyi edebiyat bizi tetikte tutar, varsın dünyayı daha güzel bir yer yapmasın. Uzun bir uykudan, yani 17 yıl aradan sonra, 2013'te gelen yeni bir baskı. Bazı kitaplar öyledir, uyur ve uyanırlar. Sonra tekrar uyur ve tekrar uyanırlar. Okudukça kendi kuytuna çekildiğini hissedersin Hiçbişey'e daldığında, orası neresi? Cevabını sen biliyorsun....
Bir kitap oku
Bazı kitapları soğuk kış gecelerinde sıcak bir yorgan gibi üzerinize örtebilirsiniz, paltonuzun iç cebinde bir silah gibi taşıyabilirsiniz, uzun bir yolculukta mesela, yanınıza yaren eyleyebilirsiniz. Bazı kitaplar öyledir. Kadim bir masal gibi ruhunuzu emniyete almaya mahirdirler. Gökhan Özcan'ın Hiçbişey'i mesela. 23 yaşındaki genç bir delikanlı mu yazmış şimdi bütün bunları dersiniz ilk okuduğunuzda, içinizden ama sessizce, öyle ya, kemal nerde kime nasıl erer, bilinmez. Elbet bildiğimiz şudur; iyi edebiyat bizi tetikte tutar, varsın dünyayı daha güzel bir yer yapmasın. Uzun bir uykudan, yani 17 yıl aradan sonra, 2013'te gelen yeni bir baskı. Bazı kitaplar öyledir, uyur ve uyanırlar. Sonra tekrar uyur ve tekrar uyanırlar. Okudukça kendi kuytuna çekildiğini hissedersin Hiçbişey'e daldığında, orası neresi? Cevabını sen biliyorsun.... ''Doküman'' öyküsü mesela, dünyanın en iyi girişi ile dünyanın en iyi finali arasına sıkışmış bir iç alem, ''Muhteris Tramway'' içimizden geçerken bize el sallayan eski bir kara tren, ''Karyola Demirindeki Delik'' kalbimize açılmıştır, ''Sinderella Saati'' ise hiç gelmeyen bir vakit. Hiçbişey, nöbetçi eczanelerde bulundurulmalı mutlaka bu kitap. Öykücülere gereken özeni göstermeliyiz.
- Bir kitap daha
- Bahar Karları, Kaçak Atlar, Şafak Tapınağı ve Meleğin Çürüyüşü kitaplarından oluşan Bereket Denizi serisi Yukio Mişima'nın yeryüzüne attığı son imzasıdır. Mişima'nın sıra dışı kurgusuyla dikkat çeken bu dörtlemesi, Şigekuni Honda karakterinin arkadaşı olan Kiyoaki'nin her romanın sonunda 20 yaşında ölüp, reenkarne olarak yeni bir bedende dünyaya gelmesi üzerine kurulu. Böylelikle Japonya'nın dört evredeki 80 yılına şahit olarak, aynı zamanda Şigekuni Honda'nın da 80 yıllık ömrüne odaklanıyoruz. Kiyoaki, Honda'nın hayatına sırasıyla; sınıf arkadaşı aristokrat, bir sağcı militan, prenses ve evlatlık yetim olarak girer. Honda, arkadaşını her seferinde göğsündeki üç leke işaretinden tanır. Kiyoki her 20 yılda bir değişir, yani Japonya değişir. Honda aynı bedende 80 yıl kalır, bedenen değişmez. Ama ilkeleri değişir. Honda'nın değişimi de Japonya'ya dahildir. Dört kitap boyunca kendi sonuna doğru yürüyen bir yazara eşlik ederek, her satırında sırtına daha ağır bir şekilde yüklediği Japonya'nın 2. Dünya Savaşı sonrasına değin uzanan o sancılı tarihini görebilirsiniz Bereket Denizi'nde. Bazen yüzleşerek, bazen hesaplaşarak, bazen samuray idealizmini seyre dalarak, bazen haklılığın zarafetini tadıp, bazen de haksız olmanın cehennemini yaşayarak mesela. Mişima'nın ruhunun derinliklerinde bazen, bazen zihninin koridorlarında, çoğu zaman da kalbinin çeperlerinde dolaşarak dörtlemenin sonuna, yani o görkemli finale ulaşabilirsiniz. Tekrar en başa dönmek de var elbette. Bereket Denizi dörtlemesi bitmiştir ve Mişima 45 yaşındadır. Şöyle söyler; "Artık bittiğimi hissediyorum. Piyesler, uzun romanlar, her türlü şey yazdım. Artık yapacak hiçbir şeyim kalmadı."
Bir film seyret
Norveçli yazar Ingvar Ambjornsen'in "Brodre I Blodet" (Kan Kardeşler) adlı kitabından uyarlanan "Elling" filmini mutlaka izleyin. "Bazı insanlar güney kutbunu yalnız başına geçiyor ama ben restoranın zemininde yürümek için tüm cesaretimi toplamak zorundayım," diyen Elling'in hikayesi. Psikiyatri koğuşunda 2 yıl oda arkadaşlığı yaptığı Kjell ile iyileşmek üzere -tedavinin bir parçası olarak- aynı eve çıkan Elling'in aradığı çıkış yolu, başka bir düzlemde şiirle kesişir. Elling'in şiirlerine değilse bile "yayımlama" biçimine hayranlık duymamak elde değil gerçekten.
- Bir şiir oku
- Yaradılmış cümle oldu şadüman
- Gam gidip alem yeniden buldu can
- Cümle zerrat-i cihan edip seda
- Çağrışuben dediler kim merhaba
- Merhaba ey âl-i sultan merhaba
- Merhaba ey kan-i irfan merhaba
- Merhaba ey sırr-ı fürkan merhaba
- Merhaba ey derde dermân merhaba
- Merhaba ey bülbül-i bağ-ı Cemâl
- Merhaba ey derde derman merhaba
- Merhaba ey mah-ü hürşid-i Hüda
- Merhaba ey Hakk´dan olmayan cüdâ
- Merhaba ey asi ümmet melcei
- Merhaba ey çaresizler eşfai
- Merhaba ey can-ı bâki merhaba
- Merhaba uşşaka saki merhaba
- Merhaba ey kudreti ayn-ı Halil
- Merhaba ey has-ı mahbub-u Celil
- Merhaba ey rahmeten lil´alemin
- Merhaba sensiz şefia´l müznibin
- Merhaba ey Padişah-ı dû cihân
- Senin için oldu kavnile mekan
- Süleyman ÇELEBİ
- Vesîlet’ün-Necât (Mevlid-i Şerif)
Hikâyeyi gör
Ekonomi profesörü olan Senad Haciç, yürüyerek hacca gitmek için Bosna-Hersek'in Banoviçi kentinden 10 Aralık 2011 tarihinde çok sayıda kişinin katıldığı bir törenle kutsal topraklara uğurlanmıştı. Hayır hayır, uçağını kaçırdığı için değil.
- Bir hayal kur
- Betondan, apartman aidatından, yöneticiden, dört duvardan, dikey mezarlıklardan, soğuk piramitlerden, yapay zırhlardan, asık suratlardan ve o selamsız bandosundan kurtulup, kendi toprağına yaptığın o ferah ahşap evinin verandasında kahveni içerken, güneşin battığını fark ediyorsun birdenbire.
Bir ümit ışığı gör
Sihirli parmaklara sahip bir profesörün "neden özele geçmiyorsunuz hocam" sorusuna verdiği "eee o zaman garip-gurebayı kim ameliyat edecek?" şeklindeki cevabı. Cevaplardan bir cevap mıdır bu. Belki. O profesör gibi başka alanlarda hayatını bu doğal iyilik-hayır düzlemine hizalamış binlerce insan için "sıradan" bir cevap elbette. Buradan müthiş bir hikâyenin kahramanı olarak çıkmaya çalışmıyorlar zaten. Olağan'ın sırrında ikamet ediyorlar sadece. Neden daha çok para kazanmayı tercih etmiyorsunuz, neden yani? Aslında soru bu. Daha çok paradan daha önemli bir şey kaldı mı ki? Ne dersiniz?
- Parolayı unutma
- "Yol ile yolcunun arasındaki tek engel kapının eşiğidir"
- (Boşnak atasözü)