Her şeyi bilen adamlar
Medya diye bir mecra vardı ve çok harikaydı. Orada pek çok şey zuhur ediyor, dünya insanlarına sunuluyordu. Misal eğlenceli şeyler vardı, misal güldürücü şeyler vardı, misal üzücü şeyler de vardı, misal küstürücü şeyler de vardı ama misal bilgilendirici şeyler de vardı. Bu bilgilendirici şeylerden biri, haber verme ve yorum yapma üzerine bina edilmişti. Önce dünya üzerinde olan herhangi bir şey veriliyor, üstüne ise dünya üzerinde olan herhangi bir şeyin en iyi anlayanı o olanı anladığına göre yorumluyordu. Böylelikle insanlar da anlıyordu, ne neymiş, neyi nasıl algılamak yorumlamak gerekliymiş.
Bir ülke bir ülkeye savaş açmış, bir grup bir gruba çiçek atmış, bir takım bir takıma küfür etmiş, bir aile bir aileye karşı suç işlemiş, bir kaya uçurumdan atılmış, bir uçurum ovaya dikilmiş, bir ova teneke gibi bükülmüş, ne olmuşsa o konunun uzmanı çıkıyor, bu olan şöyledir böyledir, şundan olmuştur bundan olmuştur diye izahatlara girişiyor ve dünya insanlarını aydınlatıyordu. Öte yandan bir de sorun vardı ki; olanlar dünyada olduğundan dünyada olan her şey kadar çeşitliydi. Ama o kadar çeşitli uzmanı bulmak acayip derecede maliyetliydi. Dünyanın ve medyanın akıllı insanları düşündüler taşındılar buna bir çare bulmalıyız dediler. Elbette buldular da.
Günün birinde (aslında günün sonunda, yani buna bir çare bulmalıyız diye düşünmeye başladıkları günün sonunda) her şeyi bilen adam icat edildi. Önce bir iki deneme yapıldı, bakıldı ki pek tepki gelmiyor hızla uygulamaya geçildi. Misal bir ülke bir ülkeye savaş açtı; çıktı her şeyi bildiği o anda bilinmeyen ama bu görevle istihdam edilmiş adam ve anlattı, bu ülkenin tarihi, berikinin ona kini, olayların ilk başlangıcının tetikleyeni vesaire. Sonra misal bir grup bir gruba çiçek attı; çıktı her şeyi bildiği o anda bilinmeyen ama bu görevle istihdam edilmiş adam ve yine anlattı, bu grubun tarihi, berikinin ona kini, olayların ilk başlangıcının tetikleyeni vesaire. Sonra bir takım, sonra bir insan, sonra bir kaya, sonra bir ova, sonra her ne olursa her şeyi bilen adam, ki artık her şeyi bilen adam olduğu ve bu görevle istihdam olduğu herkes tarafından da biliniyordu ve kişiye aşinalık nedeniyle hep aynı adamı görmek dünya insanlarına güven de veriyordu, çıktı ekrana ve anlattı ve yorumladı olan bu olayı. Ama sonra tuhaf bir şey oldu, rutin insanı biraz ele geçiren bir şeydi zira. İnsanlar baktılar ki, her olan şey için bir müddet sonra hep aynı şeyler söyleniyor. İyi ya işte, böylelikle hem seyreden hem seyredilen açısından daha fazla düşünmeye gerek kalmıyor. Harika bir şeye dönüştü iş sonunda; misal bir futbol maçı için yapılan yorumlar ile bir iç savaş hakkında söylenen sözler ve enerji krizinin etkileri hakkında üretilen cümleler aynı hâle geldi. Hatta bir süre sonra bu aynılık o kadar hoşa gitti ki, ufak nüanslar kafa karıştırıcı olmasın diye kullanılan yorumlar da sadeleştirildi. Sonra kusursuza dönüştü iş, sadeleşme azalmaya evrilince ve en sonunda şu oldu; haber; bir ülkede darbe oldu; her şeyi bilen adamın yorumu; evet olur öyle, bakalım zaman ne gösterecek. Bir ülke fırtına sebebiyle uzaya uçtu, aynı adam; evet olur öyle, bakalım zaman ne gösterecek.