HEPİNİZDEN (VE HEPİMİZDEN) BÜYÜK KOMUTAN’A SELAM

HEPİNİZDEN (VE HEPİMİZDEN) BÜYÜK KOMUTAN’A SELAM
HEPİNİZDEN (VE HEPİMİZDEN) BÜYÜK KOMUTAN’A SELAM

Gençlik lideri olarak girdiği hapishanelerden büyük lider olarak çıkan askeri ve politik bir zekâ o. Siyonist hapishanelerinde geçirdiği 23 yılın ardından, direnişin sonraki nesillere umut aşılayan büyük öğretmeni. Cesaretin ve onurun, yaşadığımız yüzyılda da var olduğu gösteren bir kahraman. İnanmışlık ve fedakarlıkla sahabeden yirmi birinci yüzyıla bir yansıma.

KAMPTA BİR HAYAT

‘Herkesin söylediği gibi 1962 yılında Han Yunus’ta doğdu’ diyebilirdik, böyle demeyeceğiz. Gerçekten inandığı ve yolunu sürdürdüğü adamlar gibi anılmayı hak ediyor. O yüzden, ‘1382’nin Cemaziyelahir’inde, bir pazartesi günü, bir mülteci kampında dünyaya geldi’, diye başlayacak bu yazı. İşgal altında bir ülkede, işgal altında bir toplumda ve tüm dünyanın seyircisi olduğu bir katliamın yanı başında.

Gazze İslam Ünivesitesi’ne girene kadar bütün hayatı gözlerini dünyaya açtığı o mülteci kampında geçti. Zorlu koşullar altındaki çocukluğu, İsrail askerlerinin devamlı kampı taciz etmesine ve sivilleri öldürmesine şahitlik ederek geçti. Üniversite’de Arap Dili okudu. Kulüplerde etkindi. Okul kulüplerindeki aktif etkinliği daha sonra kuruluş sürecinde Hamas’ın organizasyon yapısına katkılar sağlamasına imkân verecekti. Tüm dünyayı izleyen, Amerikan teknolojisiyle her yeri dinleyen sözüm ona ‘büyük İsrail’in, hemen yanı başındaki Hamas’ın, bırakın teşkilat yapısını izlemeyi, yer altında açtığı devasa tünellerden bile haberdar olamamasının arkasındaki asıl isim oydu işte. Şeyh Ahmet Yasin’e bir ‘iç güvenlik teşkilatı’ kurulması gerektiğini teklif edip hayata geçirmişti. Bu teşkilat, sadece casusları tespit etmekle kalmamış aynı zamanda o büyük (!) İsrail’in istihbarat şemasını da çözmüştü.

Her zaman düşmandan bir adım ileride, akıl ve zekâ ile kurulmuş saf bir bağımsızlık mücadelesinin öncü isimlerinden biriydi o da. Bir stratejistti. Askeri ve politik bir zekaydı.

Yahya Sinvar, son anına kadar mücadele etti.
Yahya Sinvar, son anına kadar mücadele etti.

HAPİSTE BİR HAYAT

Mülteci kampında doğan bu büyük adamın, İşgal güçlerinin hapishaneleri ile ilk tanışması üniversite yıllarında oldu. 20 yaşındaydı ve bir süre hapis yattı. Tahliye olduktan bir hafta sonra tekrar yakalandı ve 6 yıl daha hapis cezası aldı. 1985 yılında tekrar tutuklandı ve bir yıla yakın bir süre tutuklu kaldı. 1988 yılında, 2 İsrail askerinin ve 4 işbirlikçi Filistinlinin öldürülmesi suçlamasıyla yeniden tutuklandı. 426 yıl ceza aldı. Dört yüz yirmi altı yıl ceza; henüz 36 yaşında.

Tutukluğu sırasında hapishanelerdeki Hamas üyelerinin liderliğini üstlendi. Cezaevi isyanlarının ve açlık grevlerinin düzenlenmesini organize etti. Yerinde duramayan bir itaatsiz tavrı, çok sayıda farklı hapishaneye transfer edilmesine yol açtı. Bu transferler, liderlik organizasyonun tüm hapishaneleri kapsamasını sağlayacaktı elbette. En sonunda 4 yıl boyunca tek kişilik hücrede tecride alındı. Kötü koşullar sebebiyle bu tecrit yıllarında kan kusacak düzeyde mide sorunları yaşadı.

Yahya Sinvar, tutukluğu sırasında hapishanelerdeki Hamas üyelerinin liderliğini üstlendi.
Yahya Sinvar, tutukluğu sırasında hapishanelerdeki Hamas üyelerinin liderliğini üstlendi.

İlki El-Majdal Cezaevi, ikincisi de Ramla Cezaevi olmak üzere iki kez hapishaneden kaçma girişimi oldu.

El-Majdal Cezaevi'nde, bir tel ve küçük bir demir testere ile hücresinin duvarında bir delik açmayı başardı. Sadece dış kabuğu kalan duvarın çökmesi yüzünden kaçma girişimi ortaya çıktı. Bunun üzerine, tek kişilik hücrede tecrit cezasına çarptırıldı. Ramla Cezaevi'ndeki ikinci denemesinde ise penceredeki demir parmaklıkları kesmeyi başardı ve uzun bir ip hazırladı, ancak son anda yakalandı.

Tutukluluk dönemi boyunca sağlık sorunları yaşadı; sürekli baş ağrısı ve yüksek ateşten şikayetçiydi. Mahkumların yoğun baskıları sonucunda kendisine yapılan tıbbi testler, beyninde donmuş bir kan pıhtısı olduğunu ortaya çıkardı. Yapılan beyin ameliyatı 7 saat sürdü.

Sinvar, 2012'deki iç seçimlerinde Hamas Siyasi Büro üyeliğine seçildi.
Sinvar, 2012'deki iç seçimlerinde Hamas Siyasi Büro üyeliğine seçildi.

Tutukluluk süresi boyunca aile ziyaretlerinden mahrum edildi. Serbest bırakıldığı gün kardeşi, işgal güçlerinin Sinvar’ı 18 yıl boyunca ziyaret etmesini engellediğini, babasının ise 13 yıl içinde yalnızca iki kez onu ziyaret edebildiğini söyledi.

Sinvar, 23 yıllık hapishane günlerini okumaya, öğrenmeye, yazmaya ve çeviri yapmaya harcadı; bu süre zarfında İbraniceyi öğrendi ve İsrail zihniyetini içeriden anlamaya çalıştı. Siyaset, güvenlik ve edebiyat alanlarında çok sayıda kitap yazdı ve çeviri yaptı. Komutan, hapishanede kaldığı yıllar boyunca İsrail toplumunun keskin bir gözlemcisi oldu. İbrani medyasını düzenli olarak takip etti ve İsrail’in iç durumunu ele alan İbranice yazılmış birçok çalışmayı okudu.

CENNETTE BİR HAYAT

İsrailli tutuklu asker Gilat Şalit karşılığında serbest bırakılan binin üzerindeki Filistinli esirden biri olarak 2011 yılında serbest kaldı. Hapishaneden çıktıktan sonra, hareketin 2012'deki iç seçimlerinde Hamas Siyasi Büro üyeliğine seçildi. Aynı zamanda İzzeddin Kassam Tugayları’nın askeri kanadının sorumluluğunu da üstlendi ve aralarında koordinasyon görevini üstlendi.

İsrail’in 2014’teki Gazze saldırısı sırasında hareketin siyasi ve askeri tarafları arasında koordinasyon sağlanmasında önemli rol oynadı. Bu saldırının sona ermesinin ardından Sinvar, saha komutanlarının performansına ilişkin kapsamlı soruşturmalar yaptı. Bu soruşturmalar, bazı önde gelen liderlerin görevden alınmasıyla sonuçlandı. 2015’te Amerika tarafından ‘Uluslararası Teröristler Listesi’ne eklendi. 2017’de İsmail Haniye’nin yerine hareketin Gazze Şeridi’ndeki siyasi büro başkanlığına seçildi.

Bu dönemde Gazze’deki Hamas hareketi ile Batı Şeria’daki Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi arasındaki ilişkileri onarmaya ve ‘milli bir uzlaşı’ çerçevesinde Filistin topraklarındaki siyasi bölünmüşlüğü sona erdirmeye çalıştı. Mart 2021’de, hareketin iç seçimlerinde ikinci 4 yıllık dönem için Gazze’deki Hamas hareketinin başına seçildi.

Ailesiyle birlikte yaşadığı ev, 2012’de, 2014’te ve 2021’de İsrail’in hava saldırıları sırasında işgal uçaklarının bombardımanı ile tamamen yok oldu. Aralık 2023’te evi bir kez daha ve belki bu kez son defa bombalandı.

1948’den bu yana süren işgalin itirazı olarak ortaya çıkan 7 Ekim’in planlayıcılarından biri olan komutan, özellikle İsrail medyasında devamlı ‘tünellerde saklanıyor’ ithamıyla haberleştiriliyordu. Amerikan ve İngiliz istihbarat birimlerinin de tam destek verdiği İsrail istihbaratı, 2015 yılından beri düzenli olarak Sinvar’ı ararken, o Gazze’nin sokaklarında dolaşıyordu.

Demir kubbenin tuttuğu elli kilogramlık bir bombanın ardından şehirde çalan siren sesleriyle beraber yerin elli kat altındaki yüksek güvenlikli sığınaklara kaçışan İsrail terör yöneticilerinin aksine o Filistin halkıyla beraber düşmanla göğüs göğse çarpışan bir liderdi.

Ön cephede, sırtında savaş yeleği ve elinde silahıyla askerleriyle beraber savaşan bir komutandı. Dünya tarihinin, benzerini az gördüğü kahraman savaşçılardan biriydi o.

Komutan Sinvar, yaşamının her günü gibi geçen bir ‘son’la sonsuz hayatı kucakladı.

Gazze’nin işgal uçaklarının bombalarıyla yıkılmış sokaklarında savaş yeleği ile düşman avlayan Sinvar, onlarca İsrailli asker ile tek başına savaştıktan ve pek çoğunu öldürdükten sonra, dronlarla takip edilip ancak tank atışları sonucunda şehit edilebilmişti.

İslam dünyasının kendisinden de dünyanın geri kalan tüm insanlarından da daha büyük bir isim olarak, inandığı ve yolunu yürüdüğü adamlar gibi cenneti kucakladı.

Komutan Sinvar, tek başına; sayıları altı yüz milyonu bulan ve ellerindeki yeraltı zenginlikleriyle trilyon dolarlık servetleriyle Araplardan da sayıları iki milyara yaklaşan İslam dünyasından da daha büyük bir adamdı.

Yaralanan koluna, yerde bulduğu bir parça demir tel ile tampon uyguladıktan sonra savaşmaya devam eden ve bugün artık ‘Sinvar’ın Asası’ olarak bilinen odun parçasıyla gelişmiş teknolojilere karşı duran aynı çağda yaşadığımız bir efsaneden söz ediyoruz burada.

Tarihin gördüğü en büyük kahramanlardan birinden söz ediyoruz.

Ve biliyoruz ki o, hepinizden ve hepimizden büyüktü.

Mekânı cennet olsun. Komutana selam olsun.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım