HAYAT TAKASI

HAYAT TAKASI
HAYAT TAKASI

Kemal Sakin, Ekim ayının ilk Çarşambası saat on altı kırk üçte, birdenbire çok sıkıldığını hissetti. Ofiste, çalışma masasında, önündeki bilgisayar ekranına bakarken içinde bir his doğdu, içinde doğan his büyüdü, büyüyünce şekle şemale büründü, şekle şemale bürününce tanımlanabilir hale geldi ve hissiyat, sahibi Kemal Sakin tarafından dile getirildi. Durduğu yerde durmaktayken kendi kendine mırıldandı ve şöyle dedi: “Çok sıkıldım.”

Kemal Sakin, içinde uyanan hissiyatın adını koyunca, önündeki bilgisayar ekranından çevirdi yüzünü, sağ yanındaki duvara döndü, duvara baktı boş boş ve karar verdi. Böyle yaşanmazdı. Böyle yaşanmamalıydı. Başka bir şey yapmalıydı. Başka bir hayat yaşamalıydı artık. Karar verdi ve duvara bakarken ayağa kalktı. Sonra bu şekilde ayakta ne yapacağını bilemedi, nereye gidecekti ki, eve mi gidecekti, eve gidince ne yapacaktı, bilemedi. Bu yüzden 10-15 saniye ayakta dikildikten sonra yeniden oturdu sandalyesine. Düşündü ne yapacağını, yine bilemedi. Tekrar ekrana döndü, klavyesine baktı sonra, sonra yazdı: “Başka bir hayat yaşamak…” “Sonra?” Bu cümlenin yüklemi ne olmalı diye düşündü. “Başka bir hayat yaşamak mümkün mü?” “Başka bir hayat yaşamak nasıl olur?” “Başka bir hayat kaç para?” Yüklemi bulamadı. Bu yüzden sadece enter’e bastı. Başka bir hayat yaşamak, enter. Bir saniyede on altı milyon cevap belirdi önünde. İlki şuydu:

Başka bir hayat kumpanyası. Şehre bir kumpanya geliyordu. İnceledi. Eğlencelik bir şeydi. Başka bir hayat vadetmiyordu. İkinci linke baktı. Üçüncüye baktı. Zenginlerin hayatları. Ünlülerin hayatları. Sekizinciye baktı. İkinci sayfaya geçti. Dördüncü sayfada bir başlık dikkatini çekti. Hayat takası. Bu ne ki diye baktı. Çok açıklama yoktu. Sadece bir soru vardı. Hayatınızdan sıkıldınız mı? Düşündü. Evet, diye cevap verdi. Tıklayın. Tıkladı. Sayfa açıldı. “Hayatınızdan sıkıldınız mı? Başka bir hayatın hayalini mi kuruyorsunuz? Başka bir hayat mı yaşamak istiyorsunuz? Hayat takası ile sizin için sıkıcı hale gelen hayatınızı bir başkasına verin, onun olağanüstü değişik hayatını siz alın. Hayattan saklanmayın. Yaşayın.” Peki. Nasıl oluyor bu? Sayfanın her köşesini inceledi. Ama başka bir açıklama göremedi. “İletişim.” “Sorularınız için mail.” “Sipariş.” “Denemek için sipariş” seçeneğini tıkladı. “Kredi kartı bilgilerinizi girin.” Tereddüt etti. Dolandırıcı olabilirlerdi. Hatta kesin öyleydi. Ama denemek istiyordu. Çünkü başka bir hayat yaşamak istiyordu. Heyecanlandı. Belki de dolandırılacaktı, elindeki her şeyi alacaklardı, sonra da karşısına geçip, “Başka bir hayat istiyordunuz, alın işte, her şeyini kaybetmiş sefil bir insansınız artık, alın size başka hayat.” diyeceklerdi. Vaatlerini yerine getirdikleri için haklı da olacaklardı. Düşündü. Hızla bilgisayarı kapatıp sıkıcı hayatına geri dönmesi gerekiyordu o an. Ama elbette her eşiğe gelmiş insan gibi bunu yapamadı; eşiğe gelmişsen, eşiği geçerdin. Bir adım daha atmak yeterliydi çünkü eşiği geçmek için. O adımı attı. Kredi kartı bilgilerini girdi. Sekiz dakika sonra kapısı çalındı. Ekrana bakıp bir şey olmasını beklediği için kapısı çalınınca sinirlendi, ama kalktı kapıyı açtı. Kapının önüne bir paket bırakılmıştı. Şaşırdı. Eğilip aldı paketi. İçine bir futbol topu sığacak ölçülerde, küp şeklinde bir karton kutuydu paket. Kırmızı bir kurdeleyle sarılmıştı, tepesinde fiyonk bile vardı. Kapıyı kapattı, elinde kutuyla masasının başına gitti. Kutuyu açtı. Kutudan bir uçak bileti çıktı. Fiji Adaları’na aktarmalı bir bilet. İstanbul’dan önce Singapur’a 13 saatlik bir uçuş, ardından iki saatlik bekleme süresi, akabinde Singapur’dan Fiji’ye 10 saatlik bir uçuş daha. Biletin yanında bir de pusula. Kuzeyi gösteren. Basit bir şey. Pusulanın yanında ise bir kart. Kartta yazanı okudu: “Hayat takasına girdiğiniz kişi Nikas Lamek. Tam yirmi dört saat sonra hayatlarınız sizin istediğiniz (ikinci bir sipariş vererek kendi yeni hayatınızı kendi eski hayatınızla takas edene, ya da kendi yeni hayatınızı bambaşka bir yeni hayatla takas edene dek) bir zamana kadar takas edilecek. Yeni hayatınızda mutluluklar dileriz. Nikas Lamek’in hayatının ayrıntıları gideceğiniz adreste size ayrıca bildirilecek. İmza; Hayat Takası Ltd. Şti.”

O sıra cep telefonuna bir bildirim geldi. Baktı ekrana. Kredi kartınızdan yapılan elli üç liralık harcama bilginiz dışındaysa… Bilgisayar ekranına baktı. Sipariş ekranında fiyat yazmıyordu. Elli üç lira çok azdı. Bu uçak bileti bile, en az bin dolar ederdi muhtemelen. Sonra biletin tarihine baktı. Sonra arkasına yaslandı. Düşündü ne yapacağını. Sonra da birden kalktı ve bavulunu hazırladı. Elinde bavuluyla kapıdan dışarıya adım attığı an cep telefonuna bir bildirim daha geldi. “Kredi kartınızdan yapılan beş bin üç yüz liralık harcama bilginiz dışındaysa...” Eh bu bile azdı aslında. Ama bu esnada içine bir şüphe de düşmedi değil. Havaalanında kontuar önünde beklerken bir bildirim daha: “Kredi kartınızdan yapılan yirmi üç bin liralık harcama bilginiz dışındaysa…” Kartın limitini düşündü. Son iki yılın tuhaf enflasyon oranları nedeniyle kart limiti en son üç yüz bin liraya çıkmıştı. Ama şu ana kadar kesilen harcamalar geri dönmeye engeldi bir bakıma. Dolandırılıyorum dediği an, dolandırılmış olacaktı, ama sonuna kadar giderse… Uçağa bindi. Yolculuğun ilk kısmı sona erdiğinde uçak modundan çıkardığı telefonuna üç bildirim daha düştü, sonra yolculuğun sona erdiği ikinci kısımdan sonra dört bildirim daha. Her seferinde çekilen tutarlar artmış ve limite dayanmıştı artık. Derin bir nefes aldı. Elindeki adrese doğru yola çıktı.

Evinden çıktıktan yirmi üç saat on yedi dakika sonra kendisine gönderilen adresteydi. Bir kapının önünde. Zili çaldı. Bekledi. Sonra kapı koluna attı elini. Kapı açıldı. İçeriye girdi. İçeride, hemen kapının karşısındaki portmantonun önünde tıpkı kendi kapısına bırakılan gibi bir kutu vardı. Kırmızı kurdeleli. Heyecanlandı. Belki de dolandırılmamıştı. Adres doğru olduğuna, kendisine gelen kutunun aynısından burada da olduğuna göre…

Kutuyu açtı. Bir pusula vardı kutuda yine, bir de kart. Daha çok yazı vardı kartta. Okudu.

“Merhaba. Ben bir dolandırıcıyım. Senin ve senin gibilerin hayatlarından sıkılmalarını kullanarak şimdiye kadar seksen sekiz kez hayat takasına girdim, sekiz milyon dolardan fazla para çarptım insanlardan, seksen ülkede sekiz yüzden fazla şehirde gezdim, dolaştım, dolandırdığım insanların evlerinde yaşadım. Şu andan itibaren senin hayatın benim oldu. Benim hayatım ise senin. Tadını çıkar.

İmza: Nikas Lamek”

Kemal Sakin, büyük bir kederle olduğu yere çöktü o an. Dolandırılmıştı işte. Bildiği ama itiraf etmekten korktuğu şekilde tam da. Ve tam o an telefonuna bir bildirim daha geldi.

Kederle elini attı telefonuna ve gelen bildirimi okudu:

“Hesabınıza beş bin üç yüz dolar EFT girişi gerçekleşmiştir, güncel bakiyeniz...”

Şaşırdı, Kemal Sakin. O sırada, ötede odanın içindeki pırıltı çekti dikkatini. Bir bilgisayar ekranıydı bu. Uzaktan baktı ekrana. Sonra yürüdü, bilgisayarın başına oturdu. Açık sayfalara baktı. Uçuşlar, biletler, harita, mail ve banka uygulamaları. Ve dahası “Hayat Takası” adlı internet sitesinin yönetici paneli açıktı bilgisayarda. O an tekrar mektuba gitti eli. Tekrar okudu mektubu. Sonra ekrana baktı tekrar. Panele bir bildirim düşmüştü belli ki az önce. Bildirimi okudu Kemal Sakin. Arkasına yaslandı ve düşündü sonra. Sonra da…

Londra’ya bulunduğu yerden bir bilet aldı kendi adına. Sonra Londra’dan Fiji’ye de bir bilet. Biletin gönderileceği adresi girdi sisteme. Kutuya eklemek istediğiniz bir şey var mı? Düşündü. Bir pusula. Evet, bir pusula olsun kutuda. Ekledi onu. “Gönder.”

Saatine baktı. Arkasına yaslandı.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım