Hatırlamaktan yapılmış şarkılar
Yuvarlağı çevir Şam radyosu, biraz daha çevir Moskova radyosu, korkma bir daha çevir, evet Zagreb radyosu… Tamam, sabit kal orada. Marlene, Lili Marlen türküsünü söylüyor. Aldık, kabul ettik, güzel söylüyor.
Bijan Bijani - Gole Nar
Canın çok yanıyor ve gittikçe acın artıyor. Bu sana tuhaf bir coşkunluk, anlaşılmaz bir özgürlük veriyor. Taze sabah rüzgârında, bin yaşında bir dert gibi dimdik ve avuçlarında narçiçeği öylece duruyorsun. Bijan Bijani söylüyor ve diğer her şey susuyor. Diğer her şey narçiçeği oluyor…
Lili Marlen - Marlene Dietrich
Yuvarlağı çevir Şam radyosu, biraz daha çevir Moskova radyosu, korkma bir daha çevir, evet Zagreb radyosu…
Tamam, sabit kal orada. Marlene, Lili Marlen türküsünü söylüyor. Aldık, kabul ettik, güzel söylüyor. Almanlar uygun adım bir rüyaya giriyor. Lili ve Marlen bir çayırda ellerinde çiçekler koşuyor. Ses yükseliyor, radyo bütün odayı kaplıyor…
Souad Massi - Ghir Enta
Gün gelir aklının inkâr ettiği bütün o şeyleri, hepsini ama hepsini bir anda kalbin kabul eder.
Artık başın beladadır. Belaya doğru yürürsün, adımların hızlanır ve adımların başka adımlara karışır. Souad Massi sıcak nefesini kulağına üfler, ne olacaksa olsundur…
Sedaa - Duulal
Krakow’un kırmızı tuğlaları içinde bir küçük salonda dinlemiştim onları ilk defa. İslav kederinden tat alamayan Yahya Kemal’i hatırlarken, birden Asya steplerinden doludizgin bir at girmişti salona.
İsmail ile durup birbirimize baktık, ikimizin de gırtlağında bir harf büyüdü. Buna dayanmalıydık. Sedaa omuzlarından bir kartalı özgür bırakmıştı…
Devendra Banhart - Inaniel
Sağa çekersin ve inip asfalta çömelirsin. Dudaklarının kenarına sıkıştırdığın sigaranın sıcağı hafif hafif acıtmaya başlar.
Şöyle bir dönüp geriye bakarsın. Bir şehri, kocaman bir hikâyeyi yeni terk etmişsindir. Adamın biri gırtlağında gitar çalar. İnaniel, Miel Leilani…
Münevver Özdemir - Ağam Ağam
“Men sana derviş demem, post giyer abdal olur, men sana reyhan demem yaprak döker dal olur, ben sana sultan demem tahtan düşer azlolur… Men sana beyim diyerem daim beyler bey olur…”
Bey Dağları’ndan bir ceylan iner çocukluğuma. Kimse ceylanın derisi için pazarlığa oturmaz. Ayıptır. Ona talip olan gerekirse bağını bahçesini viran eder ama ceylanın derisini alır. Beylik de öyledir. Bağın da bahçen de viran olsa bey beydir. Mala, mülke, makama bakmaz. Onun asaletinin pazarlığı olmaz. Duruma göre değişmez. Daim beyler beydir. Münevver de bunu iyi bilir. Ciğerden bilir…